Sonuç olarak Seungmin'in evinin bir sokak altında duruyorlardı. Tereddütsüz kabul ettiği teklif içinde bulundukları anda o kadar da sıcak gelmiyordu Chan'a.

"Ya işimi sorarsa peki? Ne diyeceğim?"

"Şimdilik bir şeyler uydurursun Chan, senden kanıt istemeyecek ya."

"İş tamam, yaşımı sorarsa ne diyeceğim?"

"Ben 24 yaşında olduğunu söylemiştim, sorarsa sen de öyle söyle."

"Peki ya-"

Seungmin Chan'ın sürekli başka bir konu hakkında endişelenmesine dayanamayarak sözünü kesti. "Sevgilim, annem seni sorguya çekmeyecek. Sadece tanışacak ve biraz sohbet edeceksiniz. Endişelenme bu kadar."

Bang Chan tuttuğu nefesini bırakarak Seungmin'i onayladı. En fazla ne olabilirdi ki? Sadece sevgilisinin ailesiyle sevgili vasfıyla görüşecekti sonuçta.
Konuşmak için durdurduğu arabayı tekrar çalıştırdı.

Eve girdiklerinde Seungmin'in annesi Seohyun tarafından salonda karşılandılar. Chan Seungmin'den sonra orta yaşlı, güzel görünümlü kadının elini sıktı ve nezaketle gülümsedi. "Tanıştığımıza memnun oldum efendim, ben Seungmin'in erkek arkadaşı Bang Chan."

"Ben de memnun oldum yakışıklı. Seungmin seni anlatırken hiç abartmıyormuş."

Chan ne diyeceğini bilemediği saniyelik tereddütün ardından teşekkür etmekle yetinip Seungmin'in yanına, annesinin karşısındaki koltuğa oturdu. Basit bir tanışma gibi cümleleri geçin, Chan daha önce hiç olmadığı kadar gergin hissediyordu. Seungmin bunun farkındalığıyla sağ elini arkaya atıp Chan'ın beline koydu, baş parmağıyla hafif hafif okşarken eşini rahatlatmaya çalıştı. İşe yaradığı da söylenebilirdi.

"Seungmin senden çok bahsetti oğlum, ilişkinizin ciddi olduğu belli."

"Evet efendim, ciddiyiz."

Uzun siyah saçlı kadın tatlarını kaçırmak istemediği için aklındaki soruları erteleyip gülümsedi. Oğlunun iyi bir adamla mutlu ve ciddi bir ilişki içinde olması son zamanlarda aldığı en güzel haber olabilirdi.

"Ee ne zaman tanıştınız? Nerede tanıştınız anlatın bakalım." diye söze girdi Seohyun.

Yan yana oturan çiftin arasında kısa bir bakışma geçti, gerçekleri söylemeleri mümkün değildi o yüzden beyaz yalanlarla dolduracaklardı bugünü.

"Chan'ın şehir dışında bir kafesi var anne. Bir kaç ay önce Jeongin ve Felix'le gittiğim tatili hatırlıyorsun değil mi? Tatil boyunca Chan'ın kafesini sık sık ziyaret etmiştik, onunla da yine kafeye gittiğimiz bir gün tanıştık."

"Çok güzel." Seohyun yüzündeki samimi ifadeyle Seungmin'i dinledikten sonra müstakbel damadı olarak gördüğü gence döndü. "Ben de bir gün kafeni ziyaret etmek isterim."

"Tabi efendim, memnun olurum."
'Olmayan kafene birini davet ediyorsun, böyle devam Chan.'

Evdeki görevlilerden biri içeceklerini getirdiğinde Seungmin eşinin kolunu dürttü diğer soruyu da onun cevaplaması için. Chan mesajı almış gibi Seung'a baktı, ardından annesine döndü.
"2 ay. Az bir süre gibi gelebilir ancak bu 2 ayda Seungmin'de kendimi buldum ve onu gerçekten sevdiğimi fark ettim. Birbirimizi asla bırakmayacağız."

Seohyun'un gözleri artık gülümsemekten iyice kısılıyor, neredeyse kayboluyordu. Diğer oğlu yerinde saysa da birinin mutluluğunu erkenden görebilecekti.

"Senin ailende biliyor mu ilişkinizi?"

"Evet, biliyorlar."

Kısa bir süre daha sohbet ettikten sonra Seohyun başından beri tereddüt ettiği soruyu sordu oğluna.
"Babanı nasıl ikna etmeyi düşünüyorsun oğlum?"

Seungmin'in de hep aklının köşesinde dolanan bir soruydu bu. Babasının görüşlerine tersti ilişkisi, kabul edileceğini sanmıyordu.
"Eğer kabul etmezse yapabileceğim bir şey yok. Eskisi gibi değilim anne, çoktan reşit oldum ve kendi ayaklarımın üzerinde durabilirim. Birlikteliğimiz kabul edilsin ya da edilmesin, Chan'dan ayrılmayacağım ve kendi yoluma bakacağım sadece."

Yavaça parmaklarına dolanan parmakları hissettiğinde gülümsedi Seungmin. İşte bu onun için yeterliydi. Annesi de ne olursa olsun Seungmin'in yanında olacağını söyledi ve konuyu uzatmamak için değiştirdi.

"Akşam yemeğine kalacaksınız değil mi?"

Seungmin onay almak için eşine baktı, Chan gülümseyerek kafa salladığında annesini onayladı. Biten sohbetlerinin ardından eşini odasına sürüklemişti.

Bang Chan kendini yatağa bırakırken Seungmin çalışma masasına yöneldi. "Annen çok tatlı bir kadınmış, sıcacık bakıyordu bize."

"Evet. Konu iş olduğunda çok ciddi birine dönüşür ama normalde pamuk gibidir."

Chan bakışlarını masanın çekmecesini karıştıran Seungmin'e çevirdi. "Ne yapıyorsun sen orada?"

"Sana göstermek istediğim bir şey var. Ama bir bulabilsem... Buldum!"

Sevgilisi uzandığı yataktan merakla doğrulduğunda bir kaç adımda yanına ulaştı Seungmin. Elindeki kağıtları onun eline bıraktı. Chan şaşkınlık ve hayranlıkla kağıtlara çizilmiş kendi resimlerini incelerken Seungmin'i de yanına çekip yatağa oturttu.

"Ne zaman çizdin bunları?"

"Hmm, 3 yıl önce? Evet, 3 yıl önce."

Chan şaşkınlıkla Seungmin'e baktığında Seungmin tebessümle izliyordu onun bu halini. "Beğendin mi?"

"Hepsine bayıldım." Bir kaç saniye gözleriyle Seungmin'i inceleyip devam etti cümlesine. "Sen gerçekten o kadar mükemmelsin ki sürekli daha çok hayran bırakıyorsun beni kendine. Her özelliğin, her zerren ayrı ayrı güzel. Eğer gerçekten Tanrı varsa benim olduğun için ona sonsuza kadar şükretmeliyim meleğim."

Seungmin kalbi eriyecekmiş gibi hissederken kollarını Chan'a sarıp sıkıca sarıldı ona. "Seni çok seviyorum."

"Ben de seni çok seviyorum."

Ben de sizi çok seviyorum

You Are || ChanMinWhere stories live. Discover now