"Ne?" fısıldadı o da, inanamıyordu söylediğine.

"Bana acıyorsun dedim." dedi biraz daha yüksek ama titreyen bir sesle.

Bokuto çok şaşkındı. Çünkü şimdiye kadar sevgilisine, yaşadıklarına ve onlara rağmen nasıl harika bir insan olduğuna saf bir hayranlıkla bakmıştı.

"Keiji, asla" dedi. Gözleri kocamandı. "Ne acıması? Neyin var senin acınacak?"

"Kimsesizim, ezik bir şekilde muhtaç bir şekilde yaşıyorum. Herkes acıyor bana sen de öyle. Sanki benim için hayır kurumu gibi davranıyorsun. Böyle olduğum için kendini mecbur hissediyorsun." ağlamaya başladı tekrar.

Bokuto ne diyeceğini bilmiyordu. Ona kızmasının bir anlamı yoktu. Zaten çok üzgündü sevgilisi.

"Keiji bak bana, bunu bir daha konuşmayacağız tamam mı?" çenesini tutup gözlerine baktı. "Ben sana hiçbir zaman acımadım. Senin acınacak neyin var bebeğim? Sana karşı hissettiğim şey sadece hayranlık. Her şeye rağmen sen harika bir insansın. Senin gibi olabilmek için her şeyi yapardım. Sen ilham vericisin bebeğim" tekrar sevgilisinin gözlerini sildi. "Bak evet kötü şeyler yaşadın, elinde olmayan şeylerdi. Ama sen o korkunç şeylerin arasında hayatta kaldın. Sadece hayatta kalmak da değil, hoşlanmadığın o hayattan kendini kurtardın. En iyi okullardan birinde yıllardır burslusun. Bunu yapabilecek kadar güçlü kaç kişi var bebeğim hmm? Çok zekisin, çok iyisin. Yıllarca bir ailenin sıcaklığından uzak kalmana rağmen sevgi dolusun. Benim her şeyimsin sen. Sevgilimsin, ailemsin, en iyi arkadaşımsın. Sana hiç acımadım bebeğim, seni tanıdığım günden beri bir kere bile aklımdan geçmedi bu yemin ederim." Sevgilisi ağlıyordu hala "Keiji lütfen bana inanıyor musun?"

"Beni teselli ediyorsun hep insanlar yaşadıklarımı, hayatımın ne kadar kötü olduğunu yüzüme vurunca. Bir şeyler alıyorsun, karşılayamayacağım şeyler verip duruyorsun."

Bokuto yutkunamıyordu, o da gözyaşlarına boğuldu "Tatlım dinle, teselli etmek değildi. Orada müdür hoca salak salak laflar söyledi, düşüncesizce. Yani bir geri zekalı bile anlar o tarz bir ortamın sana neler hatırlatacağını. Benim söylediklerim teselli falan değildi. Ben ileride seninle çok güzel yerlerde uzun tatillere çıkmak istiyorum bunun ne alakası var acımakla teselli etmekle falan? Aklımdan bile geçmez böyle bir şey bebeğim." Gözlerini sildi hemen. "Sana aldığım şeylere gelince, ben ne yazık ki ailem tarafından hep bir şeyler alınarak mutlu edildim. Annemle en çok eğlendiğimiz zamanlar alışverişe ya da tatile gittiğimiz zamanlardı. Babamın parasını gereksiz yere harcamak ondan intikam almaktı, ikimiz için de. Ekstrelere baksın da delirsin diye beklerdim ama görmezden gelirdi, umrunda olmazdı. Sana aldığım şeyleri o niyetle almadım tabii ki. Bu çocukça duyguları geride bırakmaya çalışıyorum. Telefon ikimizin iletişim kurabilmesi içindi. Diğerleri sadece seni mutlu etmek içindi tatlım. Çünkü" hıçkırdı "çünkü lanet olsun mutlu olmanın tek yolu bir şey almak oldu benim için. Alışveriş yaptığımız gün de kendime aldığım bir şeyi sana almaktan ya da bir eşyamı sana vermekten kaçınmadım. Çünkü bu normaldi benim için. Sen benim her şeyimsin, ailemsin. Senden başka her şeyimi paylaşacağım ki var Keij" sevgilisi ağlayarak onu dinliyordu. "Bebeğim?" yalvarırcasına çıkmıştı sesi "bebeğim bana inan ne olursun? Ne yapmam gerektiğini söyle bana."

Keiji birkaç derin nefes almaya çalıştı "Çok özür dilerim." dedi sonra sessizce.

Bokuto'nun kafası karışmıştı yine "Ne?" sordu.

"Çok özür dilerim, seni böyle üzdüm."

"İnanıyorsun bana değil mi?"

"Evet."

Bokuto sevgilisine sarıldı sıkıca "Meleğim. Seni üzdüğüm için özür dilerim. Daha çok dikkat edeceğim kendini kötü hissetmemen için. Affet beni."

Keiji tabii ki inanıyordu, Bokuto samimiydi. Kendi aptallığına kızmaya başlıyordu. Saçma sapan yargılarda bulunmuştu. Sevgilisini çok üzmüştü, kendi çok üzülmüştü. Bokuto'nun gözyaşlarını boynunda hissediyordu. Hala onu teselli etmeye çalışıyordu. Bir süre sonra yavaş yavaş sakinleşti. Sevgilisi hala kulağına her şeyin yolunda olduğunu, onu bırakmayacağını fısıldıyordu. Başını kaldırdı göğsünden "Bo?" fısıldadı.

"Bebeğim?"

"Seni çok seviyorum."

"Ben de seni Keiji."

"Özür dilerim."

"Ssh özür dileyecek bir şey yok. Ben özür dilerim."

Uzun bir süre oturdular orada. Bokuto Keiji'nin saçlarını okşuyordu yavaş. O da sevgilisine sıkıca sarılmıştı. Dalgaları ve denizi izleyerek geçirdiler öğleden sonrayı.

"Bebeğim gidelim mi artık?" Keiji sordu

"İstersen."

"Mhm hadi" kalkıp üzerindeki kumları silkeledi. Sevgilisine elini uzattı. Dikkatlice tırmanıp odalarına gittiler.

Yüzlerini yıkadıktan sonra yemek yemeye gittiler. Beraber aşçıyla birlikte yemek hazırladılar. 

Sonra odalarına döndüler erkenden.  Çok kötü bir gün olmuştu ikisi için de. Keiji gözlerinin yandığını hissediyordu. Çok yorgun hissediyordu kendini.

"Bebeğim, duşa girelim mi?" diye sordu.

"Mhm olur."

"Sonra erkenden uyuyalım mı? Bugün bitsin istiyorum."

"Tamam" fısıldadı. Beraber duş alıp erkenden yattılar, sevgilisinin kolları arasına kıvrıldı. Bokuto saçlarını okşayarak uyuttu onu.

Heaven in Your ArmsOnde histórias criam vida. Descubra agora