"Bu herifin güzel dakikalarımıza engel olmasına izin vermeyeceğim," derken dudaklarını kıvırdı Kemal. "Seni çok seviyorum," diye fısıldadı. Dila donakalmış hâlde Alperen'e çevirdi bakışlarını, yüzüğü almayacaktı. Kemal elini kavrayıp yüzüğü geçirdiğinde elini çekmeye çalıştı fakat Kemal sadece gülümsedi. "Bir daha yüzüğünü evimde unutma Dila."

Alperen dolan gözlerini genç kadına dikti. "Bu yüzüğü, Atakan'ın aylarca köpek gibi çalışıp aldığı yüzüğe mi tercih ettin?" diye fısıldadı buz gibi sesle.

"Alperen dışarı çı-" Kemal'in sözünü kesti Alperen. "KES!"

"Sen," diye mırıldandı inanamayarak. "Sen sadece Atakan'ı değil, dostluğumuzu da mahvettin Dila!" Sesi kısılmış, perişan olmuş halde baktı. "Bu herif sana olan aşkını itiraf ettikten sonra Atakan'ı terk ettin, Atakan komada yatarken sen bir kez bile merak etmedin, bu şerefsizle birlikteydin, sen Atakan'ı aldattın! Şimdi ise Atakan'ın hayatına yeniden dahil olmaya çalışıyorsun!"

Kemal iç çekti. "Dila çocukluktan beri bana aşıktı, Atakan onun için hevesti. Bana aşık olduğunu fark etmesi sadece zaman aldı. Dila, Atakan'a ulaşmaya da çalışmıyor, kes sesini."

Alperen kahkaha attı. Koridorda yürürken gördüğü ilk vazoya tekme attı, delirmiş gibi gülüyordu. "Dört yıllık heves mi olur?" diye bağırdı çıldırmış gibi. "Evlenecektiniz siz, bu şerefsiz için mi terk ettin Dila? Atakan'ın gözünün içine baka baka kardeşim dediği adamı mı sevdin sen?!" diye mırıldandı, kabullenememiş şekilde.

"Dila madem seviyordun Kemal'i neden Atakan'a şans verdin?"

Dila ses vermeyip ağladıkça Kemal öfkeleniyordu, Alperen tiksinir gibi ikisine bakmaya devam etti. "Sana kardeşim dedi, sen nasıl yaptın şerefsiz?"

"Seviyordum," diye bağırdı Kemal. "Atakan'dan önce gördüm ben Dila'yı, ben sevdim! Dila bana arkadaşım derken bile sevdim ben!"

"Deseydin bize!" diye bağırdı Alperen. "Atakan hisleri büyümeden vazgeçerdi Dila'dan." diye fısıldadı. "Vazgeçerdi, bu kaza olmazdı da dostluğumu hatırlardı! Tüm bu acıyı çekmezdi!"

"SUSUN ARTIK!" Dila yere eğilip kırılmış vazo parçalarını ikisine fırlatmaya başladığında hıçkırarak ağlıyordu. Nefes nefese kalmış hâlde dizlerinin üstüne çöktü, ağrıyan göğsüne giden elleri titriyordu.

"Bir hiç uğruna," diye fısıldadı Alperen, ağır ağır kafasını salladı ve adımlarını kapıya doğru yönlendirdi. "Beni, dostluğumuzu hatırlamayan, her geçen gün acı çeken bir adam kaldı geride."

"Sahte bir aşk, sahte bir dostluk mahvetti onu." Ağlamamak için dudaklarını bastırdı genç adam, ellerini yumruk yaptı.

"Zor günlerinde ben vardım onun, şimdi bunları hatırlamıyor ve bana yabancı gibi davranıyor." Nefes alamıyor gibi hıçkırdı genç adam, dayanamamıştı daha fazla. "Dila giderken Atakan ile olan dostluğumuzu da mahvetmek zorunda mıydın?" Bu cümleleri kurmak kalbini ağrıttığı için destek almak için duvara tutundu.

Elini yasladığı duvardan ayırdığında güçlükle ayakta durdu. Dila ise boşluğa bakıyordu, gözyaşlarının yanaklarında ıslatmadığı yer kalmamıştı. "Her zaman onun yanında olacağım, bir kez daha aynı acıyı yaşamasına izin vermeyeceğim. Herkes kendi hayatına baksın," diyerek kapıya doğru yürüdü Alperen. İkisinin yüzünü bir saniye daha girmek istemiyordu, şu an sadece Atakan'ın yanında küçük bir çocuk gibi ağlamak istiyordu.

Kapının kulpunu kavradığında duraksadı ve omzunun üstünden Dila'ya baktı. "O seni çok sevdi," derken boğazına takılan yumruyu yutkunmaya çalıştı. Ardından kısık sesle ekledi: "Atakan'ın aşkı, her zaman kalbinde vicdanının sesi olsun."

Dev Adam | Texting Where stories live. Discover now