Balo Daveti

214 28 44
                                    


Tüm yarışmacıların ama en çok da Harry'nin ejderhalarla mücadelesini izlemek nefes kesiciydi. Hepsi başarıyla altın yumurtalarını kapmışlardı. Ancak en zorlu mücadele Harry'ninkiydi. Çünkü onunki sıradan bir ejderha değildi, Boynuzkuyruk'tu. 

Harry tribünlerin üzerinden uçarak geri dönmüş ve yere yumuşak bir iniş yapmıştı. Moody ve Profesör McGonagall onu bekliyordu. 

"Mükemmeldi, Potter!" diye haykırdı Profesör McGonagall, Harry Ateşoku'ndan inerken. Bu McGonagall'dan daha önce duyulmamış bir övgüydü. Omzunda derin bir kesik vardı, görevliler ejderha ile ilgilenirken öğretmenler tedavi görmesi için Harry'yi Madam Pomfrey'in yanına götürdüler. 

Tribünlerden aşağıya inmek için hamle yaptığım sırada Draco elimi kavradı. Endişeli bakışları yüzümde dolaşıyordu. 

"Tehlike geçti," dedim, coşkulu sesleri bastırabilmek adına sesimi yükseltmiştim. "Ejderha kontrol altında, gidip Harry'yi görmek istiyorum." 

Draco kaşlarını çattı. "Onunlayken tehlike hiçbir zaman geçmiyor," dedi sertçe. Sonra biraz düşünceli bir halde elimi bıraktı. "İyi," dedi önüne dönerken. "Git hadi." 

Koşarak inip çadırda aralarına katıldığımda Ron ve Harry'nin çoktan barışmış olduğunu gördüm. Rahat bir nefes alarak, Hermione'nin yanındaki yerimi aldım. 

"Çok iyiydin, Harry!" dedim mutlulukla. 

"Juliet!" Harry atılıp kollarını etrafıma doladı. Yüzü mutlulukla doluydu. Vücudu hala adrenalinden titriyordu ve bana sarıldığında bunu hissetmek daha da kolay olmuştu. Beni öyle sıkıca sarmıştı, hiç bırakamayacağını düşünüyordum. Onu ejderha ile mücadele ederken izlemek sandığımdan çok daha zor olmuştu ve gerçekten hayatta olduğu için mutluydum. Ancak öte yandan Harry'nin turnuvaları tamamlamasını ve finale ulaşmasını istemiyordum. Aklımdan onu bir şekilde sakatlama düşüncesi bile geçiyordu ki, böylelikle Voldemort ile karşılaşmasına imkan kalmazdı. Ayrıca Cedric'in başına gelecekleri de düşündükçe göğsüm sıkışıyordu. Bir şeyler yapmak zorunda olduğumu biliyordum. 

"Hadi, Harry!" dedi Ron, Harry çekiştirip üzerimden alırken. "Puanların açıklanacak şimdi." 

Birlikte çıkıp bölmenin ucuna geldik. Beş jüri üyesi tam karşı tarafta, altınlarla süslenmiş ve yükseltilmiş koltuklarda oturuyorlardı. 

"Hepsi on üzerinden puan veriyor," dedi Ron. 

İlk jüri üyesi olan Madam Maxime asasını havaya kaldırdı. Asadan uzun, gümüş bir şeride benzeyen bir şey fırladı ve kıvrılıp sekiz şeklini aldı.

"Fena değil," dedi Ron, kalabalık alkışlarken. "Sanırım omzun yüzünden puan kırdı..." 

Sırada Mr. Crouch vardı. Havaya büyük bir dokuz fırlattı. 

"İyi gidiyor!" diye bağırdı Ron, Harry'nin sırtına şaplak indirerek.

Sonra Dumbledore, o da bir dokuz kaldırdı. Seyirciler her zamankinden de çılgınca haykırıyordu. 

Ludo Bagman on fırlattı gökyüzüne. 

"On mu?" dedi Harry inanamayarak. "Ama... yaralandım... Ne yapmaya çalışıyor?" 

"Harry, hiç şikayet etme!" dedi Ron heyecanla. 

Şimdi de Karkaroff asasını kaldırmıştı. Bir an duraksadı, sonra onun da asasından bir rakam fırladı. Dört.

"Ne?" diye böğürdü Ron hiddetle. "Dört mü? Seni pis, taraf tutan alçak, Krum'a on vermiştin!" 

Ama bu durum Harry'nin pek de umurundaymış gibi gözükmüyordu. Yüzünde tüy gibi hafiflemişçesine bir gülümseme vardı. Sadece Gryffindor değil, kalabalıktaki herkes onu gibi alkışlıyordu ve bunun onun için ne kadar önemli olduğunu biliyordum. Sonunda insanlar onun böyle bir yarışma için hile yapmayacağını düşünmeye başlamışlardı. Doğru olan buydu, hiç kimse canını durduk yere böylesi bir tehlikeye atmak istemezdi. Ancak Draco da haklıydı, tehlike her zaman Harry'nin etrafındaydı ve onunlayken güvende olmak mümkün değildi. Yine de Harry'yi korumak için elimden geleni yapmak istiyordum. 

Eğer Harry Potter'da Olsaydım (4)Where stories live. Discover now