escape

220 17 30
                                    

OY VERMEYİN BANA YORUM YAPIN


Arda Kozan

Araba yolculuğu sessizdi. Denize bakan binanın üçüncü katına çıkarken de pek konuşmamıştık. Asansörler bozuk olduğu için yürüdüğümüz halde. Fiziksel şeylerle alakasız olan bedenim çabuk yorulmuştu ama onun nefesi bile değişmemişti. Zaten aramızdaki tek ilişkinin iş oluşu canımı sıkmıştı, yaptığı ve benim yapamadığım her şey de batar olmuştu gözüme.

Neyse. Sakin olalım. Çocuk hala iyi.

Bizim gibiler için bu kat hep açık olurdu. Gece gündüz fark etmeden. Asansörün bozuk olması biraz garipti sadece. Yani, birazdan bırakacağım bahşişle bile iki kez tamir ettirebilirlerdi. Üzerinde durmadım.

Eskort bir kadın yanımıza gelip bizi yerleştirdi. Tam karşımda Savaş, sağımda deniz vardı. "Niye ısrar ettin buraya?" gözlerimi üzerinde yakalar yakalamaz sormuştu bu soruyu. Demek konuşmak için bunu bekliyordu.

"Yemekleri güzel." dedim sadece. Yüz ifadesi bardakinden farklıydı. Daha temkinliydi şimdi. Nedenini anlamadım. "Niye?" dedim bu yüzden.

Omuz silkti. "Bir his var içimde ama," derince soluklandı. Tişörtünün altından kalkıp inen göğsünü izledim. "Çözemedim."

Dudaklarımı sarkıttım bilmem der gibi. Etrafa kabaca göz attım. Bana her şey normal gelmişti.

"Yemek yiyecek misin?" diye sordum ona karşıdan gelen garsonu görünce. Başını iki yana salladı. Pek konuşmuyordu.

Siparişimi alıp giderken ince adamın sırtını seyrettim. Görünürden kaybolunca sıkılmış bir şekilde etrafa baktım tekrar. Herkes normal görünüyordu. Bu garipti işte. Genelde takım çekmiş adamlar ve şık elbiseli kadınlar olurdu şu saatlerde. Herkes kot tişörttü.

Kaşlarımı çatmadan edemedim. Düşünürken istemsizce olurdu bu. Suratımın değiştiğini gören Savaş da yaptı aynısını. "Bir sorun mu var?"

Başımı iki yana salladım güven verircesine. Hep paranoyak takılırdım, çocuğu da alet etmeye gerek yok. "Ee," sırf süs olsun diye koyulmuş menüyü çevirdim parmaklarım arasında. Küçük, kalın bir defter gibiydi. "Ne var ne yok?"

"İyi. Sen?"

"İyi iyi." Aklımdakini sorabilmek için muhabbet açmaya çalışmıştım ve neredeyse başarılı sayılırdı. "Kaç yaşındasın?"

"Yirmi bir."

"Ne?" gözlerimi kısıp şaşırabşldiğim kadar şaşırmıştım herhalde. Gülerek bakıyordu bana. "Siktir git. Ciddi olamazsın."

Daha çok güldü. "Niye?"

"E büyüksün."

Nasıl yaşıt olabilirim ben bu çocukla?

"Spor yapıyorum sadece."

"O yani tek eksiğim."

"Efendim?"

Başımı iki yana salladım. "Yok bir şey." artık döndürmediğim menüyü masaya bıraktım. "Nereden esti bodyguard olmak?"

bodyguardWhere stories live. Discover now