6. Bölüm "Güvendesin Güvercin"

Start from the beginning
                                    

İma ettiği şeyi anlayınca ayak tırnağımdan, saç diplerime kadar kızardığımı hissetmiştim. Anında elimdeki çorabı yumak yapıp avucuma sıkıştırırken karşımda sırıtan adamın bana doğru geldiğini görerek bir adım geriledim. Uzun boylu iri bir adamdı. Kahverengi gözlerinde gördüğüm alay ile önüme gelip elini uzattığında, irkilerek geri çekildim.

Odadaki sessizliği bozan kahkahasıyla "Oğlum ne yaptın lan kıza? Baksana korkudan bayılacak gibi bakıyor."

Hala kapının önünde duran Yağız, arkadaşının sözleriyle gülümseyerek gözlerimin içine baktı.

" Sen onun öyle göründüğüne bakma, peşinden az koşturmadı beni" dedi.

"Ha bende onu diyorum işte oğlum. Haber verseydin de işinizi bölmeseydim."

Duyduğum sözlerle iyice tepem atmıştı ama korkudan bir şey diyecek cesaretim yoktu. Hala gözlerin üzerimde olduğunu gördüğümde "Ben, yani biz... şey yani ... şey işte... yapmıyorduk" diye saçma bir cümle çıktı ağzımdan. Demir bu halimi görünce daha da gülmeye başladı. Yağız ile göz göze geldiğimizde onun da tebessüm ettiğini gördüm.

"Tamam, bu kadar yeter Demir uzatma" dedi Yağız durumu toparlamak istercesine.

"Tamam be kardeşim sadece şaka yapıyordum." Elini tekrar bana doğru uzatıp. "Bu arada ben Demir" dedi.

Ben ne yapacağımı şaşırmış bakarken sonunda elimi uzattım. "Nehir" dedim. İçinde bulunduğumuz durumun garipliğini fark edince ben de gülümsedim. Beni kaçıran adamın arkadaşıyla, hiç bir şey olmamış gibi bir de tanışma faslı yapıyorduk.

"Tanışmanız bittiyse konuşalım mı?" dedi Yağız gerilmiş sesiyle. Demir ile el sıkıştıktan sonra Yağız'ın keskin bakışları altında ayrıldık.

"Sen yukarı çık. Odalardan birinde dinlen." dedi bakışlarını gözlerimden ayırmadan. Demir ikimize de bakıp ne olduğunu çözmeye çalışıyordu. Sahi ne olmuştu? Ben de anlamamıştım, Neden bu kadar sinirlenmişti ki durup dururken?

"Tamam." deyip odaya çıkmak için merdivenlere yöneldim.

"Sevdim seni Nehir kız" dedi Demir arkamdan alayla karışık. Kaba görünüşünün altında espirili, sıcakkanlı bir adam vardı.

"Sıçtırtma Nehir'ine lan!" diyen Yağız'ın kızgın sesini duyduğumda adımlarımı daha da hızlandırıp gözden uzaklaştım...

Üst kata çıktığımda dinlenebileceğim bir oda ararken aynı zamanda etrafı da gözden geçiriyordum. İki katlı bir dağ evinin üst katında şaşkın ördek gibi dikiliyordum. Çok uzun sayılmayacak bir koridorda üç kapı vardı. Merdivenlerin sağında kalan kapıya uzanıp açtığımda, burasının banyo olduğunu gördüm. Köşedeki büyük küveti gördüğümde sıcacık bir banyo için herşeyimi verebileceğim düşüncesiyle birden irkildim. Tanımadığım iki adam ile aynı evdeydim, üstelik buraya zorla getirilmiştim ve hala sıcak bir banyonun hayalini kuruyordum. Saçma düşüncelerimden sıyrılıp kapıyı hızla çarparak kapattım.

Merdivenlerin solunda yan yana duran iki odaya bakmak için yavaşça ilerledim. İlk kapıyı açtığımda büyük bir yatak odası ile karşılaştım. Sade döşenmiş bir odaydı. Odanın ortasında duran çift kişilik bir yatak, komodin ve büyük sayılmayacak bir gardırop haricinde odada bir şey yoktu. Mobilyalar beyaz renkteydi. Yatağın üzerindeki siyah örtü odaya renk veren tek detaydı. Gözüm odadaki diğer kapıya ilişti. Ebeveyn banyosu olduğunu düşündüğüm kapıyı usulca açtığımda neredeyse bir oda büyüklüğündeki banyoyu görünce şaşırmıştım. Her halinden bir servet değerinde olduğu anlaşılan, görkemli bir jakuzi banyonun yarısını kaplamıştı. Her yer siyah beyaz döşenmişti. Köşeli büyük lavabonun altındaki dolaptan başka mobilya yoktu. Eski evimizdeki banyo aklıma gelince tüylerim diken diken oldu. O da en az bunun kadar büyük ve görkemliydi. Gözüm jakuziye takıldı tekrar. İçinden akıp giden kanla karışık sular gözümün önüne geldiğinde geri geri banyodan çıkarak hızla kapıyı kapattım.

HIRÇIN GÜVERCİNWhere stories live. Discover now