0.1

15.3K 548 40
                                    

Bölüm ve kurgu düzenlenmiştir. 29.12.2020

Bir hikayeye hangi cümleyle başlamalı insan? Bu soruyu çok kez sorar olmuştum kendime, her seferinde tek bir isim dökülmüştü dudaklarımdan...

Ben bir adama aşık oldum; kendi karanlığında boğulmuş ve hatta kaybolmuş ve kendi karanlığına inat Güneş isminde bir adam. Benim hikayem bu adamla başladı...

Onu ilk gördüğüm de sahil kenarında bir bankta oturuyordu, yanında köpeği ile o kadar kusursuz bir görüntü sergiliyordu ki kalbimin gürültüsüne engel olamamış, bakışlarımı ondan bir saniye bile ayıramamıştım.

Yakışıklı bir adamdı; çıkık elmacık kemikleri , biçimli bir burnu, burnundan elmacık kemiklerine doğru serpiştirilmiş çilleri ona küçük haylaz bir çocuk havası veriyordu. Sanırım sağ yanağında gamzesi vardı; vardı diyorum çünkü tam emin olamıyorum. Köpeğinin başını okşarken küçük bir tebessüm bahşetmişti dünyaya. O an yeryüzünün ayaklarımın altından kaydığına şahit oldum. Uzun bir süre onu izledim o gün. Korkak adımlara evime gittiğimi hatırlıyorum.

Dizginleyemediğim hislerle başa çıkmak için kalemime sarılmıştım her zamanki gibi. Ne çizeceğim ya da nereden başlayacağım hakkımda en ufak bir fikrim yoktu.

O gece sabahın nasıl aydınlandığını hatırlamıyorum ama sanki bir parçamı o sahilde bırakmış gibiydim. Bedenim uykuya yenik düşene kadar da bu histen kurtulamamıştım bir türlü. Yıllarca en büyük dostum olan kalemim birden düşman kesilmişti çizgilerime.

O kadar pişman ve ahmak hissediyorum ki şimdi düşününce kendimi. Ertesi sabah bir yanım eksik uyandım güne. Uzun yıllar sonra bu hisle tekrardan karşılaşmak üzcüydü ve aynı zamanda karşı koyamadığım o heyecanın etkisi yalnız bırakmıyordu beni.

Bana gelirsek insanlarla konuşmayı sevmeyen, içine kapanık biriyim. Anne ve babamdan bana iki ev birde babamın maaşı kaldı. Bir evi kiraya verdim geçenlerde ve babamın emekli maaşı da olunca çalışmaya ihtiyacım kalmadı ya da ben hep böyle sandım. Keşke tek sorunum çalışmak olsaydı ama daha büyük. İnsan bazen nasıl da arıyor kaçacak bir yer, ev olmayan...

Kimseleri yaklaştırmıyorum kendime ve düşününce , iyi bir duvar ustası olduğum da söylenebilir. Yıllarca bu duvarları kendi ellerimle ördüm etrafıma. Duvarın senden tarafında olan kısmında kimse yok mu derseniz, elbette var. Sevgili Eva ; çocukluk arkadaşım, aynı zamanda ev arkadaşım. İyi ki de var yoksa kendimi hapsettiğim bu yanlızlıkta kaybolurdum.

-Hey sen, o duvarlar sadece senin eserin değil unutma.
- Yine mi sen?
- Tek arkadaşına bunları mı layık görüyorsun Sumru?

"Yine başlıyoruz" diye geçirdim içimden. Çok da yadırgamıyorum artık bu yakarışı.

Yolumu bulmamı sağlayan tek kişi Eva, oda yakın bir süre sonra evlenecek ve ben gene kendimle baş başa kalacağım. Pusulam olmadan ilerlemenin nasıl olacağını kestiremiyorum. Pusulasız bir kaşiften ne beklenir ki zaten...

Kafamda oluşan soru işaretleri ve sol yanımdaki buruklukla baş başa kaldım. Oysa dünyaya yeni adım atmış bir bebeğin keşif aşkına sahip olsam da bunu tek başıma yapmaya yetecek cesareti görmüyorum kendimde.

İki artı bir olan evim birden heybetli eski kalelerin büyük ve soğuk ahenkine büründü aniden gözümde.

Hayatımın her bölümünde diğer insanlardan olabildiğince soyutlayarak geçirdiğim ömrümün hazırlıksız yakalandığı bu bölüm, zihnimi ağırlaştırıyor. İsteyerek olan birşey değil bu.

-"O kadar da korkma Sumru, ben yanındayım her daim."

Tam bir fısıltı kadar uzağımdan gelen ses beynimde yankılanmaya başladı.

Güneşe Sıçrar ÇekirgeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin