İkimizin de yaşadığı korku, gerilim ve sinirin kendimizi yıpratmaktan başka bir işe yaramadığını fark ettiğimizde bu olayı düşünmemeye çalışmaya karar vermiştik.

O şerefsizin yeri tespit edilmişti, en kısa sürede yakalanacaktı yani. Bu kadar diken üzerinde durmamıza gerek yoktu.

Bunun üzerine Seokjin de oyun oynamayı teklif etmişti ama çığlık atıp duruyordu! Oyunu her kazandığımda 'sen hile yaptın' diyerek iftira atıyor ve kaybettiğini asla kabul etmiyordu! 7 yaşında mızmız bir çocuk gibi davranıyordu resmen, 28 yaşında olmasına rağmen..

"Bu oyunu oynamak istemiyorum, çığlık atıp duruyors-"

"Oyun oynamayalım. "

Sözümü kestiğinde sinirle ona döndüm.

"Ya Seokjin! Mızmızlık yapma, daha güzel ve daha az korkunç bir oyun oynayalım. Canım sıkılıyor yoksa.."

"Oyun oynamayalım. "

Bu adam beni anlamıyordu sanırım..

"Bebeğim bi' dinlesene beni. Oyun oynamayalım, daha eğlenceli şeyler yapalım diyorum. "

Bakışlarındaki sırıtmadan anlamıştım asıl amacını fakat bizzat kendisinden duymak istediğim için anlamamazlıktan geldim.

"Hm, ne gibi eğlenceli şeyler mesela?"

"Oyun oynamaktan daha eğlenceli şeyler mesela.. "

Oyun ekranını kapatarak yanıma yaklaştığında sırıtan ifadesine gülmemeye çalıştım.

"Aklıma oyun oynamaktan daha eğlenceli bir aktivite gelmiyor.. "

Ne güzel salağa yatıyordum ama..

Yüzünü boynuma yaklaştırdığında parmak uçları yavaşça kolumdan göğsüme doğru ilerliyordu. Parmak uçları tenime değdiğinde vücudumun titremesine engel olamadım. Dudakları boynuma değiyordu ama asla öpmüyordu.

"Her şeyi siktir edip sevişelim bebeğim. "

Ay tebiyesiz hiç utanmıyor bunları söylerken..

Gözlerimi büyüterek baktım yüzüne ama o boynumda dudaklarını gezdirmekten başka bir şey yapmıyordu. Öpmüyordu bir de şerefsiz! Oyun oynuyordu resmen.

Benden bir cevap bekliyordu ama ne diyeceğimi bilmiyordum. Bir anda sevişelim de denmez ki, benim önce hazırlanmam lazım mental olarak. Her gün Kim Seokjin'le sevişmiyorum sonuçta.

Hiçbir faaliyette bulunmadan öylece oturuyor ve parmakları tişörtümün üzerinde gezinirken yutkunmaktan başka bir şey yapamıyordum.

O ise ölümcül bir yavaşlıkta hareket ediyordu, amacı beni öldürmekti sanırım!

"Neden cevap vermiyorsun Namjoonie?" Yerinde biraz doğrularak dudaklarını boynumdan çekmiş ve yüzlerimizi yaklaştırmıştı. Şimdi heyecanla parıldayan gözleri ile dudaklarıma bakıyordu. Parmakları ise yanağımı okşuyordu.

"Yine yanakların kızarmış... Neden utanıyorsun ki benden? " Dudağıma ufak bir öpücük bırakarak geri çekilmişti. "Sevgiliyiz biz Namjoon, sevgililer birbirinden utanmaz. "

Yüzünde yumuşak bir gülümseme ile konuştuğunda yutkunarak hemen dibimdeki dudaklarına baktım.

Sevgililer birbirinden utanmazmış! Sürekli beni elleyen ve her fırsatta öpen bir sevgilim olduğundan utanmam gayet normal beyefendi! Sen nasıl bu kadar utanmazsın asıl ?

"Bebeğim, seni çok fena öpmek istiyorum. Dolgun pespembe dudakların o kadar öpülesi duruyor ki... "

Dediklerine karşı titrek bir nefes vermeme engel olamadım. Hemen dibimde derin sesiyle fısıldaması hiç iyi gelmiyordu. Sesiyle bile bu denli etkilenecek kadar aşık olmuştum bu mükemmel varlığa..

Lights, Camera, Action!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin