2

24 7 0
                                    

(Bir sonraki bölüm finaaalll😄😄😄💞💞💞❤❤🌼🌼🌼 çok uzattım farkındayım ama bu kitabı dediğim gibi rüyamda gördüm ve sadece bu kadar gördüm. O yüzden sadece bu kadar yazıyorum. Rüyamı hiç bozmak istemedim❤)

(3 gün sonra)
Tuhaf tuhaf hareketler yapıyordum ve garip konuşuyordum. Kontrolüm dışına oluyordu ve bunu üyeler de fanlar da fark etmişti. Psikoloğa gitmeyi teklif etmişlerdi. Sanırım...erkeklerden hoşlandığımı düşünüyorlardı. Çünkü bir kız gibi davranıyor ve üyelerle fazla samimi oluyordum. Ama psikoloğu kendime yediremeyince bir süre tatil yapabileceğimi söylemişlerdi. Ben de bunu değerlendirip 2 haftalık tatilim için Iksan'a gitmiştim. İlkokul arkadaşlarımla dolaşıyorduk. Ödemeyi ben yapmıştım. Çıkıp yürürken biraz gerilerinde kalmıştım. Kartımı cüzdanıma yerleştirirken birine çarptım. Çok yaşlı bastonlu bir nineydi.

-Aigo! Çok özür dilerim efendim. Sizi karşıya geçireyim. Dedim ve arkadaşlarıma siz ilerleyin işareti yapıp nineyi karşıya geçirdim.

-Yardım edebileceğim başka bir şey var mı? Dediğimde gözlerimin içine baktı. Ben de öyle yaptım. Göz rengi de göz bebekleri de siyahın en koyu tonuydu.

-Senin içine başka bir ruh gizlenmiş. Seni çağırıyor Jeongwoo-yah! Dediğinde gülümsemem gitmişti. Dikleşip duyduğum cümleleri sindirmeye çalıştım.

-Efendim?

-Gel benimle. Dedi ve hemen yanımızda duran eski püskü kapıyı açtı. Etrafa bakındım. Girip girmemek ne kadar doğruydu? İnsanlar görünce ne diyecekti? İçerde ne vardı? Beni neden çağırıyordu.

-İçine giren ruhun kime ait olduğunu bilmek istemiyor musun? Gel hadi içeri. Dedi. İçeri gittim. Öküz kafaları asılmış, duvarda tuhaf şeyler vardı. Oturdu. Karşısına oturdum. İçim çekiliyordu. Ne oluyordu böyle? Bir şeyler yapıp mumları yaktı. Sonra adımı çin alfabesi ile yazıp yaktı. İsmim yanarken kaburgalarımda bir acı hissettim. Elimi oraya koyup acı içinde inledim. Ateşe du dökünce acı yavaş yavaş terk etmişti bedenimi.

-Hala içinde. Elini ver. Onu görebilirim. Dediğinde hemen elimi uzattım. Elimi tutup gözlerini kapattı. Ona baktım.

-O bir kız.

-Ne? Dedim. Bir tek bunu diyebiliyordum. Aklım durmak üzereydi.

-Şanslıyız. Şimdi uyuyor. Uyumasaydı sana acı verebilirdi. Seni bir süredir o yönlendiriyor. 1 hafta kadar.

-Anlıyorum. Peki o kız kim? Onu bulabilir miyim?

-Yorganı yüzüne kadar çekmiş. Ama kızıl saçları var. Doğal kızıl. O bir şaman kızı. Yüksekte yaşıyor.

-Yüksekte mi yaşıyor?

-Eum.

-Anladııım!

-Hayır. Adında "Eum" var.

-Eum?

-Hm! Dedi ve elimi daha iyi kavradı.

-Bu kız bir çaylak. Şaman becerilerini yeni öğrenen bir çaylak. Sen...hiç silgi kaybettin mi?

-Silgi mi?

-Evet.

-Aa...hayır!

-İyi düşün. Hayatında hiç silgi kaybettin mi?

-Nasıl hatırlayayım 18 yıllık hayatımda?..kaybettiğim bir silgiyi neden hatırlayayım?

-Seviyor.

-Anlamadım? Ne dedin?

-Eum seni seviyor. Sana karşı gerçekten saf ve temiz duyguları var. Sana zarar vermeyecek. Bul onu.

LEAVE MY BRAINWhere stories live. Discover now