🎶EVİMİZ🎶

373 60 23
                                    

"Teoman..."

Dalgınca başını kaldırdığında göz göze geldik. Hissettiğim kalp atışlarımla gözlerimi kaçırmış, tekrar buluşmuştu gözlerimiz.

"İ-iyi misin?" dedim umutla. Boğazını hafifçe temizleyip yerinde dikleşti. Gözleri beni görmüyorken masanın altındaki ellerimi birbirine kilitledim.

"B-ben... Ben iyiyim prensesim. Sadece aklıma takılan bir konu var."

Bana küçük bir bakış attıktan sonra devam etti konuşmasına. Dikkatle onu dinliyordum.

"Dedem son nefesini vermeden önce bir vasiyette bulunmuş. Bir ev... Bana bırakmış. Ben yeni öğrendim. Geçen hafta birkaç eve baktık. İçinde beğendiklerin olabilir. Sen ne düşünüyorsun? Ben bilmiyorum. Omuzlarımda yük hissediyorum."

Sesindeki durgunluk içimi yakmıştı. Onun üzülmesine dayanamıyorum.

Burnumu hafifçe çekip gülümsedim.

"Sen ne istersen. Ben daha önce baktığımız evlerde iki tanesini aklıma not etmiştim-"

"Uzakta kalan daire mi?"

Sorusu üzerine başımı sallayıp dudağımı araladım.

"İlki oydu. Diğeri ise yeşilliklerin olduğu nezih bir yerdeydi." dedim gülümseyerek. Gözlerimi gözlerine çevirdiğimde bana baktığını gördüm. Ne tepki vereceğimi bilemezken yüzünde bir gülümseme belirdi. Ona takılı kalmış hâlde gözlerimi ondan çekememiştim.

"Yeşil ortamları sevdiğini biliyorum, prensesim."

Hafiften yanan yanaklarımla gülümsedim. Eline telefonunu alıp bir müddet oyalandı. Ne yaptığını anlayamamıştım. Elindeki telefonu masada sürükleyip önüme bıraktığında sesini duydum.

"Bak bakalım."

Sesindeki tını mutlu olduğunu söylüyordu. İçimdeki mutlulukla gözlerimi ekrana odakladım. Tek katlı müstakil bir evdi. Görünüşü çok hoştu. Yanaklarım gitgide kasılırken sesini duyduğumda ev ile bakışmayı bırakıp başımı kaldırdım.

"Seveceğini biliyordum. Seninle buluşmadan önce babam atmış. Biliyorum, ikna olmamı istiyor."

Sustu. Derin nefes alıp verdikten sonra ellerini masada birleştirdi.

"Prensesim sen de istersen burda kalalım. Mesafe olarak da uzak değil. Ben dedem için..."

Durdu. Gözlerinin buğulanmasını fark etmemle alel acele konuştum. Sesim heyecanlı çıkmıştı.

"Olur prensim. Hem temizlik de kolay olur."

Başını kaldırmasıyla şaşkın bakışlarımla kalakaldım. Hı?

Gülmeye başladı. Gözlerimi sıkıca kapatıp açtıktan sonra konuşmaya başladı.

"Temizliği birlikte yaparız." dedi gülümseyerek. Gülümsedim.

Aklıma gelenle yerimde dikleştim.

"Teoman eşya üzerinden tekrar geçsek mi? Dediğim gibi sadece belli başlı şeyler olsun. Ben çok eşya sevmiyorum."

Yüzünde beliren ciddiliğinin yanında tedirgin bakışlarıyla karşılaştım. Anlamaz hâlde ona bakıyordum.

"Gülce... Evin içinde eşyalar var. Ben-"

"Bu çok güzel! Sadece nikahımıza odaklanabiliriz." dedim heyecanla. Gülümsedi.

"Gülce'm... Eğer eşyaları beğenmezsen değiştiririz, tamam mı?"

Sesindeki mahcuplukla canım acıyordu. Eşya umrumda bile değildi.

"Teoman..." dedim beklentiyle. Gözlerini gözlerime çevirdi. Masanın üzerinde ellerimi birleştirip dudağımı araladım.

"Benim için önemli değil böyle şeyler. Sadece bir ev ve içinde oturabileceğimiz, ihtiyaçlarımızı karşılayabileceğimiz eşyalar olsun, yeter. Ben seninle yuva kurmak istiyorum. Benim yuvam sensin. Çatısı olan bir ev beni mutlu etmez ki. Onun için lütfen kendini kötü hissetme. Hem... Söz... İstediğim, eksik gördüğüm bir şey olursa sana söyleyeceğim."

Dolan gözleriyle gülümsüyordu. Hoş gülümsemesi arasından heyecanlı gelen sesiyle konuştu. Gülümsüyorum.

"O zaman evimizi görmeye gidelim, prensesim."

Mesela | TextingWhere stories live. Discover now