Mpreg içerir!
Stony' daughter
Diana, sevdiği adama bir gece öylesine sorduğu sorunun gerçekleşeceğini nerden bilebilirdi ki. Uyandığında kendini farklı bir gerçeklikte bulmuştu. Yüzler tanıdıktı ama duygular. Ve kendi gerçekliğine geri dönmek için...
Steve'in odasından gelen hıçkırık sesi ile durdu Diana. Odanın kapısına tıklattığında bir süre sonra gelen gir sesi ile içeriye girdi. Steve arkası dönük bir şekilde yatağında oturup camdan dışarısını seyrediyordu. Yanına gidip oturdu, Steve bunu beklemiyor olmalı ki şaşkın yüz ifadesi ile Diana'ya baktı.
"Üzgün olduğunu anlayabiliyorum Steve. Bunu saklamana gerek yok." Steve başını sallayıp camdan dışarıya bakmaya devam etti. Diana başını uzatıp Steve'in baktığı yere baktı. Tony hırsla odunları parçalıyordu.
"Groot bunu görmesin." Steve Diana'nın dediğine güldü.
"Bak ne diyeceğim, kendi evrenimde babam ağladığında onu sakinleştirme yöntemlerim vardı. Senin üzerinde uygulayabilirim istersen." Steve başını salladı. Belki de ihtiyacı olan tek şey şevkatti.
Diana bacağının üzerine vurunca Steve kafasını bacağına koyup ayaklarını yatağa uzattı. Diana Steve'in saçlarını okşarken bir yandan da konuşuyordu.
Bir zamanlar bir kral varmış. Bir gün bu kral okyanusta eski bir dostunu buzlar içinde bulmuş. Onu evine getirmiş. Yıllar sonra kralın bir oğlu olmuş, kralın oğlu 16 yaşındayken buzda ki adamı görmüş. Kralın oğlunun ilgisini çekilmiş o buzda ki adam. Her gün yanına gidip onu inceliyormuş. Yıllar geçmiş ve Kralın oğlu bir gün yine onu kontrol etmeye gitmiş, şansa bakın ki buzda ki adam uyanmış. Tabi gözünü açığı ilk an ellerini yukarıya kaldırmış bir genç görmeyi beklemiyormuş. Kralın oğlu masumca gülümsemiş.
"Merhaba buzda ki adam." adam ciddi yüz ifadesini bozmamış.
"Sen kimsin?" genç çocuk ellerini indirip buzda ki adama elini uzatmış.
"Ben kralın oğluyum. Sen?" kralın oğlu bunun cevabını bilse de sormuş.
"Ben buzda ki adam."
Diana bacağına gelen nefes sesleri ile gülümsedi. Evren fark etmeksizin her Steve Rogers'ta bu hikaye işe yarıyordu demek. Kapı gıcırtısıyla başını çevirdi. Tony onları izliyordu. Steve'in başının altına yastık koyup Tony'nin yanına gitti Diana. Beraber uzun süre sonra boş olan salona indiler.
"Tony, belki haddim değildir ama sana bir şey sormak istiyorum. Pepper'ı gerçekten seviyor musun?" Tony genç kızın sorusu üzerine dolaptan en özel alkol şişlerinden birini çıkardı. Dolaptan aldığı bardağa yavaşça doldurdu. Diana tam bana da koy diyecekti ki hamile olduğunu hatırladı. Tony, Diana'nın yanına gidip oturdu.
"Sevmiyorum." açık ve netti cevabı. Sevmiyordu.
"O zaman niye ikinize de acı çektiriyorsun Tony?"
"Yapamam Diana, ben baban kadar cesaretli değilim. Ya o beni sevmiyorsa, dostluğumuzu bozmak istemiyorum." gözlerini devirdi Diana.
"O seni seviyor Tony, bunu görmüyor olamazsın. Hadi onun odasına git ve uyandığında onunla konuş. Lütfen." Tony kızı sinir etmek adına saçlarını karıştırıp koltuktan kalktı. Pietro ve Clint odaya girdiklerinde gözlerini devirdi Diana. Yine her zaman ki gibi kavga ediyorlardı.
"Evli çiftler gibi olduğunuzu ne zaman anlayacaksınız gerçekten merak ediyorum."
*
"Hadi Diana aç artık şunu." Wanda'nın sabırsız sesine güldüm.
Oops! Ang larawang ito ay hindi sumusunod sa aming mga alituntunin sa nilalaman. Upang magpatuloy sa pag-publish, subukan itong alisin o mag-upload ng bago.
