dans et benimle güzelliğinin şerefine, ateşli bir keman eşliğinde*

7.5K 1.3K 749
                                    

17*

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

17*

Jeon Jeongguk, aşıktı.

Kalbindeki hisler onu boğuyor, ölüme sürükleyerek nefesini kesiyor olsa da gerçekti ve kaçamıyordu, artık kaçmak, saklanmak istediği de söylenemezdi. Parmakları beyaz porselen fincanın etrafını turlarken sıcak çayın dumanı havaya karışarak yüzüne çarpıyordu. Kim Taehyung'un küçük evinin salonunda, iki kişilik koyu mavi koltuğunda oturuyor ve sessizliğe ortak oluyordu. Bir duvarı dağınık kitapların olduğu maviye boyanmış ahşap kitaplık ile kaplıydı. İki kişilik koltuğun dışında rahat bir okuma koltuğu arka bahçeyi gören pencerenin yanına iliştirilmiş, yüksek yuvarlak sehpa hemen yanına konmuştu. Abajur dışında hiçbir şey yoktu üzerinde. Kim Namjoon hemen yanında, Kim Taehyung ise okuma koltuğunda oturuyordu ve ikisi de sıcak çaylarını içerken sessizliklerini koruyordu.

Jeongguk birkaç dakika önce yirmi iki yaşına girmiş bir gençti ve kendi içinde yaşamayı ne kadar seviyor olursa olsun, ortamdaki sessizlik onu germeye, sıkmaya başlamıştı. Bir bacağını hafif yere vurarak ritim tutarken çayını içti, Kim Namjoon'un fincanında olan bakışları kendisini bulurken gülümsemeyi denedi ama başaramadı. Sessizlik onların bir konuşma dili miydi yoksa ikisi de odada bulunan genç çocuğun yanında suskun mu kalmak istemişlerdi? Kim Taehyung fincanı sehpanın üzerine bıraktı, "Bana Jeongguk'un da geleceğinden bahsetmemiştin." dedi Kim Namjoon'a, Jeongguk bir an burada istenmediğini düşündü, bakışları fincanına dönerken kalkıp gitmek istedi. Ne heyecanla gelmişti buraya onu görebilmek, onunla aynı evde bir gün bile olsa yaşamak için ama belli ki Kim Taehyung bunu kabul etmeyecekti.

Önüne bırakılan minik sehpaya fincanını bırakırken, "İsterseniz pansiyonda kalabilirim." diye mırıldandı, sözcükler dudakları arasından dökülürken gözleri doldu. Ağlamamak için dudaklarını birbirine bastırdı. "Hayır, gerek yok. Ben sadece senin geleceğini bilmediğim için şaşırdım." Kim Taehyung'un ani konuşması bakışlarını ona çevirmesine sebep oldu, çok güzeldi. Jeongguk ona saatlerce bakmak istiyordu. O, okuma koltuğunda otursun ve kitabını okusun, Jeongguk ise bir köşede sessiz bir şekilde izlesin istiyordu. Bir çiçek, bir abajur, evindeki herhangi bir eşya olmaya razıydı Kim Taehyung'u doyasıya izleyebilmek için. "Bana güzel bir yolculuk arkadaşı olur diye düşündüm." dedi Kim Namjoon sessizliğini bozarak, yazar ona bir şey demekten kaçınarak ayaklandı.

Kim Taehyung'un tüm saf duygularını kaleme aldığı mektubunu okuyup okumadığını bilmiyordu, belki mektup buraya hiç ulaşmamıştı. Kaybolmuş olabilir, hiç gelmeyecekti. Jeongguk ani düşünceler içinde boğulurken ayaklandı, Kim Namjoon onun bu beklenmedik hareketi karşısında şaşırırken lavaboyu sordu. Elini yüzünü yıkamak, zihnini bu düşüncelerden uzaklaştırmak istiyordu. Kim Taehyung'u görüyor, aynı evde nefes alıyor, onu tanımak için yeni şansını kullanıyordu ve kötü düşünceler ondan uzak durmalıydı. Koridora çıktı, uzun bir yün yolluk serilmişti. Üzerinde ilerleyerek sağda kalan lavabonun kapısını araladı, küvet yerine eski tip bir tekne vardı içinde. Duşkabini yerine etrafı düz su yeşili renginde bir naylon perde ile çevriliydi. Lavaboya ilerledi, soğuk suyu açarak duvara asılı küçük aynada kendine baktı. Bileklerini soğuk suyun altında tutarken yanaklarının kızardığını, yorgun olduğunu, kötü göründüğünü fark etti. Kendine bakmaya devam ettiği her saniye alnındaki derin çizgiler peydah oluyor, Jeongguk ne kadar yüz ifadesini sabit tutmaya çabalasa da başaramıyordu.

aşk ve diğer hazin şeyler' taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin