Kapıyı açtığında nefes nefese merdivenden çıkan Ercan'ı gördü. "Abi, delirdin mi sen? Kariyerini mi bitireceksin, ne yapıyorsun?"
Ercan'ın adımları açık kapıdan gözüken manzarayla durdu. Şaşkınca Alperen'i çekiştirdi. "Abi apartman yıkılıyor kavganızdan, polis gelmeden ayrılalım hadi. Ayrıca burnun kanıyor, eczaneye uğramamız lazım. Ah be abi, ne yaptın sen? Canın yanıyor mu, iyi misin?"
Alperen'in kolunu tutup çekiştirirken genç adamın sesi çıkmadı. Ercan panikle koşarken Alperen sadece boş bakışlarla kendisini takip ediyordu. "Projeden çekiliyoruz, Ercan."
Apartmandan çıktıklarında duyduklarıyla şaşkına dönen adam hayret dolu nidayla "Ne?" diye bağırdı. Sokaktaki birkaç kişinin dikkatini üzerine çekince fısıltıyla Alperen'in kulağına eğildi. "Sen gerçekten iyi değilsin, bak, içeride ne oldu bilmiyorum ama vazgeçemezsin-"
"Dediğimi yap Ercan," dedi düz bir tonda Alperen. "Ayrıca Atakan bu gece ilk uçakla Türkiye'ye dönsün."
Alperen sokağın başındaki arabaya doğru yürürken bir müddet arkasından şaşkınca bakan Ercan, kendine geldiğinde koşarak patronuna yetişti. Arabaya bindiklerinde çalan telefonuna baktı, patronuna uzattı. "Atakan arıyor."
Alperen dolan gözlerini Ercan'a diktiğinde Ercan endişeyle patronuna baktı. Alperen telefonu açmadan önce derin nefes aldı.
"Efendim Atakan?"
"Alperen telefonlarını neden açmıyorsun? Beni ne kadar korkuttuğunun farkında mısın?"
"Özür dilerim, duymamışım. Ercan ile bir kafede buluştuk, yeni reklam filmi teklifleri gelmişti de onları konuşuyorduk." Sesini sabit tutmaya çalışıyordu yoksa Atakan anlar ve konuyu öğrenmeye çalışırdı.
Ercan kaşlarını kaldırsa da sesini çıkarmadı. Şoför arabayı çalıştırdı ve eczaneye doğru yol almaya başladılar.
"Korumasız dışarı çıkman ne kadar doğru?"
"Üzgünüm, bir daha olmayacak." Alperen camdan dışarıyı izlerken "Atakan bu gece Türkiye'ye dönüyoruz." dedi bir anda.
"Ne?"
"Otele gelince anlatacağım, şu an müsait değilim." Konuşmaya devam ettikçe zorlanıyordu bu yüzden yalan üstüne yalan söylüyordu.
"Biletleri alıyorum o zaman?"
"Al kardeşim, görüşürüz."
°
Dila, Alperen'in gittiğini gördüğü an titreyerek ayağa kalktı. Kemal'in ardından seslenmesini umursamadan hıçkıra hıçkıra lavaboya girdi. Ağlayarak kusarken Kemal ona yaklaşmaya çalışıyordu fakat kendisi izin vermiyordu. Ağzını sildikten sonra öfkeyle doğruldu. Aynanın sol tarafında bulunan kutuyu baş ağrısı hapını içmek için eline aldı, kutuyu düşürdüğünde hırsla yere eğildi.
Kutudan dökülen malzemelere bakarken hıçkırdı, kutuyu aldı ve çığlık atarak atamaya fırlattı. Delirmiş gibi çığlık atarak saçlarını karıştırdı, kırılan aynanın sesi zihninde doluşan acımasız sözleri bastıramıyordu.
"Atakan'ın aşkı, her zaman kalbinde vicdanının sesi olsun."
"Dila, sakin ol sevgilim." Kemal ona yaklaşırken kırık aynaya baktı ruhsuzca. Parmağındaki yüzüğü çıkartıp yere attı, tepki vermeden aynadaki yansımasına bakıyordu.
"Dila, kendine zarar verme, lütfen. Hadi bana doğru gel."
Dila ile gözleri kırık aynada kesiştiğinde genç kadın acıyla mırıldandı:
"Bana neden yalan söyledin, Kemal?"
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bu bölüm... Nasıldı?
Kemal, Alperen, Atakan ve Dila hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bölüm hakkındaki yorumlarınız? Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınn