"Buradan görüş mesafesi alamıyorum biraz yükseğe çıkmam lazım koruyun beni," diyen Levent ile Ecevit onu onaylayarak dediğini yaptı. Levent birkaç adım öne çıkmıştı ki daha ne olduğunu anlayamadan kurşunlar üstüne yağmaya başladı.

Yusuf onun kolundan akan kanı gördüğünde "Dikkat et!" diye bağırarak öne atıldı. O an bir kurşun daha geldi. Bu sefer istikameti Yusuf'un hemen sol göğsüydü. Mermi seslerini bastıracak volümdeki ses dağlara duyurmak istercesine haykırdı.

"Yusuf!"

Levent kanayan kolunu zerre önemsemeden arkadaşlarının karşı atağı ile onu geriye çekti.

"İyi misiniz?" diye bağırdı Alphan mevzilendiği yerden çıkamazken. "Oğlum cevap verin iyi misiniz?"

"Yusuf vuruldu!"

"Niye yaptın oğlum niye! Niye atladın lan önüme?"

Can çekişerek bağırması vicdanının yüküydü.

Yusuf belli belirsiz gülümsedi. "Benden önce şehit olacaktın."

"Beynini siktiğimin salağı! Sus yorma kendini, iyi olacaksın! Arayın ambulans göndersinler lan!"

Yusuf onun dizinde yatmaya devam ederken eline uzandı. "Levent," diye mırıldandı güçsüz çıkan sesiyle.

"Çekmecede mektup var Güneş'e ve aileme-"

"Vermeyeceğim ben mektup falan," dedi buğulu sesiyle. "Sen kalkıp kendin söyleyeceksin anladın mı?"

Bulduğu bez parçasını kanamasına tampon yaptırmaya başladı. Kendi kolu kopsa bile umrunda değildi. Yeter ki kardeşi yaşasındı.

"Levent," dedi aynı dinginlikle. "Ben veremem, şehitler veremez."

"Yusuf, iyi olacaksın saçma saçma konuşma!"

Acı içinde kıvranırken "Telsizi aç," diye mırıldandı. Telsiz konuşmasını bir şekilde ona ulaştıracaklarını biliyordu. Levent onun dediğini ikiletmeden üstündeki telsizi alıp açtı.

Dişlerini sıkarak kendini toparlamaya çalıştı.

"Güneş Güzeli," dedi nefes nefese. "Kendime bakamadım ama hâlâ kalbimdesin."

Kendime çok iyi bakacağım çünkü seni kalbimde taşıyorum...

"İyi ki doğdun aybalam, özür dilerim," diye mırıldandı şehadet getirip gözlerini kapatmadan hemen önce. Yüzünde ise huzurlu bir tebessüm...

Bir yiğit daha bu vatan uğruna can verip gitmişti.

Vatan için şehit olan Özel Harekat...

-

Güneş'im

Bu mektubu 5 Ekim 2021 tarihinde saat 03.40'ta yazıyorum. Çok güzel bir rüya gördüm de uyandım. Sen vardın...Yanında ise iki üç yaşlarında bir erkek çocuğu.

Adı Türker'di.

Bana öylesine benziyordu ki Güneş, adeta bir kopyam gibiydi. Ama o gözleri...Beni bir bakışınla yaktığın gözlerin gibiydi. Sanırım o bizim çocuğumuzdu. Hayali bile öylesine güzel ve heyecan verici ki tarif edemem.

ÇEVİKÇİ BEY | TamamlandıWhere stories live. Discover now