Fakat bu görüntü değil, Katsuki'yi dehşete düşüren şey; bu çocuğun tanıdık olmasıydı. Bu çocuğa sarılmış, saçlarını taramış, altını temizlemiş, eve her geldiğinde ona küçük küçük hediyeler getirmişti. Bu çocuk, kendisinindi.
Bedeni ve zihni durmuş gibiydi, biraz daha baktı karşısındaki deforme edilmiş minik bedene, elinde hala kahverengi ayıcığı duruyordu, onu alan kendisinden başkası değildi, bu düşünce bile kalbine bir hançer saplıyor, kanamak yerine gözyaşlarına dönüşüyordu. Gözleri yaratılışına inat edercesine yuvalarından fırlayacakmış gibi açılırken etrafına bakmaya ve olayları çözmeye çalıştı. Buraya nasıl düştü? En son ne yapıyordu?
En son, diye düşündü ve zihninin sınırlarına küfür etti, Y/n... En son Y/n ile öpüşüyorduk.
Etrafındaki kaosu süzdü, buraya nasıl geldim? En son bardaydım, eğleniyordum. Daha sonra aklında haber spikerinin söylediği sözler yankılandı. On saniye, bilincimikaybettiğim on saniye de mi Y/n ile tanışmamızdan, ona itiraf ettiğim güne kadar olan biten her şeyi tekrar yaşadım?
Beyni durmak bilmiyordu, sürekli soruyor, sürekli cevapsız kalıyordu. Gözleri tekrar kalabalığı buldu, umut. Gördüğü binlerce duygu karmaşası arasında en parlayanıydı. Yıkılmış şehre tekrar baktı, kendisi bir kahramandı değil mi? Arkasında duran bütün bu insanları o kurtaracaktı değil mi? Peki öyleyse, kendisini kim kurtaracaktı?
Ayağa kalktı, diğer kahramanlar neredeydi?
"Pro-Hero DynaMight, görüşmeyeli ne de uzun zaman oldu öyle." Sağından yükselen sese döndü, yıkılmış ve üst üste düşmüş bina kalıntılarının en üstünde dikilmiş adama baktığında beyni 'bunu tanımıyorum,' diye haykırıyordu. Adamın önündeki bedene baktığında bir kez daha beynindeki çana vurulmuş, bedeni bir kez daha dehşetle yerine çakılmıştı.
"Y/n!" diye haykırdı, ağzından çıkan ilk ve en acı söz bu olmuştu. Sevgilisinin karnındaki bebeklerine sıkı sıkı tutunması içindeki cam kırıklarının bir anda her yere saçılmasına neden oldu. Hamile misin? "Katsuki!" Genç kadın kendisine doğru bir hamle yaptığında saçından geriye doğru çekilmişti, adam elini kalabalığa doğru uzatmış ve kalabalığı elinden çıkan basınç kitlesiyle dağıtmıştı.
Havada uçuşan bedenlere baktı, az önce yaşayan kalabalık, şuan ölü birer et yığınına dönmüştü kiminin kolu, kiminin bacağı, kiminin de diğer uzuvları kopmuş, ordan oraya savruluyorlardı.
Bu mu? Diye düşündü gözlerinin önündeki vahşete bakarken. Olmak istediğim kahramanlık böyle bir şey miydi? Uğruna çabaladığım hayallerim bu kadar kanlı mıydı?
Y/n'e çevirdi tekrar kafasını, sırtından sokulmuş demir çubuk karnından çıktığında dehşetle bağırdı kız. Ne zaman? Ne zaman oldu bu? Her şey neden bu kadar çabuk gelişiyordu bilmiyordu, hislerini kaybetmiş gibiydi, tepki veremiyordu.
Genç kızın yanında buldu kendisini, kızın kafası dizlerindeydi, ağzından akan kanlarla beraber gülümsüyordu. "Katsuki," dedi zorlukla o meleksi sesiyle. Sarışın, kızın yanağını okşamaya başladı göz yaşları kızın kanına bulanıyordu.
"Başka bir hayatta," kız ağzına doluşan kanı tükürdü ve zorlukla nefes aldı. "Tekrar?" Gözlerindeki yaşlara engel olamadan konuştu sarışın, "Başka bir hayatta," dedi kararlılıkla, "Tekrar."
Gözlerini yumdu Katsuki, zihni bulanıklaşıyordu, neden hareket edemiyordu? Neden yapması gerekeni yapamıyordu? Daha fazla dayanamıyordu, Bu değildi, bunu istemedim ben. Gözlerinden düşen yaşlarla birlikte daha fazla bu mide bulandırıcı ortama tahammül edemeyen zihni kendini kapattı.
~
Elindeki çiçek buketini mezar taşına bırakırken içi parçalanıyordu genç adamın. "İyi geceler babacım, huzurla uyu," dedi kızının mezarına. Daha sonra bir diğer buketi aldı ve karısının mezarına bıraktı usulca. Gözlerindeki yaşlar durmak bilmiyordu, o olaydan sonra tam manasıyla çökmüştü. Kızarık gözleri artık her bir göz yaşında yanıyordu, mezar taşının yanına oturdu, yağmur yağıyordu fakat umursamıyordu, hislerini bütünüyle kaybetmişti. "Merhaba," dedi bir taş ile konuştuğunun bütünüyle farkındayken. "Yağmur yağıyor, üşüyor musun? Asla sağlığına dikkat eden biri olmadın, eminim üşüyorsundur." Boynuna dolanmış ıslak atkıyı aldı ve taşa doladı. "Orada çok kafein ve şeker kullanmak yok, anlaştık mı?" mezar taşına uzun uzun bakmaya devam etti. Ne zaman bu duruma düştüm? Neden her şeyimi kaybettim? İyi bir kahraman olup herkesi kurtarmayı düşünürken neden çamura battım? Daha fazla düşünmek istemiyordu, ayrılmak üzere ayağa kalktı, "Kızımıza iyi bak," dedi ve içinde bir dilim limonlu kek bulunan tabağı Y/n'in mezarına bıraktı. "Güzelce ye." Daha sonra arkasını döndü ve bütün hislerini de gömdüğü mezarları terk etti.
Eve yetiştiğinde kabanını çıkardı, bir kez daha odasına kapanacak ve bir dahaki ziyaretine kadar çıkmayacaktı, annesi ve babası, karısını ve kızını kaybettikten sonra kendileriyle yaşaması için ısrar etmişti ve sarışın bunun kendisi için daha iyi olacağına karar vermişti. Odasına doğru adımlarken annesi mutfaktan çıktı, oğlunun gözlerindeki ruhsuzluğu görmek her seferinde canını yakıyordu kadının. Islak ellerini belindeki önlüğüyle kuruladı ve çekinerek sordu.
"Limonlu kek ister misin?"
Genç adam aklına doluşan binlerce anıyla beraber sarsılsa da ruhsuzca cevapladı;
"Limonlu kekten nefret ederim."
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.