Havadan sudan sohbetleri eşliğinde yedikleri yemekten ve limonlu kekten sonra Katsuki ünifkrmasını değiştirmek için odasına çıkmış, genç kız bulaşıkları bulaşık makinasına yerleştirmiş ve telefonunda takılmak için salona geçmişti.
O sırada evin içinde ismi yankılanınca Katsuki'nin odasına doğru adımladı. Girmeden önce kapıyı çaldı, cevap alınca kapıyı açtı ve yatağında oturmuş sarışın çocuk ile karşılaştı. "Evet?" Katsuki eliyle 'yakınlaş' işareti yaptı. Genç kız yakınlaştı, Katsuki tekrar 'yakınlaş' dercesine elini salladı, genç kız yine yakınlaştı.
Genç kız tam baş ucuna gelene kadar Katsuki aynı jesti yaptı, genç kız istediği yakınlıkta olunca elini kaldırdı ve Y/n'nin alnına ufak bir fiske attı. "Ah!" Genç kız alnını ovalarken sinirle konuştu. "Bu ne içindi!?" Katsuki kollarını genç kızın beline doladı, kafasını Y/n'in karnına dayadı ve gözlerini yumdu. "Bütün gün beni yalnız bıraktığın için." Genç kız gelen cevapla gülümsedi ve ellerini çocuğun saçlarına daldırdı.
Katsuki kollarını gevşetti ve sırtını yatak başlığıyla buluşturdu, genç kızın bileğini kavradı ve ince bedeni yüzü kendisine bakacak şekilde kendi bedeninin üstüne çekti. Genç kız, şaşkınlıkla dirseklerinin üzerinde durdu, gözlerini hemen bir iki santim ötedeki kırmızılar ile buluşturdu, Katsuki kollarını tekrar genç kızın beline sardı. "Katsuki?" Sarışın, gözlerini yumdu, yorgun sesiyle fısıldadı. "Biraz böyle kalalım." Genç kız kaşlarını çattı ve dikleşmek için bir hamlede bulundu fakat beline sarılı kollar onu durdurdu. "Katsuki, yorgun olduğunu söylemiştin, ağırım ben, daha fazla yorulacaksın." Katsuki gözlerini açmaya lüzum görmeden dudaklarını diliyle ıslattı ve fısıldadı hemen ötesindeki dudaklara.
"Ne kadar yorgun olursam olayım, seni her daim taşıyacağım."
Genç kız duraksadı, yeni doğmuş bir bebek gibi huzurlu bu yüzün, hemen altında olması nasıl bir kutsanmışlıktı? "Ha yani ağır olduğumu inkar etmiyorsun?" Sahte bir sinirle söylendi, Katsuki kapanmış gözlerinin ardından kıkırdadı ve biraz daha rahat bir pozisyona getirdi belini. Genç kız Katsuki'nin huzurlu yüzünü incelemeye başladı, her bir kirpriğini tek tek öpmek istiyordu. Yüzündeki büyük gülümsemenin farkına ancak Katsuki konuşunca vardı.
"Öyle güzel gülümseme."
"Neden?"
"İmkansız hayaller kurduruyorsun."
Duraksadı bir müddet. Katsuki'nin hiç istifini bozmadan söylediği bu kelimeler, bütün bedenini alt üst etmişti. Karnında uyuyan kelebekler file dönüşmüş, tepinmeye başlamışlardı. Genç kız, daha fazla dirseklerinin üzerinde duracak gücü bulamayınca kollarını yumuşacık fakat bir o kadar da cezbedici kokunun sahibinin boynuna doladı.
Katsuki yüzünü kaplayan saçların kokusunu içine çekti, şuan bundan daha fazla rahatlatıcı bir koku yoktu. Baş parmağının ucuyla genç kızın sıyrılmış tişörtünün ardındaki çıplak beline küçük küçük daireler çizdi tembelce. "Katsuki." Sarışın çocuk cevap vermedi. "Katsuki."
Göğsünün üzerindeki kalp atışına odaklandı Katsuki, bu bile kendisi için yeterliydi. Y/n'in kalbinin attığını bilmek, ve belki de bunu hissedebilmek. "Katsuki."
"Çeneni kapatacak mısın!? Sadece kalbinin attığını hissetmek istiyorum!"
Genç kız gülümsedi ve kollarını biraz daha sıkılaştırdı, çocuğun kendisine has kokusu mayıştırmıştı Y/n'i. İkili beraber öylece uykuya dalmadan önce, genç kız sarışının kendi kulağına uykulu sesiyle tutturduğu tembel ritim arasında bilincinin son zerrelerini de kaybetti;
"Kimi dayo kimi nanda yo oshiete kureta,
Kurayami mo hikaru nara hoshiza ni naru.
Kanashimi wo egao ni mou kakusanai de,
Kiramaku donna hoshi mo kimo wo terasu kara".
"Sendin, hep sendin beni fark ettiren,
Karanlığı bile parlatırsak, yıldızlı gökyüzü olur.
Üzüntünügülüşünün arkasına saklamayı bırak,
Çünkü o parıladayan yıldızların her biri, senin üzerinde parlayacak."
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.