on dört

49.3K 3.8K 3.9K
                                    

"Bu nasıl?"

Elinde tuttuğu kolyeye bakarken yüzümü buruşturmadan edememiştim. Bir insanın göz zevki hiç mi olmazdı ya?

"Mali, sence de biraz yaşlı işi değil mi?" diye sordum kırmamak için kelimelerimi düzgünce seçerken.

"Yok ya, bence güzel." dedi masum masum incelerken. Tam dibine girip elinde tuttuğu kolyeyi ona baya bir temas ederek aldım. O anda içi titremişti, bunu hissedebiliyordum.

"Aşkım, parana yazık." diye mırıldandım. Gözleri irileşirken dudakları aralanmıştı. Refleks ile sağına soluna bakarken nefesi kesikleşmişti. Yutkunup kafasını yaklaştırdı.

"Öyle mi diyorsun?" dedi göz teması kurmaktan çekinerek. Aptal adam istemeden beni de etkiliyordu.

"Öyle diyorum." dudaklarının kenarı kıvrıldı, ardından kendini geri çekti ve elindeki zinciri bir kere çevirdi. Şimdi mağazaya göz gezdiriyordu.

"Tamam gülüm, sen bul o zaman."

Kafamı sallayıp boş mağazada saatlerin olduğu yere ilerledim. Bir saati alıp incelerken aşırı pahalı olduğunu görüp bıraktım. Ablam saat seviyordu ama burası biraz pahalı gibiydi. Hem çocuğun parasına yazık olurdu hem de ablama değmezdi.

O yüzden sahte ama onun beğeneceği tarzdan bir saat alıp kaldırdım ve inceledim. Ona yeterdi bu.

"O mu olsun?" diye sorduğunda kafamı salladım ve ona döndüm.

"Evet, bu iyi."

Gelip saati kendisi de inceledi, kafasını sallayıp kasaya ilerledi. O sırada telefonum çaldığında ekrana baktım, Mali ise anında omzunun üstünden bana bakıp göz kırptı 'o kim' anlamında.

"Sınıf arkadaşım." birkaç saniye baksa da ardından kafasını sallayıp önüne döndü.

Şimdi sınıf dedikoduları ile ilgilenemeyeceğim için telefonu sessize alıp onu bekledim. Dakikalar sonra elinde karton, güzel bir poşet ile geldi.

"Hadi gidelim." dedi, sakin adımlarla peşinden gittim.

Ablamın doğum gününün kutlanacağı mekana bir sokak kalmışken Mali'ye biraz daha yaklaştım. Çıkmaz, küçük sokağın önünden geçerken bileğinden tuttum ve onu karanlık köşeye çektim.

"Noluyor lan?" diye sordu afallayarak.

"Ablama hediyesini önceden vermem gerekiyor." diye mırıldandım kendi kendime.

Boyu benden uzun olan çocuğu duvara yasladım, çatık kaşları ile yüzüme bakıyordu. Şimdi hareketlerimi yavaşlatarak ona yaklaştım.

"Tadına bakmam lazım abicim." diye mırıldandım alayla. Bu sefer onun duyacağı bir tonda söyledim.

O daha ne olduğunu anlamadan dudaklarımı dudaklarına bastırdım. Gözlerim kendiliğinden kapanmıştı. Hareket etmeden sadece sıkı sıkı bastırıyordum kendimi.

Onun afallaması geçtiğinde elini belime attı, bu hareket beni gülümsetmişti. Alt dudağını dudaklarımın arasına alıp emdim.

Birilerinin görmemesi için bir kez öpüp geri çekildiğimde, onun afallamış suratına baktım. Hem heyecanlı hem de korkak duruyordu. Ve çokça etkilenmiş.

"Hadi, gidelim."

O hâlâ yüzüme bakarken dudaklarımda ki sırıtış ile arkamı döndüm ve yürümeye başladım. Onun mekana benden sonra girmesi daha iyi olurdu zaten.

Mali olayın şokunu ancak atlatırdı zaten.

Mekana girdiğimde gereksiz şekilde yoğun bir müzik vardı. Ablam ise günün kraliçesi olduğu için, gülümseyerek dolanıyordu etrafta. Beni gördüğünde gülümsemesi soldu ve sinirini diğerlerine belli etmeden yanıma geldi. Makyajı gözümü kanatacak cinstendi.

"Kaan," tam dibime girip kasıntı kasıntı hareketler yaptı. "Gidip bir yere otur, sakın saçma sapan hareketler yapma."

"Merak etme grup seks yapmaya gelmedim." diye mırıldandım. Yüzünü ekşitti ve kafasını olumsuz anlamda sallayıp yeniden arkadaşlarının yanına ilerledi.

Yanda duran kola bardağını alıp ben de en görünmeyecek köşeye ilerledim ve doğum günü partisi dedileri saçmalığı izlemeye koyuldum.

Mali benden on dakika sonra mekana giriş yapmıştı, o geldiğinde ablamın yüzünde güller açmaya başlamıştı bile.

Mali ile göz göze gelince hafifçe gülümsedim ama ablamın onu yanına çağırması ile göz temasımız kaybolmuştu.

Yirmi dakika boyunca ablamın saçma sapan tripleri ile ilgilenmek zorunda kalmıştı çocuk. Ama neyse ki kıroydu da bir ters baktığında ablam hemen susuyordu.

Pasta kesiminden sonra hediye seansı yapılmıştı. Hiçbirinde ayağa bile kalkmamıştım, ablam Mali'nin aldığı hediyeyi çok beğenip tüm arkadaşlarına göstermeye başlamıştı.

Sonunda o kendi halinde eğlenmeye dönerken Mali'de benim yanıma gelmişti. Yanımda ki sandalyeyi çekip hemen dibime yayvan bir şekilde oturdu. Ben ise istifimi bozmadan kolamı içiyordum.

Bu yakınlık az gelmiş olacaktı ki, biraz daha yaklaştı.

"Mehmet Ali, oturacak mısın sen?" diye sordu ablam bağırarak. Mali elini rastgele salladı.

"Siz eğlenin."

Ablam ikimize baktı ve baş parmağını olumlu anlamda salladı. Mali'ye beni gösterdi imalı bir şekilde, Mali ise 'sorun yok' gibisinden bir hareket yaptı. Sanırım 'eşcinsel' olduğum için 'erkeklerin' üzerine atlamamdan korkup beni ona emanet etmişti.

Aptal kız.

Dilimi ısırıp Mali'ye biraz daha yaklaştım ve masanın üzerinde duran kolunu çekiştirdim. İlk başta afallayıp yüzüme baksa da daha sonra elini serbest bıraktı. Masa örtüsünün aşağısına bırakıp, parmaklarımızı birbirine geçirdiğimde sanki her zaman bunu yapıyormuşuz gibi sıkı sıkı tuttu elimi.

"Elimi bırakmayacaksın." dedim inatla.

"Tamam." dedi sadece.

Tüm doğum gününü el ele geçirmiştik. Ablama en güzel hediyeyi ben vermiştim sanırım.

***

Bundan sonrasında kitabımıza atlarla devam edeceğiz...

Acayip derecede doğaçlama gidiyordum, ben öylesine yazıyorum siz de çerezlik niyetine okuyun yavrular...

ABLAMIN KEKO SEVGİLİSİ Where stories live. Discover now