37.Serdar'ın Bebeği

2.7K 354 119
                                    

Sonay'ın Anlatımıyla

Betül'ün kına gecesinden sonra patlattığım bomba ile hem içimi rahatlatmış hem de aylardır çektiğim vicdan azabımdan kurtulmuştum.Arkadaşlarımdan bir şey gizliyor olmanın derdi yetmez gibi bir de bebek haberi ve bunu sadece benim biliyor olmam beni günlerdir perişan etmişti.Ama artık daha rahatım bir de şu haberi Serdar'a versem daha da sır mır yok tövbeeee.Ben kimim de gizem yaratıyorum ya yaşlandım resmen yaşlandım.

İzmir'den döndükten üç gün sonra düğün yapılacağı için Ankara'da hazırlıkları tamamlama konusunda az da olsa zaman kazanmıştık.Betüşümün aldığı bu kararı takdir edip örnek almak benim adıma şart.Aklımın bir köşesinde bulunsun.Çünkü uzak iki memlekette bir kına bir düğün art arda olacak iş değilmiş yaşadık gördük.


Ankara'ya döndüğümüzün ertesi günü Eda ablam sabah erkenden beni arayıp işe birkaç saat gecikmek zorunda olduğumu çünkü cumartesi cumartesi rica minnet benim için kendi jinekoloğundan randevu aldığını söylemek için uyandırdı.İtiraz etmek ne mümkün 'hamilelik az şey miymiş, bunun kan testi vitamini ultrasonu varmış, öyle işler ertelenmezmiş ,hemen hazırlanıp kitapçının önüne gelmezsem saçımı başımı yolmaz mıymış? '

Tüm bu sevgi sözcüklerini günün erken saatlerinde duydum canım ablamdan.Ha bir de doktordan hemen sonra Serdar'a bu durumu söylemem gerektiğini yoksa kendisinin müjdeyi direkt Emine Hala'ya yani müstakbel kayınvalideme vereceğini de sıkıştırdı cümlenin sonuna.İnsafsız kadın.Yapar ama kesin yapar benim bugün bu işi halletmem lazım.Vallahi başta aile büyükleri olmak üzere herkeslere rezil olurum diye düşündüm ve söylediğini yaptım.Hemen giyinip kitapçıya geçtim ablam beni ajan gibi simsiyah kıyafetleriyle karşıladı kitapçının önünde.Arabaya biner binmez 'abla kürtaj istemiyorum biliyorsun değil mi?' diye lafa girdimm.Ne bileyim öyle gözlüklü mözlüklü simsiyah giyinince merdiven altı bir yere götürecekmiş de tanınmak istemiyormuş gibi geldi bir an bana hahahhaha...Biz Türk filmlerinde öyle gördük yani...Ah benim bu çocukluk travmalarım. Ablam benim yersiz espirime gülmek yerine 'tövbe de kız deli deli konuşma 'diyerek beni azarlamayı tercih etse de.Bence komikti...

Hastanede yaşananlar klasik şeyler tahmin edersiniz ki...Test pozitif.İlk ultrason.Çeşitli tahliller için verilen kan vs vs.Benim sanki hiç haberim yokmuş gibi yine de hala sahip olduğum şaşkınlığım ,ablamın göz yaşları bir vs vs daha...

Ablam hastaneden çıkar çıkmaz çantama ilk ultrason görüntüsünü sıkıştırıp beni Serdar'ın evinin önünde bıraktı.Gerisi sende canım hadi bakalım diye sırtıma da sanırım beni cesaretlendirdiğini düşündüğü iki de pıt pıt vurdu.

Bir cumartesi sabahı saat 11.00 ...Şu anda dergide olmam gerekirken öğlen ikiye kadar izinli olduğumdan elimde çantam sevgilimin evinin önündeyim.Buraya ablam tarafından cami avlusuna bırakılan çocuk gibi bırakıldım.Bak yine Türk filmi...Görüyor musun??

Daha fazla beklersem geri dönmekten korktuğum için hızla kapıya adımlayıp zile bastım.Bugün Serdar'ın boş günü olduğundan evde olduğunu tahmin ediyorum.Ki doğru tahmin etmişim benimki saçları dağılmış yeni uyandığı belli,altında ekose pijaması ve üstü yunan heykeli gibi çıplak açtı kapıyı.Ohaaa amaa.

-Sonay???

-Sevgilim!

-Sen? Dergide değil miydin? Bir şey mi oldu güzelim.

-Yooo.Öyle geçiyordum uğradım.

-Geçiyordun?Buradan?

-Offf Serdar!İstemiyorsan giderim.Ne çok soru sordun ya.

-Gel burayaa gell.Şaşırdım sadece güzelim.Bir anda seni böyle karşımda görünce...İstemez olur muyum lan?

-Sensin lan!

-Doğru benim bebeğim.Geç içeriye hadi.

Serdar beni içeriye davet ettikten sonra önce saatin daha erken olduğunu beraber uyumamız gerektiğini söyleyip beni odaya çıkmaya ikna etmeye çalıştı.Ona ikna edemeyeceğini anlayınca da kahvaltı yapıp yapmadığı sordu.Yapmadığımı öğrenince elini yüzünü yıkayıp üzerine bir tişört giydikten sonra hemen bizim için tost yapmaya koyuldu.Ben de boş durmadım tabi bir yandan ona masayı hazırlayarak yardım ederken bir yandan da kapıyı böyle yarı çıplak açtığı için bol bol azarladım beyefendiyi.Olan var olmayan var .Ya yabancı biri gelseydi öyle mi görseydi benim sevgilimi.Biraz dikkat etmesi lazım canım.Zaten gereksiz yakışıklı...

Kahvaltımızı yaptıktan sonra ikimiz için yaptığım kahveleri alıp bahçedeki sallanan koltuğumuza geçtik.Gözüm saate takılınca Serdar ;

-Hayatım işin mi var senin?diye sordu hemen.Cin gibi bu da be.

-Şey saat ikiye kadar izinliyim bugün.Beni birazdan dergiye bırakır mısın aşkım?

-Tabi bırakırım.Sen neden izin aldın Sonay?Yani benimle kahvaltı yapmak içinse buna çok sevinirim ama muhtemelen inanmam.Bir sorun mu var güzelim?

-Sorun demeyelim de..

-Hmm.Ne diyelim?

Serdar öyle bir anda sorunca tam zamanı diye düşünüp hemen yanımdaki çantamdan ultrason kağıdını çıkardım ve kucağına bıraktım Serdar'ın.O elindeki kağıda ne olduğunu anlamaya çalışarak bakarken de;

-Bebek diyelim mesela diye cevapladım sorusunu.

-Bebek mi?Hayırlı olsun kimin??

Soruyor bir de .Zehir gibi adam aptal oldu aşık olunca ya.Saat çok mu erken acaba onun zihni için.Ay çatlayacağım şimdi vallahi diye bağıracaktım ki.Çok şükür beklenen tepki sevgilimden geldi.

-Hiiihhhh! Benimmm?Benim bebeğim?Öyle mi ?Vallahi de Sonay?Bizim bebeğimiz mi?

Bana öyle gözleri dolu dolu sorunca o soruyu gözümden akan yaşları durduramadığımdan konuşmak yerine kafamı salladım evet anlamında.Serdar'ın sonraki sevincini ben omuzlarında baş aşağı olduğumdan pek göremedim ama bahçede falan koşturdu.Kükrer gibi çığlıklar falan derken çimlere oturup kucağına aldığında kendime gelir gibi oldum biraz ama midem altüst olduğundan öpücüklerinin arasında pek ne dediğini anlamadım doğrusu.Teşekkür etti onu duydum ama.Ha Bir de ölürüm lan size dedi.Lan sensin dedim .Güldü..Sarıldı uzun uzun saçlarımı koklarken...

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum Efenim.Sevgilerr🌸

SONAY  (TAMAMLANDI)-IIIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin