✨1. BÖLÜM✨

766K 15.7K 11.4K
                                    

Medya: Rüya Ateş

Arkadaşlar bu ilk hikayem diye yanlışlarım hızlı geçişlerim olacak. Lütfen ben daha 14 yaşındayım. Acıyın bana!

Bu gün okulun ilk günü. Lise ikiye geçtim. Ve geçen seneye göre fazlasıyla değiştim.

Gözümün altındaki hafif morluklar gitti. Bunun için neredeyse tüm bitkisel ürünler, doğal ve organik ürünler yüzümde yer buldu. Cılız bedenim güzel bir biçim aldı. Birden kilo almaya başladığım için kalçalarım da hafif çatlaklar oluştu ama neyse ki annem bunun için bir çare buldu. Annemden zar zor izin alarak saçlarımın uçlarını geçici maviye boyattım. Tabi denize gir çık gir çık saçlarımdaki maviler gitti. Dişlerimi hem beyazlattım hemde yamuk olan bir iki tanesini düzeltildi. Bunun için tüm yazımı harcadım. Haftada dört gün falan dişçideydim. Neyse ki o kadar fazla yamuk olmadığından düzeltilmesi kolay oldu. Daha fazla olsaydı sonbaharın yarısını da dişçide geçirecektim.

Yazın sadece kuzenlerimle görüştüm. Arada sırada Mine'yle konuştum sadece.

Mine benim en yakın arkadaşım. Kısa bir süredir tanışıyor bile olsak birbirimiz için çok değerliyiz. Annelerimiz zaten eskiden arkadaşlarmış. Arada görüşüyorlarmış. Tabi, Mine ve ben bu işlere pek karışmadığımız dan baya sonradan haberimiz oldu. 

Birde, Mine'nin abisi var! YANKI KORKMAZ! Biraz egoist, biraz kıskanç, biraz sinir biridir. Bazen onu ıslak odunla dövesin gelir, o kadar sinir olursun. Ama bazen sanki karşında en değer verdiğin kişi olup onu sarmalayasın, kendine saklayasın gelir. Galiba bende onda, bunları sevdim.  Ama beni asla sevmeyeceğini bildiğim halde onu seviyorum. Sevgi bu değil mi zaten? Karşıdaki seni sevmese bile sen onu tüm kalbinle seversin.

Yanında benden güzel kızlar var. Bunlar aklıma geldikçe bana bir şeyler hissetmeyeceğini hatırlıyor. 

Ama bu sene farklı olacak. Onu unutacağım. Yani çalışacağım. Umarım. Kolay olmayacak ama başkasını seversem bu değişebilir. 

Üstümü düzeltikten sonra çantamı kapıp evden çıktım. Kulaklığımı takıp yavaş adımlarla okula doğru yürüdüm. Okul uzak olsa da müzik dinlerken sanki hemen orada oluyormuşsun gibi hissediyor insan. Okulun önüne geldiğimde kulaklığımı çıkartıp çantama koydum. Hemen kantine gittim. Kesin oradalar dır. Bizim grup (Mine, İlayda, Bora) her zamanki masada oturduklarını görünce gülümseyerek yanlarına gittim. İlayda açık kumral saçlara sahip, yaşına göre uygun yüzü ve vücudu vardı. Bora uzun esmer bir arkadaştı. Esmer tenli, siyah saçlı ve açık kahverengi gözleri vardı. Mine ise sarı omzunun biraz altında çok güzel ipeksi saçları var. Beyaz teni ve koyu kahve gözlere sahip. Tıpkı abisine benzer gözleri var. Beni gördükleri anda ağızları beş karış açıldı.

"R-rüya! Bu halin ne? Fıstık gibi olmuşsun! Tam adına uygun karakter." İlk tepki Mine'den gelmişti.

"Rüya. Bak sana şimdi binlerce kişi bakacak ben onların ağızlarını burunlarını kırmaktan elim ağrıyacak! Bak güzel kardeşim. Katil etme beni!" Bora'nın tehdidiyle hepimiz gülmeye başladık.

Bir süre sonra Yankı ve arkadaşları her zamanki yerlerine oturdular. Bir tek aralarında Oğuz yoktu. O da kesin kantindeki kadınla takas yöntemiyle yemek almaya çalışıyordur. Bir ara buna tanık olmuştum. Ben sana ısmarlarım, dediğimde bana sarılarak tüm bildiği itirafları bana saydı. Hakan, Hande ve Yankı ise birbirleri arasında konuşuyordu. Büşra sürtüğü ise telefonda bir şeylerle uğraşıyordu. Ben biraz bizimkilerle konuştuktan sonra Yankı'ya kafamı çevirdim. Bana baktığını görünce ne ben ne de o kafasını çevirdi. Bir süre onun içimi ısıtan kahverengi gözlerine baktım. Tüm duyularımı anında kapatan sadece içine bakmamı emreden o kahverengi gözler.

KISKANÇ ABİM [Kitap Oldu]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin