DönüşüM Bölüm 13

Start from the beginning
                                    

              "Burası devlet sırrı mı?" Derken gülümsedi." O halde Üzgünüm sarışın, ifşaa oldu."

              "Kes sesini be, beni mi takip ediyorsun?"

           Şaşkın bir ifadeyle yüzünü izlerken kaşlarını kaldırdı ve tekrar gülümsedi Kaan.

             "Tanrım. O sende ki ego ağırlık yapmıyor mu sana."

             "Çıkıp gider misin?" Dedi Alper."Şuanda burayı ben kullanıyorum."

             "Üzgünüm. Gördüğün gibi bende oturuyorum." Derken geriye yaslandığında o, Öfkeden köpürmek üzereydi Alper. İki elini yumruk yaparken hırslandı.

              "Çık git dedim sana. Biri varken konsantre olamıyorum."

              "Ama ben konsantrasyonunun benle ilgisi olduğunu sanmıyorum. Bu güven eksikliğinden kaynaklanıyor olabilir. Belki seçtiğin müzikle ilgilidir." Derken omuz silkti. 

          Şimdi sınırı aşmıştı işte. O kimdi ki Farid Farjad gibi ünlü bir bestekarın müziklerini eleştirmeye cürret edecek ve en önemlisi Alper'in tarzına uymadığını kast edecekti. Hızla merdivenleri inerek öfkeyle Kaan'ın karşısına geçti.

             "Defol git dedim sana. Sen kim, dinlediğin bestekarın bana uyup uymadığını eleştirmek kim? Sanatın S sini anladığından bile şüpeliyim. Git kendi çöplüğünde öt."

               Yavaşça ayağa kalkarken Kaan keskin bakışlarını Alper'den çekmedi. 

                 "Çok belli etmesem de hangi müziğin insan ruhunu tanımladığını anlarım çok bilmiş. Sen beni ne kadar tanıyorsun da neyi bilip bilmediğimi sorguluyorsun?"

                 "Sen beni ne kadar tanıyorsun da hangi müziğin bana uyduğunu söyleme küstahlığında bulunuyorsun."

            Gözlerini kısarken Kaan bir adım daha önüne attı Alper'İn ve yüzüne eğildi.
                   "Neden beni her gördüğünde sinirleniyorsun." Öylece onu izlerken Alper biran ne diyeceğini bilemedi. Başını sağa eğerken devam etti Kaan: "Bu depresif haller mi yoksa gülümsediğin zamanlar mı? Hangisi senin gerçek yüzün. Neyi gizliyorsun Alper. Hangi benlik senin?"

          Diye sorduğunda, şaşkın ifadesi yerini yavaş yavaş öfkeye bıraktı. Kızgın gözlerle Kaan'ı izlerken diğeri bir adım geri attı ve hızla Alper'i bileğinden yakalayıp o ne olduğunu anlayamadan piste çıkardı ve çevresinde bir kez döndürdü.   

                 "Ne yaptığını sanıyorsun sen." Derken bir adım geri attı Alper.

                "Dansı soyutlayamazsın. tek başınayken de çoğunluğun içindeyken de ona kendini kaptırdığında üçüncü şahısları göremezsin. Görüyorsan, ya kendini veremiyorsun. Yada özgüvenin yok demektir." Derken bir kez daha elini tutarak hızla döndürüp kendine çekti ve yüzünü yüzüne yaklaştırdı. "Oysa dansın ruhudur özgüven. Kendini gösterme sanatıdır. Sen hangi benliğinin esirisin sarışın. Senin korkun ne?"

          Hipnotize olmuş gibi hızla nefes alıp verirken  kollarında yüzünü izlediğini fark ettiğinde birden eliyle göğsünü ittirdi  Alper ve uzaklaştı. 

              "Sen kendini ne sanıyorsun be? Filozof mu? Korkum falan yok benim. İnsanların beni izlemesi hoşuma gitmiyor. Olayı kendince şekillendiriyorsun. Dansın mucidi sen misin de ahkam kesiyorsun. Bende ne hissettirdiğini nereden bileceksin? Bir daha sakın bana dokunma." Deyip pistten hızla inip giderken,  ardından sırıttı Kaan. 

Ölümcül Saplantı (+18)Where stories live. Discover now