“Çok fena bir şeysin.” demesi ciddi anlamda egomu tatmin ederken dudaklarımın kenarı usulca kıvrıldı ve belindeki ellerim usul usul kıyafetinin altından tenini okşamaya başladı. “Ama bir o kadar da geri zekâlısın.” Egomu okşayan cümlesinin devamını dudaklarındaki sinir bozucu gülümseme eşliğinde duyduğumda gözlerimi devirmiş, elimin altındaki belini sıkıp bedeninin anlık titremesine sebep olmuştum.

“Böyle hakaretler tatlı dudaklarına hiç yakışmıyor, biliyor musun?”

“Hasiktir oradan, cıvıma.”

Söylediğime karşılık inadına küfür etmiş olması kahkaha atmama sebep olurken onun gözleri benim fark etmeyeceğimi düşünerek karnımda dolanmıştı ancak bunu ben görememiş olsam bile kurdum çok rahat bir şekilde hissetmiş ve alfa feromonlarını onun üzerine salmaya başlamıştı. Taehyung'un elleri boynuma tutunurken hafifçe sıçrayarak kucağıma yerleşmesi ve benim refleks olarak kalçalarının yan kısımlarını tutmam kısa bir süre içerisinde gerçekleşmişti. Yüzlerimiz arasındaki mesafe azalırken kucağımda olması onun benden daha yüksekte görünmesine sebep olmuş, boynumdaki ellerini hafifçe hareket ettirmişti benim sınırlarımda dolaştığını bile bile.

“Beni odana götürmeye ne dersin yakışıklı?”

İmalı sesi ile birlikte konuştuğunda dudaklarımdaki gülümseme genişlemiş, onun ensemde dinlenen ve yumuşak tenimi okşayan parmakları usul usul yeni boyattığım gri saçlarıma kaymış, parmakları arasına hapsettiği tutamlarım sebebiyle başım onun hareketleriyle birlikte geriye yaslanmıştı kendiliğinden. Saçlarımda gezdirdiği parmakları oldukça hoşuma giderken onun söylediğini yapmak amacıyla ayaklarımı sonunda hareket ettirebilmiş, merdivenlere yönelerek üst kata çıkmaya başlamıştım. Her çıktığım basamakta kucağımdaki bedeni hafifçe yukarı sıçrarken onunla eğlenmek istediğimden şiddetli bir şekilde zıplamasına sebep olmuş, hafif çığlığı boş evde yankılanmıştı. Hesaba katmadığım şey ise saçlarımı tutuyor olan parmaklarının tutuşunu sıkılaştırarak asılması ve ani hissettiğim tuhaf his ile birlikte inlememdi.

“Salak mısın Jungkook? Yere amele sümüğü gibi yapışmamızı mı istiyorsun?!”

Sitemli sesine karşılık olarak gülmekle yetindiğimde üst kata varmıştık ve odamın kapısının önünde onu kucağımdan düşmemesi adına sabitlemeye çalışıyordum. Tek elimle belini çepeçevre sararken diğer elimle kapıyı açtım ve yavaşça ikimizi de bana ait olan odanın içerisine soktum. Arkamdan kapıyı kapatıp her ihtimale karşılık anahtarını çevirip üzerinde bırakırken o saçlarıma tüm dikkatini vermiş bir hâlde irice açtığı gözleriyle sevimlice kucağımda duruyor ve tek kelime etmiyordu. Başka bir zamanda olsak tamamen açık olan üst gövdemi ellemeden bırakmayacağına emindim ancak şimdi saçlarım öylesine dikkatini dağıtmıştı ki gömleğimin önünün açık olduğunu tamamen unuttuğunu bile düşünüyordum.

“Saçlarımı kazıtıp sana vermemi mi tercih edersin yoksa bana ait olan yatakta sesini yükselmeni sağlamamı mı?”

Aniden sorduğum soru sebebiyle gözlerini kırpıştırırken gülerek başımı iki yana yavaşça sallamış, hâlen kucağımda olan bedenini çalışma masamın üzerine yavaşça bırakırken geri çekilmek adına bir adım atmıştım ki onun enseme sarılan parmakları beni durdurmuştu. Dudaklarıma tahmin edemeyeceğim bir hızda yapışırken burnumdan derin bir nefesi ciğerlerime gönderdim ve anlık teması içimi titretirken kirpiklerim titreşerek gözlerimin kapanmasına sebep oldu. Derin bir yutkunma ile ağzımın kuruluğunu geçirmeye çalışırken onun dudakları boşluğumdan yararlanırcasına büyük bir hazla dudaklarımı ben henüz karşılık vermeye fırsat bulamadan öpüyor, soluklarımı kesiyor ve bunu yapmaktan ayrı bir hoşnutluk duyuyordu.

idny.Where stories live. Discover now