Y.K.E 21

60.6K 2.9K 1.8K
                                    

Multimedya: Bölüm Şarkısı

Dudaklarımı kemire kemire kanatmıştım. Ne zaman telaşlı olsam dudaklarımı kemirirdim. Şimdi ki durumda telaşlı olmamam mümkün değildi. Rüzgar'ın gelecek olmasından çok çocukları göreceğim için heyecanlıydım. Son zamanlarda içinde bulunduğum bu durum çok şaşırtıcıydı ama aynı zamanda çok da güzeldi.

Sanal arkadaşlarım ile buluşacaktım, manevi abim saydığım kişiyi tekrar görecektim. Hayatıma bu üçlü girdiğinden beri her şey o kadar güzel ilerliyordu ki, asla gitsinler istemiyordum benden.

Hep bende kalsınlar hep arkadaş olalım. Hep birlikte gülelim, birbirimizi hiç bırakmayalım istiyordum. Kim bilebilirdi ki daha kısa bir zaman önce yanlışlıkla bir gruba eklendiğimde başıma böyle güzel şeyler gelebileceğini?

Genelde insanların kendi hayat hikayelerinde acı, özlem olurdu. Ben kendiminkinde bunun hiç olmamasını umuyordum. Ve arkadaşlarımın.

xOf biz neden hava alanına geldik ki? Onlara konum atsaydık gelseydiler.

'Sizin evin konumunu atalım istersen Yasemin annen ile birlikte kahve içeriz artık'

xTamam ya ben ne dedim üşendim sadece

Bu arkadaşlıkta üşengeç olan ben değil miydim lan?

-Ya bi susun. Kafede bekliyoruz zaten.

Güzin düğüne mi gidiyorsun kanka? Ne bu evde kalmış kız tripleri? Ayaklarımı yere ritimle vurdum. Ağaç olmuştum yakında da meyve verirdim artık. Yasemin'in mi yoksa Güzin'in mi bayılacağını düşünüyordum. Ben de bayılabilirdim aynen. Heyecandan.

Cidden çok heyecanlıydım ama bayılmazdım herhalde. Ben hiç bayılmamıştım keşke bayılsam. En azından nasıl bir duygu olduğunu tahmin ederdim.

Ben düşünmeye dalmışken yan tarafımda bie hareketlilik olmuştu. Bora yan tarafımda ki sandalyeyi çekip oturmuştu!

Nutkum tutuldu o sıra. Çok komik göründüğümden emindim. Hani şu kitaplarda diyorlar ya ekranda gördüğümden daha yakışıklıydı diye. Ha işte öyle değildi ekran da gördüğümün aynısıydı. Gerçi ekranda yakışıklıydı yani şuanda yakışıklıydı. Kendi iç sesimle kavgamı bırakıp masayı inceledim. Rüzgar ile Güzin yanyanalardı ama ağızlarını bıçak açmıyordu.

Yasemin,Arda ,Burak ve Arzu cadısı..

Keşke o gelmeseydi. Daha ilk dakikadan Burak ile tartışmaya başlamışlardı. Galiba hani cam tarafına ben oturacaktım diyordu.

Onlar kavga ederken Yasemin ile Arda gülüp şakalaşıyordu. Hadi yine iyisin Ardaa.

-Ee konuşmayacak mısın?

Sesin sahibinin kim olduğunu tahmin etmişsinizdir diye düşünüyorum. Bugün de bayağı fazla düşündüm.

'Şey şimdi siz gelince ben bi şey oldum bundan şey edemedim'

-Ne?

Söylediğimi ben bile anlayamadığım için ona anlatmayı düşünmüyordum. Konuyu değiştirmek daha iyi olacaktı.

'Siz bizde geliyoruz diyince ben sandım ki bir anda söylendi yani. Tek Rüzgar gelir sanıyordum biraz garip geldi. Ee bir de Arzu da gelmiş..'

Büyük bir kahkaha kopardığında kafede ki insanlar ve bizimkiler ona dönmüştü.

Bizimkiler..

