Bölüm 5

1K 58 6
                                    

Burak Kut - Hani

Eylül

Uyandığımda koyu tonlarla kaplı bir odada olduğumu farkettim. Saat 8.30'du.
Biraz doğruldum. Üzerimde siyah lacivert iki renkli bir yorgan, ve peluş bir yastık.
Duvarlarda Barış Akarsu, Yılmaz Güney, Ahmet Kaya, Cansel Elçin posterleri vardı.
Bu oda tamamen Ekim'e aitti.

Ekim, böyle şeyleri severdi. Tuba Büyüküstün ve Cansel Elçin çiftini yakıştırırdı.
Ahmet Kaya, Barış Akarsu dinler, Yılmaz Güney izlerdi.

Hiç değişmemişti sanırım. Hep koyu tonlar, tavanda monte edilen ayyıldız, sonbahar yaprakları lambaları... Kütük Kitaplığının yanındaki deri bordo panoda Cemal Süreya, Özdemir Asaf şiirleri, Kitaplığında Peyami Safa kitapları...

Tam kendisiydi, en ufak bir değişiklik yoktu.
Buz gibi olmasından ziyade her şeyi aynıydı.
Ya kalbi? Ya hala orada varsam? Ya yok olmamışsam? Ya hala seviliyorsam?

Ayağım çok iyi durumdaydı.

Biraz gezindim oda da, eski bir kutu vardı, yanında bir albüm... İkisini de alıp yatağa oturdum. Kutuya açtım. Ona hediye aldığım bir kar küresi vardı. Onun boynuma doladığı kremsi bir fulardan geçirilmiş. Eski bir yüzük. Albümde ise ikimizin fotoğrafları vardı. Bu fotoğraflar lise yıllarımızda çekildiklerimizdi. İlk öpüşmemize ait fotoğraflarda mevcuttu.

O fotoğrafı görünce hafif bir tebessüm yüzümde belirmişti. Ve bir damla gözyaşı dökülmüştü sol gözümden.
Bu kadar duygusal olmak zorunda değildim. O yüzden gözümü silip eşyaları kutuya koyup albümü kapadım ve yerli yerine koydum.

Karnım gurulduyordu. Aşağıya inmek, bir şeyler yiyip karnımı doyurmanın peşine düştüm.

Bir uzun koridor yürüdükten sonra merdivenden indim. Ekim, koltukta uyuyordu. Yanına yaklaşıp baktığımda, üstü açıktı. Yan koltukta duran örtüyü alıp üstüne örttüğümde kasılıp uyandırmıştım.

Ah, kahretsin!

Ekim

Gecenin yorgunluğu üzerime vurmuştu. Kitabın son satırlarını okuyup uyumaya kararlıydım.

Gökyüzü gözlerim gibi ıslak,
Bulutlar yüreğim gibi incinmiş...
Güneş hiç açmıyor, sen gökkuşaklarıyla kaçmışsın...
Bundan sonra yüreğim açmaz, gözlerim gülmez... Sen yoksun, sen gittin. Bırakıp, itip.
Her düşüm, her şeyim sendin.
Ve ben seni daima bekleyendim Sevgilim.

Kitabı işaretleyip kendi kendiden giden gözlerimi yumdum. Ve kendimi uykuya teslim ettim.


Zamanın nasıl geçtiğini hiç anlamamıştım.
Üzerimde bir his uyandı. Ve gözlerimi açtığımda Eylül karışımdaydı.

Her yerim tutulmuştu.

Eylül - Çok özür dilerim uyandırmak istememiştim.

Ekim - Noluyor ya saat kaç?

Eylül - 8.40

Ekim - O kadar oldu mu ya? ofofofof!

Eylül - Noldu Ekim, İyi misin?

Ekim - Belim, hatta belim değil tüm vücudum tutulmuş Eylül.

Eylül - Ben sana dedim taşıma beni diye dimi?

Ekim - Senlik durum yok. Kanepe de uyuduğum için öyledir muhtemelen! Ayrıca üstüm açık uyumuştum. Hey bu örtüde ne?

İ k i   D e l i   -   GxGWhere stories live. Discover now