0.2

1.3K 147 142
                                    

Babam gideli yaklaşık yarım saat oluyordu. Görevlinin bahsettiği oda arkadaşımız Beomgyu odaya geldiğince sarılmamız son bulmuştu. Ayak üstü Beomgyu ile selamlaşıp babamı yolcu ettik. Babam gittikten sonra ilk iş olarak müdür yardımcısının yanına gidip programı aldık. Şimdiyse odamıza gidiyorduk. Hyuka tüm bu koşuşturmacanın içinde çokça yorulmuştu ,onun sarsak adımlarını fark edince onu sırtıma alıp öyle yürümeye başladım.

Hyuka okula erken başlamıştı. Aynı sınıfta da olsak bizden 1,5 yaş küçüktü. Soobin ise benden sadece bir yaş büyüktü. Komik olan şu ki oda okula geç başlamıştı. 11. Sınıftı ve 12'ye hazırlık yapmak için bizimle gelmeyi kabul etmişti. Ben okula tam zamanında başlamıştım ancak bir sakatlanmadan dolayı 7 ay okula gidememiş ve 6.sınıfı tekrar okumak zorunda kalmıştım. Dansçı olmak zordu..

Bu arada Hyuka'ya cidden daha çok yemek yedirmeliydik çünkü tanrım tüy kadar hafifti bu çocuk.. Ya da ben fazla yapılıydım-

Son merdiveni de inince sağa döndük. Soobin elindeki kart ile önden önden yürümeye başladı. Odamızın kapısının önüne gelince Soobin bizim için kapıyı açtı. Direkt olarak Hyuka'nın yatağına yönelip yavaşça onu yatağa bıraktım. Gözleri kapalıydı. Oldukça yorulmuş olmalıydı. Ellerimi bir kaç saniye Hyuka'nın yumuşacık sarı saçlarında gezdirdim. Yatağının başında duran ince pikeyi üstüne yaydıktan sonra odaya göz gezdirdim.

Soobin kendi yatağına oturmuş, elindeki telefona bakarak gülümsüyordu. Kesinlikle Yeonjun Hyung ile konuşuyordu. Gözlerindeki o parıltının tek açıklaması buydu çünkü.. Soobin ve Yeonjun Hyung 1 yıldır çıkıyorlardı. Pürüzsüz bir ilişkileri vardı ve kesinlikle televizyondaki dramaları aratmayacak kadar güzeldi birbirlerine olan aşkları.

Gözümü Soobin'den çekip Beomgyu'ya baktığımda onun beni incelediğini fark ettim. Gözleri gözlerime ulaşınca parlak kahverengi gözler istemsizce beni titretmişti. Aşırı tanıdık gelmişti.. Acaba tanışıyor muyduk? Ya da sadece birine benzetiyorumdur-

Beomgyu siyah uzun saçları, Kahverenginin en güzel tonunda ki gözleri ve bembeyaz cildiyle gerçekten çok güzeldi. Benden 1-2 santim falan uzundu ama kesinlikle benden daha zayıftı. Üstündeki pastel mavi tişört ince belini gözler önüne seriyordu.

Bir süre daha bakıştık ve bu iş saçma hint dizilerine dönmeden önce ona doğru bir adım attım. Yatağının yanına geldim.

"Merhaba! Adın Beomgyu değil mi? "

"Evet. Ve sende? "

"Ben Taehyun."

"Tanıştığımıza memnun oldum Taehyun"

"Oh bende"

Hafifçe gülümsedik birbirimize. Bu sefer ilk Beomgyu girdi söze,

"Arkadaşlarım genellikle Gyu der bana, sende öyle seslenebilirsin,yani istersen"

"Beom desem sorun olur mu? Genellikle insanların yaptığı şeylerden farklı olanı yapmayı severim de"

"Beom? Daha önce böyle seslenen olmadı. Şahsen sevdim devam edebilirsin. Bende Sana Tae diyeceğim"

"Olur"

Bir süre ikimizde sessiz kalmayı tercih ettik.

"Oh bu arada sosyal medya hesabın var mı? Seni ekleyeceğim! "

Beklemediğim bir soru sormuştu. Ama cevabı vermekte gecikmedim..

"İnstagram kullanıyorum. Senin için hesaba girmeme izin ver-"

İkimizinde samimi tavırları kısa sürede birbirimize ısınmamızı sağlamıştı. Bana uzattığı telefonu kavrayıp kullanıcı adımı yazdım.

we lost the summer | Taegyu|Where stories live. Discover now