15.Bölüm: KANAYAN DÜŞLER

Start from the beginning
                                    

Hançerinin ucunu doğrultarak solundaki cilalı siyah komodine uzandı ve üzerindeki ipe geçirilmiş Kara Savaşçı yüzüğüne taktı. Yüzük hançerinin ucunda asılı halde yüzüne doğru yaklaştırırken iç çekti.

Hayır. Böyle bir ihtimalin varlığı ortadayken o nehre gidemezdi. Eğer adamı unutursa, karanlık ruhunu besleyen nefretten bir parçayı kaybedecekti. Annarithel'ın son darbeye yaklaşırken o nefrete tutunmaya ihtiyacı vardı.

İçinde bir yerlerde bunun boktan bir bahane olduğunu haykıran bir Kan Avcısı vardı. Ama Annarithel her zaman yaptığı gibi onu susturuyordu.

Callidus iri, koca pençeli patisini kızın karnına bıraktığında kehribar bakışlarını yüzükten ayırıp yoldaşına baktı.

"Kilo mu aldın sen?"

Callidus mavi tek gözünü açtı, ona dik dik baktı sonra da geri kapattı. Callidus kilo almıştı almasına, yalan değildi ama Annarithel aylar içerisinde bir hayli zayıflamıştı. Karnı sırtına yapışana kadar yemek yemiyor, günde iki saatten fazla uyuyamıyor ve hiç dinlenmiyordu. Kemikli yüzünün hatları iyice ortaya çıkmıştı. Dolgun bedeninde kemikleri sayılmaya çok yakındı.

Şu sıralar dikkati çok kolay dağıldığı ve gözünün daldığı boşluklara çok fazla anlam yüklediği, çok fazla şey gördüğü için Callidus'ın iri cüssesinin gölgelediği yılanı, yastığına doğru süzülürken fark etti.

"Siktir!" diye çığlığı basarak yerinden sıçradı. Parmaklarıyla gözlerini ve çenesini sıvazlayıp derin bir nefes verdi. Callidus'a baktığında köpürüyordu. "Şu lanet yılanı yatağa alma artık."

Leoraan'in yoldaşı Bepthis-Annarithel'ın alay olduğuna kalıbını basacağı- bir tıslama fırlatıp yeniden sere serpe yatağa süzüldüğünde kız başını iki yana sallayıp çıplak bacaklarını şilteden aşağıya sarkıttı. Leoraan'den, Zehircilerden ve kahrolası yoldaşlarından yakınıyordu, dolabına teptiği giysilerine doğru ilerlerken.

Giysilerini kapıp, masanın önündeki sandalyenin üzerine attı ve hemen yanında duvara dayalı boy aynasının karşısına geçti. Üzerindeki geceliğin askılarını omuzlarından aşağıya serbest bıraktı ve aynadaki yansımasına baktı. Elini bacağında kasıklarına çok yakın olan yatay yara izinde dolaştırdı. Farkında olmadan sıçıp batırdığı bir zehir teslimatı sırasında kazanmıştı bu yarayı. Zehir talep edenler, takas isteyenler ya da anlaşmalı olduklarının çoğu bırakın onların Zanosrit olduğunu bir hane ferdi ya da melez olduklarını bile bilmiyordu. Ama o zehir teslimatı sırasında Katrileah'nın üç yıl önceki en züppe müşterisi Annarithel'ın bir hane ferdi olduğunu anlamıştı. Çıkan arbedede kan gövdeyi götürürken, Annarithel insanların ve İnsan Krallar'ın kulaklarına ulaşmasın diye züppe herifi ve tüm adamlarını öldürmüştü ama bu yarayı almaktan kaçamamıştı. Kan kaybından ölmesi işten bile değildi...

Eli karnına doğru çıktı. Hemen göbek deliğinin yanında küçük bir iz daha vardı. Zanosrit'in görece şaşalı bir hayatı varsa bunu kanundışı yollardan, anlaşmalardan ya da Thallieos'un dört bir yanındaki Zanosritler'den elde ettiği sikkelerle sağlamamıştı. Yeri geldiğinde, çalmışlardı da. Göbeğindeki yarayı kıçındaki donuna kadar soyduğu bir soylunun, Ryendallı bir lordun saray yavrusu evinden kaçarken kazanmıştı. Evin etrafındaki yüksek parmaklıklardan kaçış planlarına doğru tırmanırken bu yarayı alacağını biliyordu. Ya muhafızın oku ensesine saplanacaktı ya da karnını yırtıp atma pahasına parmaklıkların üzerine sıçrayacaktı. Eh, ikinci seçenek çok daha az ölümcül olduğu için sivri demir göbeğine saplanırken kaçmayı başarmıştı...

Birçok yara birçok hikâye... Hepsinden güç alıyordu Annarithel. Hepsini hatırlatıcı olarak kabul ediyordu. Unutmamasını kolaylaştırıyordu.

Zalim Ruhların Dansı (Kanın Şarkısı Serisi 2)Where stories live. Discover now