6.1

15.8K 1.3K 242
                                    

bu bölüm başta gök olmak üzere zeynep, nisa ve depremde hayatını kaybeden diğer güzel meleklerime ithaf edilmiştir. nasıl ki gökdeniz'i unutmadıysam sizi de hiçbir zaman unutmam, şüpheniz olmasın. keşke böyle olmasaydı. umarım bir daha hiç acı çekmezsiniz. sizi çok seviyorum.🕊

mor ve ötesi • anlatamıyorum
[kahraman deniz • garezi var 🕊]

🩺

Güzel geçen günüm sayesinde yüzümde salak bir gülümseme ile anahtarı kilide yerleştirip çevirdikten sonra kapıyı açıp içeriye girdim. Ayakkabılarımı çıkarttıktan sonra ceketimin önünü açarken izleniyormuş hissiyle kafamı kaldırdım ve annemle göz göze geldim. Koridorun ortasında dikilmiş beni bekliyor gibi duruyordu. Ellerimin hareketi aniden dururken küçük bir adım atıp ona yaklaştım.

"Anne?" diye sordum burada ne yapıyorsun der gibi bir sesle. Sesim tereddütlü çıkmıştı çünkü neler olduğunu anlamıyordum. Annemden bir cevap gelmedi, ben de bir yandan üzerimdeki eşyalarımı çıkartıp portmantoya asmaya başladım. Ayakkabılarımı da alıp dolaba yerleştirdim. Bu sırada annemin gözleri tamamen benim üzerimdeydi.

"Bir sorun mu var?" diye tekrar bir soru yönelttim. Annem, sonunda bir yaşam belirtisi göstererek, beline yerleştirdiği ellerini göğüsünün altında birbirine doladı. "Neredesin sen?"

"Buradayım."

"Gevşek gevşek cevap verme bana. Görüyor musun, hanımefendinin cevap vereceği tuttu Hüseyin. Sabahtan beri telefonlarımıza ne diye cevap vermiyorsun?" dedi yüzünü bana dönüp. Kaşlarım, ne demek istediğini anlamadığımı belirtir şekilde çatıldı. Bugün onlardan herhangi bir arama almadığıma emindim, gün içinde tedirginlikle telefonumu birçok kez kontrol etmiştim.

"Bugün sizden bir arama almadım ki ben?" dedim usulca. Herhangi bir cevap vermeye korkar olmuştum çünkü annem her şeyi tersinden anlamaya müsait duruyordu. Ayrıca sinirliydi de. Ve benim en son isteyeceğim şey onun hedef tahtası olmaktı.

Yine de telefonumun dersten sonra sessizde kalmış olabilme düşüncesi beynime hücum ettiğinde elimi hızla ceketimin cebine yönlendirdim. Panik yüzünden elim ayağım birbirine dolansa da cep çok büyük olmadığı için kolayca telefonuma ulaştım. Ceketimin cebinden çıkarttığımın telefonumun ekranını kontrol edemeden telefonum başka bir el tarafından elimden alındı.

"Senin yalanlarını dinleyecek değilim." dedi annem sert bir sesle. Suçlu olmadığımı bilsem de panik duygusu içime yayılmıştı bir kere. Çok iyi bildiği şifreyi kendisi girdikten sonra ekranın üzerinde belli yerlere bastı. Olduğum yerde duramayacağımı fark ettiğimde içimdeki dürtüyle beraber yanına doğru hareket edip ekranıma bakmaya çalıştım.

Arama kısmına girdiğinde uzun bir liste karşımıza çıktı. Annemin cevapsız araması olmadığını gördüğümde derin bir nefes aldım. En üstte Alaz'ın numarası vardı ancak annemin bunu anlayacağını pek sanmıyordum çünkü ben onu Psikolog Bey diye kayıt etmiştim. Annem çatık kaşlarıyla yüzünü bana döndü ve telefonu işaret etti. "Kim bu son aranan?"

"Alaz. Aramızdaki bir muhabbetten dolayı numarasını öyle kayıt etmiştim."

Annem bu cevabıma karşılık her zamanki yaptıklarımdan utanmamı sağlayan o küçümseyici bakışlarından birini attı ancak bu sefer gözlerimi kaçırmadım. Ben Alaz'la geçirdiğim her dakikadan çok mutluyken annemin saçma düşünceleri yüzünden bu durumdan utanmayacaktım. Zaten utanılacak bir şey de yoktu. Annem sabır dilenir şekilde nefes aldıktan sonra yüzünü ekrana döndü ve telefon kayıtlarımı incelemeye devam etti.

PSİKOLOG BEYWhere stories live. Discover now