BÖLÜM 6: KIZ ÇOCUĞU

Start from the beginning
                                    

"Şey acaba derse geri mi dönsek?" Marcus bana göz atıp öğrencilerine döndü.

"Herkes sıraya."


🌜🌚🌛


Eve çepeçevre bakındım. Dışarıdan ahşap olan ev 3 katlıydı ve çatısı hafif eğimliydi. 12 kişi bu koskoca ormanın ortasındaki eve rahatlıkla sığardık. Zaten Marcus'un neden böyle kocaman bir evi olduğunu hâlâ anlamadım da...

Evin kapısını açan Marcus'un ardından girerken diğerleri de ikimizin arkasından girdi. Eve girer girmez bizi büyük bir salon karşıladı. Eşyaların üstü beyaz çarşafla kaplanmıştı ve yerlerde de üzerleri örtülen tablolar vardı. Beyaz çarşafların üzerleri tozlanmış olsa da etrafta gözüme çarpan bir böcek yoktu. Amerikan mutfak tasarımı vardı ve mutfağın da dolapları ahşaptandı. Tam olarak ormanın ortasında durmayı hak eden bir evdi. Güzeldi ve şaşırtıcı derecede burnuma huzur kokusu geliyordu. Marcus'un gözlerine baktığımda gözlerinde hep olan o hiddetli ifadenin yerini boşluk almıştı. Bunu biliyordum. Anılar seni sıkıştırdığında kapılıyordun ve elinden bir şey gelmiyordu. Bu seni en büyük boşluğa sürüklüyordu.

"Hadi temizlik yapalım." dedim gözlerindeki ifadenin dağılmasını sağlamak için. Hiçbir varlık bu boşluğu hak etmezdi.

"Bizi bir de bununla mı uğraştıracaksın?" Sarah'a gülümseyip omuz silktim. Kimse birine onu görmek için bakmıyordu. Herkes kendi dünyasıyla başbaşayken dünyada varlığını sürdüren başkalarının olduğunu unutuyorlardı. Şu an bu evde aynı havayı soluduğum herkes kendi dertleri ile uğraşıyordu. Kimse birlikken daha iyi olabileceğini düşünmüyordu. Benim yalnızlığımın sebebi de buydu işte. "Büyü ile hallederiz."

"O zaman eğlencesi kaçar." Caleb bana şokla baktı.

"Sen temizlikte eğlence mi arıyorsun? Sen ve temizlik. Eleanor ve temizlik." Başını iki yana salladı. "Beraber bir cümlede dahi yakışmıyorsunuz." Ona bayıkça bakıp banyoyu bulmak için Amerikan mutfağın biraz ilerisinde olan merdivenlere doğru adımladım. Sırtımda tüm gözleri susturan bir çift siyah göz hissettim.

İlk katta bir odaya girip odanın banyosuna girdim. O kadar odanın hepsini kendine özel banyosu mu vardı? Marcus cidden zengin olmalıydı. Banyoya göz atarken duş başlığı dışında temizleyebileceğim bir şey göremedim. Zor değildi. Yanımızda 3 tane vampir vardı. Saniyelerimizi alırdı. "Matthew!" diye bağırmam ile Matthew sanki bunu bekliyormuş gibi anında yanımda belirdi. Sendelesem de düşmedim. "Gidip temizlik malzemesi alabilir misin? Çantamda bi..." Daha ne olduğunu anlamadan yanımdan gitti. En fazla 10 saniye sonra tekrar yanıma geldi. Ben ise olayın şokuyla öylece kalmıştım. Elindeki temizlik malzemelerine şokla baktım. "Sen bunları çaldın mı?"

Gülümseyip yanağımdan makas aldı. "Fazla yavaşsın güzellik." Omuz silkip temizlik için hazırlık yapmaya başladım. Herkesin işini hazırlayıp zorla aşağı indirdim. Hepsi ayrı bir alemdeydi. Caleb ve Alissa mutfakta bir şeyler hazırlıyorlardı. Onlara gülümseyerek baktım.

Marcus telefonuna bakınıyordu. Acaba bir kurt adam telefonda neye bakıyor olabilirdi? Sarah ve yandaşları cam kenarında konuşuyorlardı. Watson ve Lauren da koltukta oturmuş gülüp, konuşuyorlardı. Matthew benim yanımdaydı. Blanca ve Carlos da birbirleriyle konuşuyordu.
"Herkes buraya!" diye bağırdım. Bağırmam ile herkes bana bıkkınca döndü.

"Tarafım hâlâ büyü. Sen istersen elinle yapabilirsin. Ben büyü ile bana düşen görevi yapabilirim." Başımı iki yana salladım. Bana öfkeyle bakan Sarah'a dil çıkardım. "Sen çocuk musun? Ne bu hâller?" Omuz silktim. Bunun kaynaşmamız için bir fırsat olduğunu anlayamamışlardı. Hepsi tarafından nefret dalgasına tutulmak istemiyordum.

GÖLGE KANIWhere stories live. Discover now