⚜ Bir çift , 2 göz ⚜

4 0 0
                                    

Neme yıllar boyunca, kendisi hiç farkında olmasa da aslında her zaman bir çift göz tarafından karanlık bir köşeden izleniyordu. Peki Neme bunun farkında olsa her şey nasıl olurdu? Yine  aynı olduğu gibi güzel zaman geçirebilir miydi saraylarda? O elbiseleri giyerken yine rahatça soyunabilir miydi? Kimdi bu gözlerin sahibi? Neme ne zaman fark edecekti? 

Kendini daima her şeyin farkında olan, bilmiş biri gibi hissediyordu. Arkadaşlarıyla konuşurken içinden ne kadar boş ve aptallar diye geçirirdi hep. Onlar yorgun argın, horul horul uyurlarken ve bedenleri yarı ölü bir  şekilde, günlerinden minimum 8 saat kaybederlerken, Neme neredeyse 24 saat boyunca hep ayaktaydı. Bu onu yoracağına tam aksine uyandığında o kadar enerjik  o kadar canlı oluyordu ki  çevresi çoğu zaman kızın bu enerjisine hayran kalırdı. Kimisi ise rahatsız olurdu.Neme rüyalarını bir sır gibi saklar, kendi bile  aklından geçirmeye korkardı. Suya dahi anlatamazdı. Olurda o bahçelerden geçemez, o güzel elbiselere bir daha teni temas edemez diye çok endişelenirdi. Daima herkese iyi davranır, ailesi ile çok iyi geçinirdi. Ama bunu içten yapmaya büyük önem gösterirdi. Çünkü niyeti davranışlarını karşılamazsa yani niyetiyle iç hesaplaşması tutarlı olmazsa elindekilerin gideceğini düşünür ve ona göre hareketlerini hesaplardı. Evet bir gün zor bitiyordu onun için. Ders bitimi zili çaldığında içi herkes gibi kıpır kıpır olurdu. Çoğu arkadaşı bu vakit  kahve içmeye bazen de alışverişe çıkarlardı. Neme ise doğrudan eve giderdi. Lise sona kadar zamanını böyle geçirmişti. Okulda elbet belli bir çevresi, arkadaşları vardı. Sadece lisenin ilk yılları onu garipsediler ama daha sonraları Neme'ye içi ısınmayan neredeyse bir kaç kişi kalmıştı. 

Onlarda gerçekten kendi benliklerini bulamayan, kendi eksikliklerini çevrelerine sataşarak, insanları ezerek bulabileceklerini düşünen ezik tiplerdi. Bu tip insanları bilirsiniz. Etrafınızda mutlaka böyle kendini bilmez ama bir o kadar da bilir tavırlarla hareket eden insanlar vardır. Bu insanları fark edecek yeterli farkındalığa sahipseniz eğer, çok komik gözüktüklerini de bilirsiniz.

Her şey son sene  farklılaştı. Neme lise arkadaşlarıyla daha da kaynaşmaya başladı. Budi-T adında çok sevdiği yakın bir arkadaşı vardı. Budi-T 'yi uzun yıllardır tanıyordu aslında. Kız onu her zaman gittiği her yere usanmadan bıkmadan çağırır, doğum günlerine davet ederdi . Neme'nin aklı başka yerlerde olduğu için Budi-T'nin seslenişlerine uzun yıllar yanıt vermedi. Fakat son yıl her ne olduysa Neme artık o rüyalardan sıkılmış  olmalı ki daha az uyumaya daha erken uyanmaya başladı. 

Rüyaları da aynı şekilde büyülü bahçeler, güzel yemekler, simli kıyafetler derken Neme'yi artık karşılamamaya başladı. 

101 saray vardı. Buna adı kadar emin olan Neme tüm sarayların konumunu, nerede ne var çok da iyi biliyordu. Artık onu şaşırtacak bir şey kalmamıştı. En azından kızımız şu an böyle düşünüyordu. Her sarayın kendi içinde 101 katı ve 101 katta da 101 odası vardı. Neme saraylardan hangisinin en güzeli olduğunu bulabilmek için hepsini defalarca gezdi, her odası, her karesi, her detayıyla aklındaydı. Sarayların bu büyülü güzelliğinden dolayı ilgisi mimarlığa çoktan kaymıştı. 

Budi-T ve Neme'nin yakınlaşması ile Neme'nin durağan hayatı birden canlı bir hale geldi. Budi-T farklı ortamları gezmeyi orada bulunmayı çok severdi. Bu onun için bir hobi veya eğlence anlayışından daha da fazlasıydı. Budi-T'nin yanında Neme'de yeni yerleri keşfetmeye başladı.Geçen bu süre içinde Neme , Budi-T'ye rüyaları ile ilgili hiçbir şey söylemedi.  Arkadaşının onu garip bulmasını istemiyordu. Zaten kendisinin de rüyalarına olan ilgisi ve oradaki yaşamı artık geçen zaman  içinde  neredeyse sönmüştü. 

O da bilmiyordu gerçi, küllerinden yeniden  doğacak ve eskisinden daha da güçlü bir şekilde  yanacak bu alevin gücünü.

Benim MeleğimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin