Şaşkınlıktan kocaman açılmış gözlerine ve dudaklarına yakından bakarken sol eliyle o koca bedenine sarılmaya devam ettiğinde. Sağ eli ensesinde ki saçlarında geziyordu.

"y-yalan söyleme lan.." Derken panikle Kuzgun, gülümsedi diğeri.

"Yalan! Gerçekten mi? Yaptıkların yada yapacakların korkuttu mu seni? Devam etmemi ister misin Kurt adam? Devam edeyim mi anlatmaya. Ne yaşadığımızı duymak ister misin?, Tıpkı bana dair ilginç fantezilerinin olduğunu gözlerinde gördüğüm gibi. Beni deli gibi istediğini kaçacak hiç bir yerinin olmadığını da biliyorum. Hadi söyle, çekinme söyle. Beni arzuladığında kendine çekebileceğin bir Köle yapmak istiyorsun öyle değil mi? Sahi, istediğin yer de becerebileceğin bir köle. Düşündün mü hiç? Ah evet düşündün değil mi? İlk ne zaman düşündün peki? Beni o gece çıplak gördüğünde mi? Yoksa daha sonrasında mı?" Öylece Eren'i izlerken Timuçin onun ne kadar ileri gideceğini merak etti. O vakit kaşlarını çattı Eren: "Niye susuyorsun? Korkutuyor mu seni isteklerin?" Kızgın bakışları yavaş yavaş yerini alay eden bakışlara bırakırken devam etti: "Doğru. Korkuyorsun çünkü bunun geri dönüşü yok. Hiç bir şeyden korkmayıp da tabularından çekinen büyük bir adamsın çünkü sen değil mi? Yapamazsın. Hayır o kadar ileri gidemezsin. Bana gücünün son damlasına kadar sahip olamazsın kurt adam. İşte o yüzden hemen şimdi buradan defol. Tabularını yıkmanı istemem."

Önünde duran bu vahşi çocuğun vücudunun adeta ateşe dönüştüğünü fark etmişti Eren. Keskin bakışlarının altından çarpık gülümsemesini sergilerken kollarını kendisinden çektiğinde o, doğrulup kaşlarını kaldırdı Timuçin ve gözlerini kıstı.

      "Bu kadar agrasif olmanı sağlayanın ne olduğunu merak ettim doğrusu?" Sana o gece yaptıklarım mı? yoksa sonrasında arta kalanlar mı? Yapmak isteyip de yapamayacakların mı seni bu kadar çileden çıkarıyor? Sen cevap ver kedicik korkularınla yüzleştin mi?" Derken sırıttığında, hızla yüzüne vurdu Eren. Öfkeden elleri titriyordu. Savrulan başını öfkeli gözlerle Eren'e çevirirken diliyle dudaklarını yaladı.

Ve birden onu boğazından tutarak sırtını sertçe duvara  vurduğunda acıyla inledi Eren. Yüzüne  eğilerek öfkeden deliye dönmüş gözlerine bakmasını sağladı.

"Canın mı yandı?" Dedi fısıldayarak. "CEVAP VER."

Nefes almaya çalışırken keskin gözlerini yüzüne dikti:"Senin gibi aşağlık adamlar ancak bu kadarını yapabilir." Dedi zar zor. "Vur, kır, parçala. Sonra hiç bir şey olmamış gibi hayatına devam et. Yok öyle paşam. Benim kaybedecek bir şeyim yok."

"O anlaşılıyor." Derken Timuçin suratına isterik bir gülümseme yerleştirdi. Birden  erkekliğini tuttuğunda irkildi Eren ve kollarını duvarın iki yanına dayayıp  nefes almaya çalışırken gözlerini kapatıp açtı. Boğazında ki parmaklar biraz gevşeyince Timuçin dudaklarını onun kulağına yaklaştırdı. "Neden bahsediyordun sen? Korkulardan mı tabulardan mı? A, yo. Dur daha iyi bir şey dedin. İstediğim yerde sahip olmak isteyeceğim bir köle. Öyle miydi?"
Bekledi ve birden kahkaha atarken başını aşağı eğdi Eren.

"Ah gerçekten, onca lafın içinden bunu cımbızla çektin ha. Aklında kalan şeye bak kuzgun?" Diye mırıldanırken, bir kez daha sıktığında erkekliğini Timuçin, inleyerek başını bir kez daha yukarı kaldırdı Eren. Gözlerini kapamış dudaklarını ısırırken öylece bekliyordu. Gözlerini kısmış onu izlerken Kuzgun, usulca yutkundu. Parmakları hala olmaması gereken yerde duruyordu. Kimin kime baskın geldiğini anlayamadığı bir sırada sertleştiğine şaşırdı. Başını eğmiş kendine bakarken o. Eren de bakışlarını önce ona sonra kabarık erkekliğine diktiğinde tek kaşını kaldırarak gülümsedi ve gözlerini devirdi. hızla ellerinden kurtulup yanından geçecekken bir kez daha omuzlarından tutup onu duvara bastırdı kuzgun.

Ölümcül Saplantı (+18)Where stories live. Discover now