PUSAT'DAN DEVAM;

Odadan çıktığımda yaptığım düşüncesizlik yüzünden sinir krizi geçiriyordum. Arabadan indiğim gibi Yaman meleğimin iki gündür uyumadığını,yemek yemediğini söylediğinde beynimden vurulmuştum.

Yaşadıkları yüzünden başıma bir şey gelmiş olduğunu düşünmesi çok normaldi. Bir şey olmasa bile kim olsa öyle düşünürdü. Sinirimi bir yerden çıkaramıyordum da. Meleğim hiç uyumamıştı sesten uyanmasını istemiyordum.

Bodruma indiğimde spor odasına girdiğim  gibi üstümü çıkarıp sadece şort giyinip kum torbasına doğru yöneldim.

GAZEL'DEN DEVAM;

Uykumun açılmasıyla gözlerimi ovuşturup açtığımda beni izleyen bir adet Pusat ile karşılaştım. Yataktan kalkacağım sırada konuşmasıyla ona doğru döndüm.

"Parmağındaki dövme senden başkasına yakışmazdı. Çok yakışmış."

Bir şey demediğimde ifadesiz bir şekilde yataktan kalktım. Yataktan kalkarken farkettiğim şeyle diklenip anında konuştum.

"Koluna ne oldu senin?"

Sorduğum soruyla koluna baktığında kaşlarını çatmıştı. Yanına gittiğimde konuşmaya başladı.

"Önemli bir şey değil."

Dediği şeyle gömleğinde gördüğüm kanla direk gömleğini çıkartmıştım.

"Yaralanmışsın."

"Meleğim ufak bir sıyrık."

Banyodan gerekli malzemeleri getirdiğimde oturup pamsuman yapmaya başladım. Aklıma kolumdan yaralandığım gün gelmişti. O gün o da benim koluma pansuman yapmıştı. Kolunu sarmayı bitirdiğimde eşyaları toplayıp ayağa kalktım. Banyoya yerleştirip odaya girdiğimde kapıya yöneldim.

Bileğimden tutulmasıyla arkamı döndüğümde Pusatla burun buruna gelmiştim.

"Meleğim yapma böyle. Hatalıyım biliyorum."

"İyi şimdi kolumu bırak....
Şuan acımıyor olabilir ama kolunu ağrıtacaksın."

Dediğim şeyle kaşları çatılmıştı.

"Ne si*im olursa olsun. Sende önemli değil, hiç bir şey senden önemli değil. Ben bile."

Bir süre gözlerine baktıktan sonra
arkamı dönüp odadan çıktığımda içten içe mohvoluyordum. O kadar sarılmak istiyordum ki anlatamam. Ama ben aklına bile gelmemiştim. Ne düşünürüm nasıl endişelenirim hiç aklına bile  gelmemiştim. Belki şimdi gelirdim aklına.

Aşağıya indiğimde salonda Merzat ve Lavin'in oturduğunu gördüm. Beni farkettiklerinde gülümsemişlerdi.

"Ne zaman geldiniz."

"Pusat'ın geldiğini duyduğumuz gibi atladık geldik canım."

Lavin'in dediğiyle başımı salladım. Pusat merdivenleri indiğinde bana bakarak koltuğuna gidip oturmuştu. O koltuğa bir tek beni oturtuyordu.

"Gazel harap ettin kendini ee geldi işte Pusat ne bu halin?"

"O zaman başına bir şey geldiğini düşünüyordum. Şimdi ise değerimi."

Dediğim şeyle Lavin ve Merzat bir birlerine baktıklarında mutfağa doğru gitmeye başladım. Bir bardak su içip tekrar salona döndüğümde Pusat ayağa kalkmış konuşuyordu.

"Bizim işimiz var, bir kaç gün yokuz."

Ne dediğini anlamaya çalışırken bir iki adımda yanıma gelip daha ne olduğunu anlamadan tek eliyle omuzun atmıştı beni.

"Ne yapıyorsun sen Pusat. Hemen indir beni."

"Canlarım sakın aranızı düzeltmeden dönmeyin. Sizi seviyorum."

Lavin'in yardım etmesi gereken yerde  dedikleriyle suratına doğru tükürür gibi yapmıştım. Güldüğünde biz çoktan kapıdan çıkmıştık bile. Bizi gören korumalar başlarını eğdiğinde bahçede gördüğüm Levent abiye bağırdım.

"Abi sana da dargınım haberin olsun. Hadi şu beni taşıyan adam düşüncesiz. Sen niye haber vermiyorsun."

Pusat'dan sebep bir şey diyemediğinde arabanın yanına gelmiştik. Beni tek eline aldığında bırakması için çırpınıp bağırıyordum.

"Yalandan götürüyorsun beni. Çok beklersin barışmamı"

Beni arabaya koyduğunda üstüme kapıyı kapatıp kilitlemişti.

Gazel/Pusat temsili;

Kendi de arabaya bindiğinde anında başımdan öpüp arabayı sürmeye başladı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kendi de arabaya bindiğinde anında başımdan öpüp arabayı sürmeye başladı.

"Meleğim ben seninle küs kalamam. Halledeceğiz bu sorunu. Affettireceğim kendimi."

"Kaçırıyorsun resmen beni."

"Hayır."

"Ne demek hayır, istemiyorum seninle gelmek. Kendin git iki gün daha gelmezsin. Ayrıca kaçarım oradan biliyorsun."

Dediğim şeyle sırıttığında tekrar ifadesiz haline bürünmüştü.

"Kaçabileceğin bir yer değil orası meleğim. Seni sevdiğimi biliyorsun. Bir hata yaptım affettireceğim."

Dediği şeyle arkama yaslanıp dışarıyı seyretmeye başladım. Küstah bir de zorla arabaya bindirip resmen kaçırıyordu beni. Boşuna uğraşıyordu bende ki inat kimsede yoktu. Ben ne zaman istersem o zaman affederdim onu.

"Pusat boşuna uğraşıyorsun. Benim inadımı bilmiyor musun sen?"

"Biliyorum. İşim biraz zor olacak ama senin için değer."

Bana bakarak söylediği şeyle yönümü komple ona dönüp kaşlarım çatık bir şekilde konuşmaya başladım.

"Ben sendeki değerimi ne zaman görürsem o zaman affederim seni. Haber vermek için aklına bile gelmiyorsam......."

Devam etmediğimde önüme dönmüştüm. Çok kırılmıştım eğer başına bir şey gelseydi nerede olduğunu bile bilmeyecektik. Direksiyona yumruk attığında ifadesizce suratına baktım. Madem aklına bile gelmiyordum ben getirmesini bilirdim. 

Aşkoşumlarrrrr nasılsınız? Ben biraz kötüyüm açıkçası. Şehir değişikliğim nedeniyle internet sıkıntısı yaşıyorum. Sizinle bu aralar iletişime geçemedim bu beni üzüyor ama merak etmeyin telafi edeceğim.

Bölümü beğendiyseniz eğer oylamayı , yorum yapmayı ve isterseniz beni takip etmeyi unutmayın.

Yorum sınırını 600 koyuyorum.

Sizleri çok seviyorum ve çokça öpüyorum💜💖💜💖💜💖

Özgürlüğe DüşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin