1.

255 30 41
                                    

"orospu çocuğu, yeme dedim ben sana o siktiğimin meyveli pudingini! senin yüzünden ne kadar para harcayacağız allah bilir, gerizekalı."

hastane acilinde karnımdaki ağrıdan ötürü kıvranırken, üstüne bir de hoseok'un dırdırına katlanmak zorundaydım. aman ne güzel.

"boş boş konuşma hoseok, birincisi o puding değil meyveli yoğurttu. ikincisi de ondan değil senin pişirdiğin makarnadan böyle oldum. ne zamandan kalmıştı o amına koyayım, paketin içinde böcekler cirit atıyordu."

hoseok gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. sessiz sessiz bir şeyler fısıldadı kendi kendine, tanrı'dan sabır istiyordu sanırım.

"o makarnayı iki hafta önce yedik biz. ondan zehirlensen ben de senin durumunda olurdum herhalde it oğlu it. of, gitti aylık paramız gitti..."

"ne abarttın amına koyayım, be kadar alırlar ki maksi- ah, karnım!"

birden acıyla inlememle üstüme atladı. "n'oldu lan iyi misin?" dedi neredeyse bağırarak.

"iyiyim, iyiyim. merak etme." değilim. ölüyorum resmen.

hoseok telaşlı telaşlı ne yapacağını düşünürken birinin bana seslendiğini duydum. "min... yoongi, burada mı?" hemşireydi, 10 dakikadır acilde sıra bekliyorduk. hele şükür gelmişti sıramız.

"buradayız, buradayız," diye cevapladı hoseok benim yerime. bunu söylemesiyle de beni muayene odasına doğru sürüklemeye başladı. kırvana kıvrana odaya girdim.

hemşire, "burada bekleyin, doktor kim bir an önce gelecek." dedi. onaylar anlamda kafamı salladım. "tekrar geçmiş olsun," dedi ve odadan çıktı.

hoseok'a baktım. bayağı endişeli görünüyordu. onu rahatlatmak adına "endişelenme be oğlum, en fazla ne olabilir, bi' ilaç yazacak onu alacağız oldu bitti."

bir kaç saniye bana baktı. ellerini beline koydu, derin bir nefes daha aldı. katlanamıyordu sanırım bana. bu sefer açıklamaya sabrı yetmedi sanırsam "öyle umalım." diye kesip attı.

bir kaç dakikanın ardından odanın kapısı açıldı. içeriye uzun boylu, yakışıklı bir adam girdi. temiz bir üniforması, gözünde de ona çok yakışan gözlükleri vardı. koyu siyah gözleri ve saçı onu daha da çekici yapıyordu. yutkundum ve hoseok'a çevirdim kafamı. gözlerimle doktoru gösterdim. o ise pek etkilenmiş görünmüyordu, gözlerini tehditkar bir ifadeyle kocaman açıp dudaklarını birbirine bastırdı. adama yürüyeceğimi anlamıştı sanırım. susmamı istiyordu.

doktor bana dönüp "merhaba, şikayetiniz neydi?" diye sordu. bir kaç saniye yüz hatlarını inceleyip, elimi karnıma koydum. "midem.." dedim, devam etmediğimi gören hoseok hemen atladı.

"sabah dolapta puding mi ne bulmuş, tabii son kullanma tarihine bakmadan yemiş. sanırım zehirlendi, çok ağrıyor midesi, karnı falan. uzun süredir de bir şey yememişti. üç gündür sanırım..."

gereksiz ayrıntılar vermeden duramaz. rezil oldum burada mustakbel erkek arkadaşıma.

ismini bilmediğim yakışıklı doktor yavaşça kafa sallayıp gözlüklerini düzeltti. "ben bir muayene edeyim, ondan sonra kesin bir şey söyleyebiliriz."

muayene dediği şey de, o adını bilmediğim aletleri bir yerlerime tuttu, oramı buramı elledi, falan. bence boş beleş işler. hoseok ısrar etmeseydi ben bi ağrı kesici atar, kıçımın üstüne otururdum. neymiş efendim, kendime hiç dikkat etmiyormuşum. boş boğaz hoseok.

muayene edilmenin tek iyi yanı doktorun bana biraz daha yakın olmasıydı, böylece daha yakından inceledim onu, gerçekten çok çekiciydi.

en son iç çekip karçıma geçti. "size bir kaç soru daha soracağım, tam emin olmak için." kafamı evet anlamında salladım.

the hot ass doc // namgi.Where stories live. Discover now