「 Chapter; Twenty-Three 」

Start from the beginning
                                        

Peki ya bana ihtiyacı varsa?

Üzerine dökülen yağmur damlalarının durmasıyla kafasını kaldırdı ürkekçe genç kız, oradaydı. Kendisine en çok ihtiyaç duyduğu kişi, sarı şemsiyesini genç kızın kafasına tutmuş daha fazla ıslanmasını engelliyordu. Gözlerindeki hüzün bir saniye olsun ayrılmamıştı gözlerinden, yeni yeni ıslanmaya başlayan sarı saçları biraz daha koyu halini alıyordu orjinal renk tonunun, üzerinde ilk defa buluştuklarında giydiği; sağ göğsünde bulunan pati işaretli beyaz tişörtü ve yırtık siyah pantalonu vardı. Kendisi de Katsuki'nin verdiği elbiseyle duruyordu.

İlk buluşmamızdaki gibiyiz ikimizde, fakat bu sefer hüzünle kuşatılmışız.

"Katsuki, burda ne işin var?" Fısıldadı. Katsuki'nin duyması için fısıldaması bile yeterliydi. Gözlerindeki hüzün ve suratında ki ifadesizlikle cevapladı sarışın.

"Her zaman güçlü olmak zorunda değilsin güzelim, düşersen, beraber kalkarız."

Duraksadı bir müddet, genç kızın hırpalanmış yüzünü inceledi. Yağan yağmura rağmen kurumuş dudaklarını diliyle ıslattıktan sonra devam etti;

"Hatırlarsan kucağımda korkudan titrerken sana bu sözü vermiştim, görüyorum ki düştün. Berber kalkmak için buradayım."

Genç kız kalbinin teklediğini hissetti, kalbinden vücuduna doğru yayılmaya başlayan mutluluk, yüzünden okunamıyordu. Gözleri tekrar doldu, ne iyilik yapmıştı da Tanrı, bu çocuğu kendisine destekçi kılmıştı.

"Katsuki..." Hıçkırıklarının arasından defalarca kaçan bu ismin sahibi eğildi. Genç kızın iki elini kaldırdı ve yaralanmış avuç içlerine küçük küçük öpücükler kondurdu. "Sorun yok, her şeyi düzelteceğim, söz veriyorum."

Eindeki sarı şemsiyeyi kızın eline tutuşturdu daha sonra, bir kolunu genç kızın bacaklarına diğerini beline attı, yanda duran spor çantasını da kavradı ve bir kez daha kucakladı genç kızı.

Sarı şemsiyeyi kendilerini korumak için tutmaya devam etti Y/n, Katsuki ise kucağındaki genç kız ile birlikte yürümeye başlamıştı. Kafasını gömdüğü göğüsten kaldırdı genç kız, sarışının kasılmış yüz hatlarını inceledi. Gözlerinden hala yaşlar boşalmaya devam ederken elini uzattı ve Katsuki'nin yanağını okşadı. "Teşekkür ederim, sana en çok ihtiyacım olduğu anlarda her daim yanımda olduğun için."

Katsuki genç kızın yumuşak dokunuşları ardında kasılmış bedenini gevşetti, gülümsedi. İlk kez bu kadar şefkatli bir gülümsemenin hedefi olan genç kız kollarını sarışının boynuna doladı ve yüzünü köprücük kemiklerine gömdü.

"Nereye gidiyoruz?" Katsuki'nin yumuşak kokusu yüzünden mayışmış bir şekilde sordu. "Evden kovuldun aptal, sokakta kalacak halin yok ya." Aniden vuran farkındalıkla birlikte Katsuki'nin kucağından inmek için bir hamlede bulundu genç kız fakat Katsuki tutuşunu daha çok sıkılaştırarak buna engel oldu. "Haklısın, hemen bir otel bulmam gerekiyor."

"Otelde falan kalmıyorsun." Kaşlarını çattı genç kız. Ağlamaktan dolayı tıkanan burnunu çekti konuşmadan önce. "Neden?"

"Çünkü; sen yalnız kalmaktan korkarsın."

İşte yine oluyordu, yine midesi kasılıyor vücuduna anlamlandıramadığı şeyler oluyordu. Sohbet arasında öylesine söylediği basit şeyleri bile hatırlıyordu Katsuki, bu bile genç kızın bütün dengesini alt üst ediyordu.

İçindeki heyecanı bastıramadığından dolayı kısık çıkan sesiyle konuştu. "Hatırlıyorsun." "Seninle ilgili olan her şeyi hatırlıyorum."

𝓛𝓲𝓶𝓸𝓷𝓵𝓾 𝓴𝓮𝓴Where stories live. Discover now