21 -"Hem yara hem de yara bandı..."

11.2K 563 60
                                    

NOT: Bölüm ara bölüm gibi oldu açıkçası. Gamze'nin gizli defterine bir göz attık. Geç kalınmış işlerimizi hallettik. Fazlalıklardan arındık. Deftere devam edeceğimi belirtmek isterim. Zira Ersan'ın öğrenmesi gereken başka şeyler de var..

YENİDEN

Bölüm 21

Bir sonraki gün Gamze için oldukça zor geçse de, zamanla onsuzluğa alışıyordu genç kadın. Korktuğu başına geliyordu. Gamze, Ersan'sızlığa alışmak istemiyordu; amacı sadece ondan biraz olsun uzaklaşmaktı. Şimdi, amacını gerçekleştirebildiği için istikrarıyla gurur duyuyordu. İlk günü atlattıktan sonra gerisi daha kolay olmuştu. Eve kapanıp geçirdiği günün ardından bu saçma depresyon haline daha fazla devam edememişti. Ertesi gün akşama kadar kafede pasta ve kurabiye yapmış, önlüğünü takıp servise yardım etmişti. Ersan'ı aklının en ücra köşelerine atmak için her şeyi yapmıştı ve başarılı olmaya da başlamıştı. Akşam Atakan'la buluşup dans kursuna gitmiş, adını unutana dek kendini dansa vermişti. Atakan onun tavırlarını garipsese de hiçbir şey sormamıştı. Gamze'nin de istediği tam olarak buydu zaten. Ersan'ın kapattığı o defteri, onun hiç açası yoktu. Oluruna bırakmak değildi bu, pes etmişti Gamze. Ve şimdi her zamankinden daha hafif hissediyordu kendini. Belki de Ersan ruhunu emdiği içindi veya kalbini onda bıraktığındandı bu hafiflik... Ama paramparça kalbini tamir edemeyecekti Ersan. Elinde katili olduğu kalbiyle yeni günlere uyanacak, Gamze'yi eksik bırakıp başka bir kadınla tamamlanacaktı.

Gamze, Ersan perhizinin dördüncü gününde onu deli gibi özlediğini iliklerine kadar hissediyordu. Bütün hücreleri isyan edercesine onu hastalıklı bir hale getirirken, kendine hakim olmakta güçlük çekiyordu. Aklından atsa bile kalbinden atamadığı bir adamı unutması imkansızdı. Günün herhangi bir diliminde aklına gelmeyi bir şekilde başarıyordu Ersan. Lakin Gamze hayatına kaldığı yerden devam ederek, kendi yolunu çiziyordu. Kalem onun elindeyken bir kuş kadar özgürdü; ancak Gamze sadece özgürlük değil, mutluluk da istiyordu.

Kafasındaki düşünceleri savmaya çalışırcasına silkelendi. Kafede, Ahmet ve Özge ile kahvaltı yapıyorlardı ve onlara katılmayarak başka alemlere dalıyordu. Olacak iş değildi! O, Gamze Şentürk'tü! Tek başına bir krallıkken bir erkeğin onu yıkmasına izin vermesi çok acizceydi. Kalbinde isyanlar çıkabilirdi ama o bunları pekala bastırabilir, Ersan'a karşı dimdik durabilirdi. Bunu ilk kez yapmayacağına göre yadırgamaması gerekiyordu. Henüz farkında olmasa da bu defa kaybeden taraf Ersan Ünlü'ydü. Gamze 0-0'lık bir skorla başladığı oyununda beraberlikle ayrılırken, Ersan aynı oyunda eksilere düşmüştü. O, hiçbir zaman Gamze'ye ait olmamıştı zaten; fakat Gamze Ersan'a ait olmaya ezelden razıydı. Ersan elinin tersiyle ittiği kadını mumla arayacaktı ve o gün geldiğinde Gamze sadece o mumu üflemekle yetinecekti. Her aşk mutlu sonla bitmezdi; ikisi için yazılan son da pek mutlu sayılmazdı.


"Ben çayları getireyim." diyerek yanındaki sandalyeden kalkan Ahmet'e gülümsedi.


"Karınca mübarek." derken onun duyacağını ummuştu. Ahmet her türlü övgüyü hak eden bir çalışandı sonuçta. Gamze bu koca dünyada onu nasıl bulabildiğini hala anlayamıyordu. Galiba bu hayatta yaptığı en doğru şey onu işe almasıydı.


Özge yüzünü ekşiterek Ahmet'in arkasından bakarken, Gamze'nin yeşil vadileri ona kaydı. Bakışından bir mana çıkarmasına gerek kalmadan, "Ezeceğim, o olacak." dedi Özge. Gamze'nin ilgisine nail olduğundan habersizdi. Oysa Gamze aylardır içinde biriken şüphe tohumlarına bir ad koymaktaydı. Tek kaşını kaldırıp Özge'ye dik dik baktığında, genç kız çatalını tabağındaki salatalığa batırıyordu. Çatalı ağzına götürürken gözleri Gamze'ninkilerle kesiştiğinde olayı ancak anlamıştı.

YENİDENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin