◆17◆

6.3K 586 82
                                    

"Senin bu egona Ankara'da otobüs diye binerler."

❊❊❊

"Buğra eminsin değil mi? Başımıza bir şey gelmeyecek."

Buğra elindeki sönmüş sigara izmaritini yakın bulduğu çöp konteynerine atarken sürekli sorduğum sorudan bunalmış olmalı ki yeşil gözlerini yuvarladı. "Koray, Murat'ı da çağırdıysa önemli bir mesele var demek."

Anlam veremeyerek "E bundan bize ne?" dediğimde koluma yalandan vurdu. "Aptal mısın?"

"Ya Atakan'ı dövecekler işte."

"Geri zekalı kuzenim, sen Koray'ı tanımıyorsun. Senin ağız burun daldığına Koray dürtmek der. Atakan'ın suyunu çıkartacaklar."

Ensemi kaşıdım. Hâlâ anlamıyordum. "Homofobik bokun teki, geldiğimden beri gözüm tutmamıştı zaten ne güzel işte." dediğimde bu sefer sertçe vurdu. Acıyla inleyerek kolumu çektim. "Atakan'ın tanıdıkları da araya girerse kavga büyür. Bu işin sonu bok yoluna gider." dedi ve suratımın şaşkın bir ifadeye bürünmesini sağladı.

"Sen... Koray için endişeleniyor musun?" Tekrar vurmasını bekliyordum ama o beni yanıltarak hiçbir şey yapmadan sadece arkasını döndü. Kaldırım taşlarına bakarken "Alakası yok." demişti fakat ses tonu düşüncelerini ele veriyordu. Koray'a değer veriyordu. Eğer öyle olmasaydı en başından o bana laf attığında Buğra direkt savaş moduna geçip Koray'a saldırırdı. Aralarında yaşanan geçmiş, Buğra için kapanmış bir hesaptan ibaret değildi. Koray nasıl oldu da kendisine bu denli değer veren birisini silip atmıştı?

"Hem Murat da var orada. Herkesin başı derde girecek! Üstelik Batın Abi olayı duyarsa daha da kötü olur. Atakan'ı ikna etmemiz gerek." Onu ilk defa bu kadar ciddi görmüştüm.

"Batın yani Batın Abi olayı duyarsa ne olur ki?" diye merakla sorduğumda Buğra kaşlarını çattı.

"Konu sevdiği bir insansa - ki kardeşinden bahsediyoruz - ikinci Ankara Muharebesi başlar."

❊❊❊

Yaklaşık yarım saat olmuştu. Koray'ın Atakan'ı çağırdığı sokağa varmıştık, sahipsiz bir evin giriş katının balkonunda oturarak onların gelmelerini bekliyorduk. Kuzenimin söylediğine göre çoğu zaman kavga olduğunda bu balkonda oturup izlerlermiş. Avucumuzda Buğra'nın can sıkıntısıyla yakındaki bir dükkandan aldığı jelibonlar ve kavrulmuş çekirdekler vardı. Sigara içmek istemişti ama ikinci dalda rahatsız olacağımı bildiğinden ağzını bunlarla doldurmaya karar vermişti. Bizzat söylememişti, ben anlamıştım.

"Ne zaman gelir lan bunlar?" diye sordum kararmakta olan göğe bakarken. Sıkılmaya başlamıştım. Buğra da benimle aynı eylemi gerçekleştirirken "Dokuzda demişti Koray." dedi.

"Biz Atakan'ı durdurmayacak mıydık? Niye oturup bekliyoruz?"

"Koray her zaman kavgaya sonra gelir. Gelmeden önce onuncu sınıflardan bir ayakçısını gönderir. Karşısındakinin korkup kaçma ihtimali var, boşu boşuna kendini yormak istemez." Kafasını bana çevirdi ve gülümsedi. "Ne kadar şerefsizce değil mi? Tam bir pisliğin yapacağı türden..."

"Koray bir kekodan çok serseri gibi." diye düşüncemi dile getirdim çekirdeğimi çitlerken.

"Rivayete göre Batın ondan daha betermiş."

Adını duyunca istemsizce kulak kesilmemin nedeni olan adamın liseli halini tasavvur ettim. Eminim en az şimdiki hali kadar yakışıklıydı. Acaba kaç tane kız arkadaşı olmuştu? Dur, bu şu an için düşünmem gereken bir konu değildi. Odaklan Cenk, odaklan...

Angaralı (Gay)Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