39.Bölüm: MELEKLER VE ŞEYTANLAR

Start from the beginning
                                    

"Biraz yorucu oldu ama sonunda tanışabildik." Dedim ona doğru yürümeye devam ederken.

"Kimsin sen?"

"Hala anlayamadın mı? Yoksa belki aksidir diye mi umut ediyorsun? Hiç etme, anladığın kişiyim. Eminim bir gün senin için de geleceğimi biliyordun."

"Benim bir suçum yok." Elindeki silahla bana ateş etti ancak hızlı bir hareketle kaçarken güldüm. Silah tutan koluna sıktığımda bağırarak düşürdü silahını. Birkaç adımla önünde durdum, saçlarından tutarak odanın ortasındaki dik tahtaya kadar sürükledim onu. Önce bacaklarını zincire geçirirken, kurtulmak için debeleniyordu. Dirseğimin tersiyle yüzüne sert şekilde vurdum, o iyice sersemlerken kollarını da üstteki zincirlere bağladım. Tahtanın ortasında, tüm vücudu zincirlere bağlı şekilde durduğunda geriye doğru birkaç adım attım.

"İnsan kaçakçısı, kadın tacircisi büyük bir pezevenksin Halit. Üstelik sırf zevk aldığın için sana ters düşen insanları burada işkenceyle öldürdüğünü de biliyorum. Daha neler neler biliyorum."

"Yardım edin!" Diye bağırmaya başlamıştı.

"Hiç boşuna uğraşma, seni kimse bulamayacak. Yardım sinyali vermeyin diye tüm sisteminizi çökelttim ve buna kameralar da dahil. Tabi hayatta kalan bir çalışanın olduğunu da düşünmüyorum. Yani hiç boşuna başımı ağrıtma."

Kenarda duran dart oklarını elime aldım. Biraz geri çekilerek gözlerimi kıstım, oklardan birini karnına attığımda bağırdı. "Asla ıskalamam." Tam on oku vücudunun farklı bölgelerine sapladım, uçları bıçak kadar keskindi ama küçük oldukları için çok derine gitmiyorlardı.

On birinciyi çenesine attığımda korkusu arttı, artık yüzüne çalışıyordum. On ikinci oku kulağına fırlattım ve bu kulağının arkasındaki tahtaya yapışmasına neden oldu. Bağırışları, yalvarışları sadece kafa yoruyordu. On üçüncü oku tam gözüne sapladığımda diğerlerinden güçlü bir çığlık attı.

Ona yakınlaştım. "Sırf zevk almak için çetenden kaçan kadınlara burada işkence ettiğini de biliyorum. Ama anlayacaksınız, kadınların alınıp satılamayacağını, onlara istediğinizi yapmayacağınızı anlayacaksınız. Gerekirse aynılarını yaşayacaksınız ama anlayacaksınız." Gözündeki dart okunu çıkardığımda akan kanla gözlerini sıkıca yumdu.

Kanlı oku alnına çıkardım, kel kafasına uzanan bir V harfi çizdim tenini keserek.

"O kadınların hiçbiri normal değildi, fahişelerdi onlar." Ona daha çok acı çektirmem için zorluyordu beni.

"Onlara bu yaftayı yapıştıranlar da senin gibi adi insanlar, kadınları çalıştırma vaadiyle ülkeye getirip satmak ve onları esir tutmak bana pek de kendi istekleriyle yapıyorlarmış düşüncesini vermedi ki kendi isteğiyle yapsalar bile onları öldürebileceğini mi sanıyorsun sen? Hayır Halit hayır, bugün hayatının en büyük dersini alacaksın ama maalesef bu dersten aldığın verimi kullanabileceğin bir hayatın olmayacak. Sizin gibileri öldürmek istemiyorum, sizin gibileri ömürlerinin sonuna kadar aynı işkenceleri yaşatmak istiyorum ama maalesef o kadar zamanım yok. Yine şanslısın." Göz kırptım, yanından uzaklaştım.

Bir süre üstünde durduğu mekanizmanın mantığını çözmek için sistemi inceledim ve çok geçmeden bularak sırıttım. Bacaklarında ve kollarındaki zincirler vücudu birbirinden ayrılana kadar çekilecekti. İleride duran kolu indirdiğimde zincirler tenini sıkmaya başladı.

"Hayır hayır yalvarırım durdur!" Ağlayışlarını daha fazla dinlemek istemiyordum. Kolu yavaşça indirmeye devam ettim. Ben indirdikçe vücudu geriliyordu, bacakları ve kolları uzuyordu.

ATEŞPARE (+18)Where stories live. Discover now