「 Chapter; Twenty-Four 」

Start from the beginning
                                        

Genç kız başını eğdi ne cevap vereceğini bilmeden, Katsuki genç kızı üzdüğünü düşünerek elini genç kızın çenesine attı ve yüzünü kaldırdı. "Hey, özür dilerim?" Mitsuki bir an nefesinin kesildiğini hissetti, şimdi de özür mü diliyordu yani!?

Bu şaşkınlığını dile getirirse büyük bir kıyamet kopacağını bilen Mitsuki, yalnızca yemek yapmaya devam etti, gecenin geri kalanında Y/n Mituski'ye yardım etmek için defalarca kalkarken Mitsuki ve Katsuki defalarca geri oturtmuştu genç kızı, daha sonra yemek kurulmuş ve yenilmişti. Katsuki'nin babası ise yarın ki defile için elbisesinin son detaylarını işlerken geceyi ofisinde çalışarak geçirmişti.

~

Katsuki anahtarını çantasına atarken evine adımladı, okul bitmişti ve Aizawa bütün sınıfın canına okumuştu, tekrar.

Mutfaktan gelen sesler üzerine oraya doğru yürüdü, kapının pervazına yaslanıp ellerini göğsünde çaprazladı ve kendi kıyafetleri içindeki genç kızı süzdü dudağındaki küçük gülümseme ile. Ne yaparsa yapsın ikisinin yalnız başına bir evi paylaştıkları düşüncelerini beyninden atamadı.

Genç kız Katsuki'yi fark edince gülümsedi. "Hoş geldin Katsuki!" Katsuki yüzündeki gülümsemeyi silmeye gerek duymadan genç kızın yanına doğru adımladı. "Ne yapıyorsun?" Ocaktaki yemeği fark edince tekrar konuştu. "Acıktın mı?" Yaptığı işe devam ederken başını iki yana salladı Y/n. "Senin için hazırladım, okuldan geldikten sonra aç olacağını düşündüm." Katsuki karnındaki kasılmayı es geçmeye çalışırken masaya kuruldu ve elindeki poşeti önüne bıraktı. "Yaşlı kadın nerede?" Annesine bu şekilde hitap etmesine kızan genç kız kaşlarını çattı.

"Evi aradı ve bu gece babanın tasarladığı elbisenin de olduğu bir defile olacağı için geç geleceklerini söyledi, ayrıca Mitsuki anne gayet de genç ve güzel." Katsuki tüm cümle boyunca dikkatini çeken tek bir noktaya parmak bastı. "Az önce anneme anne mi dedin sen?" Genç kız fark edince utançla önüne döndü ve Katsuki'yle yüzleşmeden önce bir bardak su aldı. "Şey, özür dilerim." Sarışın sırıtırken cevapladı. "Sorun değil, ileride evleneceğimiz için resmiyette senin de annen olarak geçecek." Ağzındaki suyu püskürtmemek için iki eliyle ağzını kapatırken, bütün yüzünün kızardığından emindi. Yüzündeki kızarıklık ve içindeki utanca rağmen, Katsuki'ye karşılık vermek istedi. "Hmm, madem evleneceğiz şimdiden söyleyeyim. Dört çocuğumuzun olmasını istiyorum, iki kız iki erkek. Kızlarımız senin gözlerini alır ve oğullarımız da benim! Nasıl?" Katsuki şokla gözlerini karşısındaki kıza dikti. Karşılık vereceğini düşünmemişti, sadece genç kızın biraz utandırmak isterken şimdi utanan kendisi olmuştu. "Ben halledebilirim de, sen dayanabilir misin bilmiyorum." Sırıttı. Katsuki Bakugou, istediğini alırdı.

Genç kızın kıpkırmızı kesilmiş suratına baktı keyifle, Y/n sinirle söylendi. "Aman be, senle de laf yarışına girilmiyor." Biraz daha sırıttı Katsuki. "Ona bakarsan senle de iki şaka yapılmıyor, hemen domatese dönüyorsun." Kahkaha attı sarışın, genç kız çocuğun kahkahasına gülümsedi.

Y/n üzerindeki önlüğe elini sildikten sonra Katsuki'nin karşısına oturdu, gülümsemesi yüzündeki yaralara inat daha çok parlıyordu Katsuki'nin gözünde. "Günün nasıldı?" Katsuki gözlerini devirdi, günü berbat geçmişti çünkü sürekli sinirliydi. "Aizawa-sensei canımıza okudu, o kadar yorgunum ki..." Arkasına doğru yaslandı, oturuşunu daha rahat bir hale getirdi. Genç kız yemeğin piştiğine karar vermiş, yemeği tabaklara doldurmaya başlamıştı.

Bir tabağı kendi önüne diğerini karşısındaki gencin önüne koyduktan sonra ikili yemek yemeye başladı.

"Ah, unuttum." Katsuki yanındaki poşeti genç kıza uzattı. Genç kız şaşkın bakışlarını sarışın çocuğa dikti. Katsuki'den aldığı 'açsana' bakışları eşliğinde poşetin içindeki siyah kutuyu çıkarınca içindekini tahmin etmiş, bir çocuk gibi heyecanla gülümsemişti. "Katsuki! Çok teşekkür ederim, dünden beri yemiyordum!" Siyah kutuyu açtı ve elindeki çatalla birlikte içindeki limonlu keke doğru bir hamle yaptı fakat Katsuki kutuyu kapatıp önüne aldı bir çırpıda. Kaşlarıyla genç kızın önündeki tabağı işaret ederken konuştu. "Önce yemek."

𝓛𝓲𝓶𝓸𝓷𝓵𝓾 𝓴𝓮𝓴Where stories live. Discover now