Bölüm 7

334 38 9
                                    

Herkese selam! Eğer hikayemi beğeniyorsanız yıldız butonuna basmanız beni çok motive edecek, sevgiler. 


Nöbetçi öğretmen bir kitaba dalmış gibiydi, kocaman camlı odada uzanıyordu. Bokuto kapının önünden hızla geçti, görülmediğine emindi. Sessiz adımlarla buz gibi bahçeye çıktı. Kimse yoktu. Saat tam birdi. Aniden arkasında birini hissetti. Dönmeye fırsat bulamadan biri bacaklarına vurup onu yere düşürdü. Geri zekalı dedi kendi kendine, tuzağa düştün. Bir el ağzını kapadı üç kişi onu tutuyor, biri karnını bacaklarını tekmeliyordu. Belli ki görünen yerlerde iz olmaması için uğraşıyorlardı. Acıyla bağırdı ama el sesini bastırıyordu. Karnını korumaya çalıştı, sırtına ağır bir darbe aldı o sırada. Birkaç tekme daha hissetti sırtında ve böbreklerinde. Yüzüne bastıran el nefes almasını engelliyordu.

Bokuto artık durmayacaklarını düşünüyordu ki bileklerinde eller gevşedi, birkaç kişi hızla koşarak uzaklaştı. En son ağzını kapatan elin sahibi kulağına yaklaştı "Bu gece olanlar aramızda kalacak. Şikayet falan etmeyeceksin. Yoksa o küçük orospu sevgilinin tüm kemiklerini kırdıracak birini getirmekten hiç çekinmem." diye fısıldadı ona. Kalkıp diğerlerinin peşinden gitti.

Bokuto titriyordu, her yeri ağrıyordu perişan haldeydi. Başını binanın duvarına yasladı. Odasına çıkması gerekiyordu bu soğukta daha fazla kalamazdı ama kalkacak gücü yoktu.

Aptal dedi kendi kendine sen tam bir geri zekalısın. Kentaro küçük bir olta attı, sen de koşup av oldun aptal. Çok öfkeliydi. Onun alçaklığını biliyordu nasıl kanmıştı ki bu tuzağa. Çok kızdı kendi kendine.

Sonra aklına arkadaşı geldi, onun gülümseyince parlayan gözleri, yumuşacık elleri, sakin hali, huzur veren sesi. Onun güvenini yıkmıştı, mahvetmişti. Bir daha asla onunla konuşmak istemeyecekti. Gözyaşları aktı, benden nefret edecek dedi. Nefesi sıkışıyordu. Titriyordu ama yerinde kalkamıyordu.


Keiji gözlerini açtı aniden. Oda karanlıktı. Saate bakmak için Bokuto'nun aralarındaki komodine bıraktığı telefonuna uzandı ama yoktu orada. Kalktı, çok susamıştı. Bir bardak su aldı, dışarıdan gelen ışık hafifçe odaya sızıyordu. Bir anda fark etti. Bokuto yatağında yoktu. Lavaboda mı acaba diye düşündü, belki de onun sesine uyanmıştı ama banyonun ışığı kapalıydı kapısı da açık. Başından aşağı su dökülmüş gibi oldu.

"Bo?" seslendi yine de banyoya. Işığı açtı kimse yoktu. Paniğe kapılıyordu. Duvardaki saate baktı. İkiye on vardı. Bu saatte nereye giderdi ki. Hiç böyle bir şey yapmamıştı. Hastalandı mı acaba dedi ama neden beni uyandırmadı. Paniğe kapılıyordu. Telefonum olsaydı diye geçirdi aklından, lanet olsun telefonum olsaydı. Nöbetçi öğretmene haber vermeyi düşündü ama bu saatte odada olmamak ciddi bir suçtu. Başı derde girebilirdi. Tabii şimdi dertte değilse. 

Yatakhanenin bütün gizli köşelerinin bilirdi. Nöbetçiye görünmeden nasıl okuma odasına gidileceğini, yangın merdiveninden kendi odasına gitmek için kullandığı anahtarların nerede saklandığını. Sessiz olması görünmez olmasını sağlardı. Önce ortak alana gitti. Boştu kimse yoktu. Sonra okuma salonuna ve televizyon odasına. Arkadaşı hiçbir yerde yoktu.

Revire bakmayı düşündü aklına başka bir yer gelmiyordu. Revirin olduğu binaya gitmek için çıktı yatakhaneden. Dikkatlice yürüdü güvenlik kamerasının iyi görmediği yerleri biliyordu, o yolu takip etti. Bahçe lambaları birkaç spot ışığı her yeri aydınlatıyordu. O sırada bir karaltı gözüne çarptı. Beyaz kazaklı biri yatıyordu yerde. Panik tüm bedenini kapladı bir anda. "Bokuto" diye fısıldadı. Yanına koştu hemen.

Heaven in Your ArmsWhere stories live. Discover now