Ercan kafasıyla onayladı. "Bir başka ipucu, öldürmek istiyorlar, cümlesiydi. Tehdit altında olduğunu vurguluyor, ilaçlarda bir şeyler var ve bunları içmeye zorlanıyor. Hasta bakıcılar, istedikleri kadar 'bu düşünceye akli dengesi yerinde olmadığı için sahip' dese de ben buna inanmıyorum, bulunduğumuz şartlar altında Barış'ın tehlikede olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu ihtimali gözden geçirmek zorundayım."

"Şüpheliydim fakat emin olamıyordum, son ipucu her şeyi kesinleştirdi."

"Ne yaptı?"

"Herkes susuyor ama ben susmayacağım, buradaki herkes ya suçlu ya da deli gibi ifadeler kullanarak beni öldürecekler cümlesine atıfta bulunan bir deli gibi davranarak hasta bakıcılarının dediklerini doğruluyormuş gibi gözükse de ardında yatan anlamı çözebildim. Kendisi deli, etrafındakiler suçlu ve olayı örtpas etmeye çalışıyorlar. Bunu bana dolaylı yoldan anlatmak zorundaydı, akli dengesi yerinde değilmiş gibi cümleler sarf ederek bunu başarmak zorundaydı ve başardı da. Barış çok zeki bir çocuktur."

Ercan şaşkınlıktan dolayı sesini çıkartamadı, Alperen ise konuşmaya devam etti.

"Emin olmamı sağlayan en önemli şey, Barış'ın götürülürken yaptığı son hareketti."

"Ben görmedim, ne yaptı?"

"Ellerini yumruk yapıp iki defa açtı, bu bizim çok eskiden kalma acil yardım hareketiydi. Başak, Dila, ben, Atakan ve o biliyordu bu hareketi yalnızca. Bulunduğumuz arkadaş ortamlarında sıkılırsak ya da acil çıkmak istediğimizde birbirimize yardımcı oluyorduk, zor durumda kalırsak işimize yarar diye böyle anlaşıyorduk."

"Böylelikle öldürüleceğini bu yüzden de acil yardıma ihtiyaç olduğunu vurgulamış oldu, değil mi?" diye sordu Ercan.

"Aynen öyle, Kemal şerefsizi bizim onu akli dengesinin yerinde olmadığını düşündürtmek için onu tehdit ediyor. Başak test yaptırmasın, zor durumda kalacak. Menekşe'ye ulaşmamız lazım."

Ercan hızını arttırdı, bir yandan da öfkeyle mırıldanıyordu. Alperen ise yorgun bir ifadeyle kendine camdan bakıyordu, başı ağrımaya başlamıştı. Kazanın ardında yığınla bekleyen gizem, onu yıpratmıştı. Birden fazla mağdur vardı, tüm oklar tek bir kişiyi gösteriyordu.

Genç kadın yolculuğunu neredeyse tamamlamak üzereydi, İstanbul'un çıkışına yakın tenha bir mahallede bu doktorun ne yaptığını merak ediyordu. Başak için önemli  bir tanıktı, sorması gereken birçok soru vardı.

Başak'ı iftiradan nasıl kurtaracağını düşünüyordu, arkadaşının mesleğinden olmasını istemiyordu.

Onu takip eden araca bakarken kaşlarını çattı, eve yaklaşmıştı fakat sokak oldukça dar olduğu için yürümesi gerekiyordu. Arabasını yavaşça durdurdu.

Yüz ifadesini sabit tutarak sokağa giriş yaptığında bir başka aracın durduğunu duydu, eli telefonuna gittiği sırada sokakta yankılanan adım seslerine karşılık bir başka ses daha duydu. Arkasını dönemeden ensesinde hissettiği silahın soğuk namlu ucu kaşlarının öfkeyle çatılmasına sebep oldu, sert bir sesle "Kimsin?" diye sordu.

"İlk ve son kez uyaracağım avukat, boyundan büyük işlere kalkışma."

"Buna sen mi karar veriyorsun?"

Dev Adam | Texting Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang