10.Bölüm: AŞIKLARIN NEFRETİ

Start from the beginning
                                    

İşte bu kocaman bir yalan, mükemmel bir oyunculuktu.

Kayıkçı yalnızca başıyla onayladığında Rhyvar ardına bakmadan odayı terk etti. Vaoryn de peşi sıra çarpılan kapıyı hızla açarak arkasından ilerledi.

"Rhyvar!"

Kara Savaşçı yumrukları kalçasının yanında sert bir ritimle salınırken, yürümeye devam etti.

"Beni dinle!" diye koluna yapıştı Vaoryn. "Sadece beni dinle." Rhyvar bir dostun öfkeli bakışları ile değil de liderlere has, o mideyi düğüm düğüm eden bakışlarla Vaoryn'e döndü.

Kulaklarının ardından kurtulup yüzüne dökülen koyu sarı saçlarını üfleyerek gözlerinin önünden çekti Empat ve Kara Savaşçı'nın pazılarını sıkıca kavradı. "Seninleyim kardeşim."

Rhyvar minnetle başını sallarken Vaoryn'i omzundan yakaladı. Empat sözlerinin hemen ardından dostunun yüzünde belirecek duygu ifadelerini yakalamak için gözlerini kıstı. "Ona gerçekten âşık mısın?"

Rhyvar pes bir nefes verdi, bakışları hemen ayaklarının altındaki desenli döşemelere takıldı ama çok daha uzakları seyre dalarmış, gözünün önüne çok başka manzaraları getirirmiş gibi düşünceliydi. "O kadar basit değil."

Alcard Rhyvar Zaolyen, Annarithel Orvira'ya karşı olan hislerini bir biçime sokamıyor, kalıba sığdıramıyor onlara bir isim veremiyordu. Buna, yüreği hem kavurucu ateşlerin arasına atılmış gibi yakan hem de dipsiz bir okyanusa dalmış kadar huzur veren, aşkın adını takmak ona çok basit geliyordu.

Bazen öyle duyguların içinde boğulurdunuz ki, bulabileceğiniz hiçbir kelime o duyguları tanımlamaya yetmezdi. Size özel gelirdi, yeryüzünde yeni bir keşif gerçekleştirmiş gibi o duyguyu ilk defa siz buldunuz sanırdınız. Ve diyardaki herkesin diline dolanan kelimeleri, hislerinize karşılık bilmek; o hisleri değersiz kılardı.

"Peki," dedi Vaoryn, yarım bir gülümsemeyle, "Onu özlüyor musun?"

Rhyvar boğazından tırmanan sızıyla, kadim dağlar kadar heybetli yapıya sahip bir Kara Savaşçı'ya tezatlık oluşturacak bir irkilmeyle yanıtladı. "Her gün... Her şafakta, her gecede, her saniyede..."

Vaoryn'in sarı hareleri parlayan ela gözlerinden, apayrı bir parıltı geçtiğinde gözlerini kıstı Rhyvar. "Duygularımı mı didikliyorsun dostum?"

Vaoryn hırıltılı bir şekilde gülerek başını iki yana salladı. "Buna gerek yok, hiç konuşmasan bile yüzün her şeyi anlatıyor zaten."

"Ne var yüzümde?"

"Violet'ın yüzünde de sık sık gördüğüm aynı ifade... Onları özlemekten nefret ediyorsunuz ama elinizden bunu engelleyecek hiçbir şey gelmiyor. Çaresizlik çehrede yer edinir dostum."

Rhyvar'ın Zatafne'nin her bir soyu gibi derisi çelikten, kalbi neredeyse taştandı; onlar yalnızlığı en iyi dostları bilip, sevgiyi kabul etmeyen Kara Savaşçı disiplinini ve kanunlarını her şeyden ötede tutan bir haneydi ama Annarithel hayatına girdiğinden beri ruhunda bir çatırdama hissediyordu. Kız, onun için bir kırılma noktasıydı. Doğumundan beri örülmeye başlayan ve daha sonrasında kendi elleriyle devam ettirdiği duvarlarını sert bir darbeyle yıkmak yerine, yavaş yavaş eriten bir zaaftı. Ve biliyordu ki, -her şeye rağmen inanıyordu ki- o da Annarithel için aynı konumdaydı. Ama aralarındaki fark, birbirlerine aç olan ruhlarının arasına bir uçurum koyuyordu. Rhyvar, daha önce hiç tatmadığı hislerinin gerçekliğini kabullenebilirdi ama Annarithel zalimdi; öyle zalimdi ki, hisleri onu zayıflatıyorsa-ki bundan başka hiçbir şeye inanmıyordu- kendine bile yalan söyleyebilirdi.

Zalim Ruhların Dansı (Kanın Şarkısı Serisi 2)Where stories live. Discover now