Ne ara bizimkiler olmuşlardı sahi? Ne ara bilmiyordum ama artık bizimkiler derken kasmıyordum bunu biliyordum. Çünkü onlara alışmıştım. Onlara uzaktan bağlanmıştım. Belki yakın olsaydık bu kadar bağlanmazdık.

Belki mesafeler bağlamıştı bizi birbirimize. Bilmiyordum. Bu konuda bildiğim tek bir şey vardı ki onların burada olmasından memnundum. Onlara dokunamamak, aramızda ki güçlü bağların oluşmasını engelleyemezdi.

-Arzu'nun gelmesinden memnun değilsin anladım. Ama elimizde ki bi arkadaş sevgilisi olmadan markete bile çıkamıyor.

Alayla söylerken Burak'a baktığı için Burak buraya döndü ve hızlı adımlarla yanıma geldi. Sarılmak istediğini anladığımda ayağa kalkıp hemen bende sarıldım. Burak bu üç oğlandan en sevdiğim kankamdı. Eminim buna.

Yaklaşık bi saat sonra hepimiz sanki sanaldaymış gibi kaynaşmıştık. Arda arada -çok uydu bu- bana kaş göz işareti yapıp her şeyin yolunda gittiğini söylüyordu.

Burak ile Arzu hala cam kenarı kavgası yapıyordu. Güzin ile Rüzgar da kafeden çıkmış yalnız başlarına konuşabilecekleri bi yere gitmişlerdi.

Rüzgar ile konuşamamıştım evet ama zaten bunu istemiyordum da. Belki daha sonra. Ama şimdi değil hayır. Şimdi ilgilenmek istediğim kişiler belliydi. Random üçlü ve cadoloz Arzu -onunla pek ilgilenmek istemesem de merak ediyordum-

Umarım barışırlardı..

Biz ise Bora ile her zamanki gibi inat tutuşmuştuk. Önceki yazışmalarda yüz yüze veremediğimiz tepkileri veriyorduk. Neymiş efendim cidden ilk gün söylediğim cümle çok klişeymiş. Ya da şu görüntülü sohbette giydiğim garfieldli pijama takımım çok kötüymüş.

Bla bla bla.. Yine ne yapmış etmiş sinir etmişti beni.

Yavaşça herkes masadan kalktı. Daha otel arayacaklardı. İlk buluşmamız gerçekten garipti. Isınamamıştık ilkte. Tabi alışkınız mesaj yazmaya. Böyle garip gelmişti. Daha sonra -eğer görüşebilirsek- bunu aşacağımıza ve mesajlarda ki gibi olacağımıza emindim. Bende çantamı ve paltomu elime alıp kafeden çıkacaktım ki Bora arkamdan seslendi.

'Efendim?'

-Pelin oturur musun seninle konuşmak istediğim önemli bi şey var.

Benimle önemli ne konuşacaktı ki? Aklım karışmıştı. Yine de önceki yerime oturup onu dinlemeye başladım.

-Pelin ben sanırım senden hoşlanıyorum.

O an tabiri caizse kalbim başka bir yerimde atmaya başladı yani. Sürekli bana inat giden Bora benden hoşlandığını söylüyordu!? Şurada gidebilirdim hani. Bana şaka mı yapıyordu? Ciddi olamazdı öyle değil mi?

-Biliyorum çok garip geliyor hep inatlaştık birbirimizle ama bu senden hoşlanamayacağım anlamına gelmez değil mi?

Fısıltıyla evet demiştim. O da zaten hiç durmadan devam etti.

-Bi kitapta görmüştüm. Eğer hoşlandığından emin olmadığın biri ile öpüşürsen ve o an dünyanın en mutlu insanı hissine kapılırsan gerçekten onu seviyorsundur yazıyordu. Deneyelim mi?

Bu bölümü yazarken hep dilimde bu şarkı döndü. Çok da uygun oldu bence. Dinleyin bakalımm.

Yanlış Kişiyi Eklediniz! |textingWhere stories live. Discover now