altı

19.9K 2K 791
                                    

+

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

+

Jeongguk ile lisede dünyanın en aptal insanları gibi davranıyorduk.

Ortaokuldan beri en yakın arkadaşlardık. Ailelerimiz dosttu, evlerimiz yan yanaydı. Evren ikimizi bir araya getirmek için olağanüstü bir çaba harcamıştı ama biz ilk hatamızı arkadaş olarak yapmıştık.

Ortaokul bizim için sıradandı ama ben daha o zamanlar bile Jeongguk'u kimseyle paylaşmak istemiyor, arkadaş edindiğinde mızmızlanıp duruyordum. Biraz fazla kıskançtım, başkaları ile oyun oynadığında bile ağlayıp duruyordum. Jeongguk benden iki yaş küçüktü, sırf bu yüzden okula onunla gitmek için geç başlamıştım. Onsuz nefes alamam derken abartmıyordum.

Jeongguk her zaman bana göre daha sosyal biri olmuştu. Ben ise ihtiyaç duymuyordum. Sıra arkadaşım, oyun arkadaşım, sabah okul yolunu birlikte yürüdüğüm arkadaşım, her yerde yanımda olan insan aynı kişiydi. Jeongguk varsa başkasına ihtiyacım yoktu. Böyle düşündüğüm için o haricindeki kimseyle samimi olmuyordum.

Her zaman şımartılarak büyütülmüştüm, tek çocuktum. Annem ve babam da ailelerinin tek çocuğu olduğu için daha bebekken ilgi ve sevgiye boğulmuştum. Her istediğim anında yapılıyordu. Para sıkıntısı çekmemiştim. Gerçekten mükemmel bir hayatın içine doğmuştum. Bir de Jeongguk vardı. Henüz on üç yaşımdayken hayatıma dahil olmuş, beni dünyanın en güzel, en çok sevgiyi hak eden insanı gibi hissettirmişti. Bütün ilgi ve alakası üzerimdeydi. Benimle ilgilenmekten ve sevmekten bıkmıyordu. Benim şımarık hâllerimi sevimli buluyordu. Kendimde beğenmediğim her şeye hayranlık duyduğunu söylüyor, sevildiğimi hissetiriyordu. Sevgi canavarıydı. Gerçekten öyleydi.

Ama lisedeyken işler değişmişti, artık en yakın arkadaşımın dünya üzerindeki en mükemmel insan olduğunu diğer omegalar da fark ediyordu. Jeongguk'un etrafında her zaman insanlar olsa da lisede katıldığı sosyal kulüpler, edindiği popüler arkadaş grupları ve daha bir sürü şey sayesinde okulun yıldız çocuğuna dönüşmüştü. Mükemmel derken abartmıyordum, gerçekten her alanda ilgisi ve yeteneği vardı. Fazla hırslı biriydi. Ben ise kimseyle samimi olmuyor, soğuk davranarak insanları kendimden uzak tutuyordum. Dedim ya, Jeongguk'um vardı benim, kimseye ihtiyaç duymuyordum.

Lisenin son yılıydı. Şimdi Jeongguk'un çıplak bedenine bakarken aklıma o gün geldi. Jeongguk atletizm alanında okulu dört yıldır temsil ediyordu. Yine sıradan günlerden birindeydik. Jeongguk birkaç grup arkadaşı ile koşarken ben de sahanın etrafındaki tribünde oturmuş, bacaklarımı uzatarak kitap okuyordum, yan tarafta oturan birkaç omega vardı. Ben on dokuzun ortalarında Jeongguk on yedinin sonlarındaydı. Tam bir yıldır kızgınlığa giriyordum. Jeongguk ise henüz hiç kızgınlığa girmemişti. Jeongguk'un sadece arkadaşım olmadığını anladığım dönemi geçeli çok olmuştu. Her kızgınlığımda rüyalarıma sızıyordu. Rüyalarımda beni beceren birini arkadaşım konumunda düşünemiyordu. Ondan hoşlanıyordum ama söylemeye korkuyordum. Hislerime karşılık alamazsam en yakın arkadaşımı kaybederdim. Sıkıntılı, bolca ağlamalı, bir sürü duygu patlaması yaşadığım, hayatımın en ızdırap verici günlerini yaşıyordum. Belirsizlik beni mahvediyordu.

willow Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin