11. BÖLÜM

90 3 9
                                    

     Baran
Ne olacağı muamma olan bir bela daha açmıştım başıma ve bu sefer de ben Murat'ın yaptığı gibi üç arkadaşımı suçsuz yere bu dipsiz kuyuya çekmiştim ve bu kuyudan çıkartmak da benim görevimdi.
Ama ondan önce fatih meselesini çözmeliydim birinin arkasından iş çevirmek huyum değildi ama bu işin içinde bir terslik olduğunu hissediyordum.
Ama yine de aklımda bir plan vardı ne kadar doğru olduğunu bilmememe rağmen yapacaktım bunu.
Küçük bir çantaya tuz, çeşitli sıvılar ,bakır bir tas, beş tane mum, çakmak ve kağıt koydum üzerimi değiştirdikten sonra kendime bir muska hazırlayıp boynuma takarak odadan çıktım saat geç olmasına rağmen kimse uyumamıştı ve herkes bana bakıyordu,
Bu halime şaşırmışlardı sanırım çünkü ceketimi almıştım ve omuzuma okul çantasına benzer bir çanta takmıştım.
Yunus baran nereye bu saatte dedi.
İşim var siz siz ne yapıyorsanız devam edin ben işimi bitirince gelecem dedim ve dış kapıya yöneldim çelik kapının hafif boyası kalkmış kolunu aşağıya doğru indirirken Muhammed'i de çağırdım ve direk yanımda belirdi ne oldu nereye gidiyorsun dedi.
İşimiz var sana yolda anlatacağım planı dedim.
Ve dualar ile kapıyı açtım merdivenden inerken Ashar'ın varlığını hissediyordum ama ne hikmetse karşıma çıkmıyordu, yine de tedbir amaçlı cebimde ve boynumda bulunan muskalar ile dualar eşliğinde ilerlemeye devam ediyordum.
Bu yalnızlığım bana pahalıya patlayabilir di ama olanları öğrenmem gerekiyordu çünkü bu iş kötü bir noktaya varacaktı bunu hissedebiliyorum.
Buz gibi havada sokakta tek başıma ıssız bir mekan arıyordum daha doğrusu harabe bir mekan.
Sokağın aşağılarına doğru ilerledikçe çok katlı binaların yerini tek katlı müstakil evler alıyordu ve onunla birlikte git gide ev sayısının azalışı ve kimsesizlik kendini belli etmeye başlıyordu.
Bir saate yakındır yürüyordum ve Muhammed de yanımda benimle birlikte geliyordu artık anlatacakmısın dediğinde neden bu kararı verdiğimi anlatmaya başladım Muhammed benim gözüm bu osman amcayı hiç tutmadı hoşlanmadım o adamdan ve ne gibi bir suçu var da Fatih'e bulaştırdı bunu öğrenmem lazım ve bunun için de Ashar ile konuşmam gerekiyor dedim. Kocaman gözlerini daha da büyüterek bu riski nasıl göze alabilirsin ya bir sorun çıkarsa, biliyorsun ki Ashar'a güven olmaz hem doğru söyleyeceğini nereden bileceksin dedi.
Haklıydı ama gözümü karartmıştım bir kere ve nedensizce içime dolan huzursuzluğun bu sorunun cevabı ile birlikte yok olacağını düşünüyordum...

En sonunda bir saate yakın yürüyüşün ardından camları kırılmış bahçesi dağınık sessiz bir mekan bulmuştum, çantamdan davet için gerekli olan eşyalardan ayrı kısımdaki küçük el fenerini çıkartarak bahçe kapısını açtım. Yaptığım ne kadar zekiceydi acaba diye düşünmeden edemiyordum. Yavaşça kapıya doğru yönelirken Ashar'ın beni izlediğini biliyordum, bu işte bir terslik olduğunu anlamıştım çünkü bana saldırıyor ve ya saldırmak için açık aranıyordu o da eğer onun suçlu çıkacağı bir konu olsaydı şimdiye kadar harekete geçmiş olurdu.
Beni git gide meraklandıran bu konunun derinine inmenin zamanı gelmişti.
Yavaş ve kendinden emin adımlar ile az pencereli ve ya penceresiz bir oda arıyordum her odada benzer senaryolar vardı, duvarlar çatlamıştı boyaları kalkmış ve yer yer küf olmuş hafif rutubet kokuyordu en müsait banyo vardı tek pencereliydi ve yeterince büyüktü. İlk işim dualar ile birlikte banyoda bulunan pencereyi sprey boya ile daire içine aldım ve İbranice harfler çizerek dualar okudum ikinci işim ise kapıya aynı metodu uygulamak oldu bu dakikadan sonra ben istemediğim sürece hiçbir kâfir buraya giremezdi,
sonra ise içinde korunabileceğim çemberi çizmeye başlamıştım yine sprey boyamı çıkartarak yere bir yıldız çizdim Yıldız'ın ortasına büyük bir boşluk yapmıştım sığabilmek için sonra tekrar İbranice harfler yazmaya başladım ama bu sefer aralarda kelimeler de yazıyordum.
Tekrar sprey boyamı elime aldığımda ikinci ve beni koruyacak olan en güçlü çemberi çizdim tam daire olacak olan çemberi yıldızı ortalayacak şekilde çizmeye devam özen gösteriyordum.
En sonunda ise dairenin içinde bulunan Yıldız'ın her bir ucuna bir tane gelecek şekilde
Beş mum dikmiştim.
Çantamdan çıkarttığım kağıtları eşit parçalara bölerek İbranice dualar yazdım. Diğer materyalleri de çıkartarak önüme dizdim.
Sıvıları bakır tasa boşaltarak üzerine tuzu döktüm ve karıştırmaya başladım en sonunda karıştığından tam emin olunca yazdığım beş kağıdı suya batırdım ve birkaç dua okuyarak karıştırdım, en sonunda ise çıkarttığım ıslak kağıtları beş mumun üzerinde teker teker yakmaya başladım ıslak olmalarına rağmen üzerine benzin dökülmüş gibi alev almıştı.
Bu dakikadan sonra eşyalarımı tekrar çantama koyarak davete başladım, hiç gecikmeden Ashar o kötü görüntüsü ile karşımda belirmişti. Bu dakikadan sonra ölmek de ölmemek de benim elimdeydi ama bu olanları öğrenmeden ölmeyi tercih edemezdim.
Ashar o her zamanki pis sırıtışı ile bana bakıyordu ve çok mu merak ettin baran dedi.
Sakin olmalı ve sinirlenmemeliydim sinirlenirsem bu şerlinin olanları anlatmama olasılığı vardı.
Evet ve sen bu olanları bana anlatacakmısın dedim.
Bana bakarak tamam olur ama bana bir tuzak kurmadığını nereden bileyim dedi.
Haklıydı ben senin bana yalan söyleyip tuzak kurmayacağını nereden bileyim dedim.
Senden bir söz vermeni istiyorum eğer sözünde durursan sana olan herşeyi anlatırım dedi.
Bu işin içinde bir şey vardı bu konuyu öğrenmemi Ashar da istiyordu ve sakin bir şekilde konuşuyordu bana karşı bir adım bile atmayacaksınız ben de aynı şekilde size saldırmayacağım ama bunları anlattıktan sonra eve nasıl yetiştiğini bile anlayamayacaksın dedi.
Bu benim işime yaramıştı tamam Allah şahidimdir ki sen bana karışmadığı sürece sana bulaşmayacağım bu gece dedim.
Sevinmiş görünüyordu ve anlatmaya başladı...

     Fatih
Baran çıkalı 2 saati geçmişti ve hepimiz endişelenmeye başlamıştık acaba birşey mi olmuştu da bu kadar gecikmişti tam dedeme bakacağım sırada dedem hepimizi süzerek siz evde kalın ben Baran'a bakmaya gideceğim dedi.
Dede sen nasıl bulacaksın bu çocuğu, gittiği yerleri en çok bilen biziz biz de seninle geliyoruz dedim.
Bana bakarak istersen sen gel Yunus ve Emir evde kalsınlar daha güvenli dedi.
O an Emir ve Yunus'a baktım kafalarını olur anlamıda sallayınca yerimden doğrularak e hadi dede gidelim çok geç olmadan dedim.
Dedem bana bakarak tamam evlat sen önden çık ben geliyorum çocuklara söyleyeceklerim var dedi.
Ben de önden çıkarak içeride bulunan ayakkabılıktan ayakkabılarımı giydim ve beklemeye başladım.

VOTE SAYISI ÇOK AZ ZAHMET OLMAZSA ŞU ALTTAKİ YILDIZA BASARMISINIZ
⬇️⬇️
⬇️⬇️

Bu bölüm biraz daha merak olsun diye herşeyi üstü kapalı yazdım ama çok yakında  her şey açığa çıkacak yavaş yavaş karmaşık bölümlere doğru ilerlemek dileği ile bay bay.😅

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 17, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

DÖNÜLMEZ 2 GEÇMİŞİN İZLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin