o günden beri her gün ve her şey bu doğruyu hissetti*

Start from the beginning
                                    

Akari ve Daiki kardeşlerin hikayesine anlam verebiliyordu, insanlar her zaman baskılara, prangalara sebep olurdu. "Sana dün gece anlatmak istediğim buydu, onların prangaları kendi değildi ve çözüldükleri anda özgür oldular. Kendi içindeki prangalarını çözmek zorunda olan sensin, Jeongguk. Kimse senin için onları çözmek ile uğraşmayacak." Jeongguk yerinden kalkarken derin bir nefes alıp verdi, "Neden sürekli bana dersler vermek ister gibisiniz?" diye sordu, bakışları kitapların arasında geziniyordu. Bazı kitapların İngilizce isimleri kenara sıkıştırılmıştı. "İstediğin bu değil mi?" Kim Taehyung'a baktı, buraya ondan ders almak için geldiğini mi düşünmüştü sahiden? "Ben sizi tanımak istedim. Nasıl biri olduğunuzu bilmek, düşüncelerinizi bilmek ve kitabı yazan insan haline nasıl geldiğinizi anlamak istedim. İstediğim ders değil." Jeongguk yanlış anlaşılmış olmaktan hoşlanmadı, elinde tuttuğu Romeo ve Juliet'i yerine koydu.

"Üzgünüm Jeongguk ama beni anlayabileceğini sanmıyorum. Kimse insanları tamamen anlayamaz, bunu kabul ediyorum ama benim yaşamım ilgi çekici değil."

Jeongguk ilgi çekici bir şeyler dinlemek istemiyordu, istediklerini neden anlatamadığını merak ediyordu. "Kim Taehyung." dedi, bakışlarını adama çevirdi. Yazar beyaz kapaklı bir kitabın sayfalarını karıştırıyor ve dalgın görünüyordu. "Tüm dünya size bir yanlışın için sürüklendiğini söylerken kendinizi nasıl kabullendiğinizi ve bu kitabı yazacak cesarete sahip olduğunuzu bilmek istiyorum. Başınıza geleceklerden haberdardınız. Tüm bunları bilerek nasıl yayınladınz?" Jeongguk kendini biraz önce Kim Taehyung'un yaslanmakta olduğu masaya yaslarken gözlerini de hâlâ kitabı karıştırmakta olan Taehyung'a dikmişti. "Yazmak istedim ve yazdım. Çevremin bana prangalar vurmasından hoşlanmıyorum. Jeongguk, herkesin kendine göre doğru ve yanlışları var. Bir toplum yemek yerken konuşmayı yanlış bulur, bir başka toplum ise doğru. Kişilere göre değişebilecek doğrular, senin durdurmamalı. Olduğun kişiyi kabullenmek için onun doğru olduğunu da kabul etmelisin. Bir erkekten hoşlanmak neyi yanlış yapmana sebep olur? Bir başka insanın hayatını kötü olarak etkilemediğin sürece senin için doğru olan her şey, doğrudur." Yutkunmayı deneyerek bakışlarını yere çevirdi, Kim Taehyung'un gözlerine bakmak bir kara deliğe yakalanmak gibiydi. Onu içine çekmekten ve yok etmekten başka bir şey yapmıyordu.

Birkaç saat sonra uçağa binecek, bu kasabadan ve Kim Taehyung'tan uzaklarda olacaktı. Bir daha onu görebilecek şansı olup olmadığını bilmiyordu. Solukları bir anlığına kesildi, nefes alamadığını sandı. Gitmek istemiyordu. Ruhu, Kim Taehyung'un yanına demir atmak ve yolculuğunu sonlandırmak istiyordu.

Kim Taehyung yanına gelerek karşısına dikildiğinde başını hafif yukarı kaldırarak onun açık kahverengi gözlerine baktı. İçinde görebildikleri bir okyanustu, mavi değildi ama huzurlu hissettiriyordu.

Bir eli Jeongguk'un siyah saçlarına giderek yumuşak telleri okşadı karşısındaki küçük olanın hislerini bilmeden. "Çok güzelsin." dedi Taehyung, dili kurumuş dudaklarının arasında gezinirken Jeongguk bir kez daha hızlanan kalbi ile baş etmek zorundaydı. Nefesi tenine değerek huylanmasına sebep olacak yakında, gördüğü andan beri güzelliğine vurulduğu parmakları saçlarında geziyor ve ona güzel olduğunu söylüyordu. Komutana aşık olan Prens Sejong kendisiydi. Bunu fark etmek Jeongguk'u derin bir şekilde yaralıyor, dipsiz bir kuyunun içine itiyordu. Kim Taehyung tüm bunları bilmeden yapıyordu.

Jeongguk geri çekilmek ve uzaklaşmak istiyordu ama yine dokunuşlarının nazikliğini de hissetmek için yanıp tutuşuyordu. "Namjoon hyung ve ailemden gelen aramaların dışında o kadar yalnız hissediyordum ki, iyi ki geldin Jeongguk. Beni mutlu ettin. Kitabımı okudun, bunun hastalık olduğunu düşünmedin, beni buldun. Yaptıkların senin kendini bulman için önemli ama benim için önemini tahmin bile edemezsin." Jeongguk onun titreyen sesinden ve dolan gözlerinden biraz sonra ağlamak isteyeceğini gördü, hisler beslemeye başladığı bu adamın bitik haline bakarken gülümsemeye çabaladı.

Dik durmuş, burada iyi olduğunu söylemişti ama kim sevdiklerinden uzak kaldığı bir yerde mutlu olabilirdi?

Kim Taehyung iç geçirerek kendisinden uzaklaşmadan önce parmaklarını saçlarından yanağına indirdi ve hafif bir dokunuş ile okşadı. Jeongguk dudaklarını birbirine bastırarak ağlamamak için direnirken uzaklaştı ve gözden kayboldu Taehyung. Bulduğu kısa süreli fırsatı toparlanmak için kullandı, Taehyung kaybolduğu rafların arasından elinde Jeongguk'un yanında getirdiği kendi kitabı ve kalın bir dosyayla döndü. "Kitabı istersin diye düşündüm, daha bitirmemişsin." Kitabı ona uzattı ve almasını bekledi, Jeongguk parmaklarının birbirine değmesine özen göstererek aldı. Tenlerinin değmesinden, sıcaklıklarını paylaşmasından oldukca keyif almıştı. "Elimdeki dosya kitabın ilk taslağı, içinde notlar ve belki kendini bulacağın ayrıntılar var. Bilmiyorum. Bu taslağı Namjoon hyung bile görmedi." Jeongguk diğer eline taslağı alırken çok değerli bir elmas kendisine emanet edilmiş hissi ile doluydu, dikkatli ve özenli olması gerekiyordu.

Taslağa bakmadı, kitap ile birlikte arkasında kalan masanın üzerine bıraktı. Yapmak istediğini yapmalıydı, kendi prangalarından kurtulmalıydı. Karşısında kalan kişi söylememiş miydi bunu? İçinden geleni yapmak istiyordu şu an. Bedenini masadan ayırdı ve kollarını yukarı kaldırarak Kim Taehyung'un boynuna doladı. Onun hafif parfüm kokusu burnuna gelirken gülümsedi, daha sıkı sarıldı. Kim Taehyung ellerini beline koyarak sarılmasına karşılık verirken bu anın tadını çıkarmak için gözlerini kapattı.

Bir daha ona sarılmak için yeterli sebebe sahip olamayacaktı.

-

hello,
ne uzun bölüm oldu.

aşk ve diğer hazin şeyler' taekookWhere stories live. Discover now