***
ada: ya bi git artık!
ayaz: hadi ama güzelim, beni sevdiğini itraf et artık.
ada: hah! ben mi? ben seni sevicem öyle mi?
ayaz: ay-nen öyle, güzelim
***
selam! ada ben, ada turgay.22 yaşındayım. İzmir de oturuyorum. babam deniz turgay ve annem Seden turgay, birde küçük kardeşim yaz var. YAZ TURGAY. benden sonra doğdu ve yerimi aldı küçük cadı, ama her ne olursa olsun ona olan sevgim bambaşka. yaz beş yaşında ama şimdiden kafalarımız uyuşuyor. ahh! ailemden bahsederken kendimden bahsetmeyi unuttum, ada işte ismimi anladınız ağam, İzmir'de Barbaros köyünde oturuyoruz. Köyün tanınan ailelerindeniz aynı zamanda babamın işi sayesinde durumumuz da iyi. köyde genelde yapmaktan en çok hoşlandığım şey portakal mevsiminde portakal ağaçlarına çıkıp portakal toplamak. bizim burda çok yeşillik allan var ve bizim olan bölüme nerdeyse ful portakal ağacı ekmeleri için yalvarmıştım. Tabiki kabul etmemişlerdi ama babam beni kırmamak için sadece bir kısmına 15 tane dikmişlerdi.
^^İşte hayatıma böyle^^
***
salonda oturuyor ve yaz ile çizgi film izliyorduk. evet çizgi film izlemek çok cazip bir fikir değil ama sıkıldığında yazın yanına gidip ona sarılarak izlemek çok zevkli oluyor. Biz çizgi film izlerken bahçe kapısından içeri babam girdi ve yanımızdaki koltuğa oturdu. Bana bakıp öpücük attı bende ona gülümsedim. Yaklaşık 5 dakika sonra babamın telefonu çalmaya başladı, babam telefonu açtı ve kulağına dayadı. ''Ayaz Ege, oğlum'' diye başlamıştı konuşmaya, ne oğlumu ya. babamın dediklerini can kulağı ile dinlerken duyduğum şey ile iyice meraklanmıştım, '' tabi oğlum gel, hatta bu sefer bizde kal hem kızlarımla da tanışırsın'' kimdi ki bu ayaz efe? - ayaz ege! ada ayaz efe değil- sevgili iç sesim yine devreye girmiş ve sinirlerimi boz muştu.
kısa bir zaman sonra babamın konuşması bittmişti, telefonu kulağından indirdi ve koltuğa koydu. Yüzünde çok mutlu bir ifade vardı, bu adam her kimse babam onu çok seviyordu belli. babama baktım, ona baktığımı fark etmiş olacak ki konuşmaya başladı '' kızım, ada, benim çok sevdiğim olum gibi gördüğüm biri. her zaman gelir ama otelde kalır, adı ayaz.. ayaz durkun. belki duymuşsundur, DURKUN HOLDİNG sahibi bizim daha doğrusu benim çok yakın bir aile dostumun oğlu'' durkun holding, evet duymuştum ama sadece duymuştum. Babama ne zaman geleceğini sordum ve kıyafetlerimi giyip ağaçların oraya indim. bu gün portakal toplamak yerine portakal ağacının üstünde o mis koku ile kafamı dinleyecektim ama tabi ki portakal da toplayacaktım.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
açık giyinmeyi seven bir kızım. babam ve annemde buna karşı çıkmıyordu. üstüme yeşil crop tarzı bir şey altıma ise gri ye kaçık bir yeşil tonunda eşorfman giydim. ardından evden çıktım ve bahçeye doğru yürüdüm bu güne kadar en çok uzamış portakal ağacımın üstüne çıtkım ve eskileri düşünmeye başladm.
*** benim ali adında bir sevgilim vardı, 19 yaşındayen. onu gerçekten çok seviordum, acayip değer veriyordum oda bana veriyor sanardım ama ta ki beni en yakın arkadaşım beyza ile aldatana kadar***
anıları bir bir gözden geçirdim iğrenç anıları. Ankayı arayıp da kafasını şişirmek istemediğim için kendim düşünüyordum. ha bu arada, anka benim bestim onla gerçek dostuz bunu zamanla sizde anlarsınız zaten
^^^
yaklaşık üç saat geçmişti ve saat dokuzdu. ben ise hala ağacın tepesindeydim ve inmeyi düşünmüyordum. ta ki arkamdan bir ses duyulana kadar. '' inmeyi düşünmüyor musun küçük hanım?'' bana mı demişti onu o? sensin küçük şimdi görürsün. '' sensin küçük! inmiyorum sanane.'' o ise gülmüştü. oha! güzel gülüyordu hemde çok. geldi ve beni sırtına atıp indirdi '' bıraksana be!'' diye bağarmaya başladım fakat aniden kalçama yediğim tokatla dona kaldım, sapık mıydı bu!? ''iki dakika sabit dur, lan! allahın belası.. tamam dur, indirdim'' beni indirmesi ile yumruklamaya başladım '' kimsin lan sen?! beni kucağına alıyorsun'' adam beni kollarımdan tuttu ve ağaca yasladı, nefes alamadığımı hissettim, yada alıyor muyum ki? yavaş bir şekilde fısıldadı '' sus.. lütfen'' sustum. ve oda geri çekildi. daha sonra elini uzattı ve '' merhaba, ayazben, ayaz ege durkun'' ne!? anasını avradını sikim bumuymuş o yani oymu- off! gözlerimi kaçırdım ve utançla elini sıktım '' m-merhaba... ada bende, ada turgay'' adam bana şok olmu gözerle baktı ve daha sonra centilmen gülümsemesi ile baktı bana. allah var yakışıklıydı vücudu da öyle kaslar falan neyse. adamın her yeri asildi... '' demek deniz amca'nın kızı ada sensin, ada turgay. memnun oldum'' utançala başımı salladım ve '' b-bende..'' adam beni süzdü ve kafasını hadi eve der gibi salladı. yeterince rezil olduğumu düşündüm ve onu takip ettmeye başladım '' ş-şey.. siz kaç yaşındasınız?'' bana bakmadı, yürümeye devam ederken konuşmaya başladı ''30'' oha baya büyüktü. benden 8 yaş büyüktü abi demem en doğrusuydu. '' a-ayaz abi, ben özür dilerim kendimi korumak içi yaptım'' bana baktı ve gülümsedi, bu önemli değil der gibi bir gülümsemeyd bende karşılık verdim ve eve geldik.