Ep15-Geri Dönüşü Olmayan

1.7K 100 13
                                    

1 Ay sonra

Yağmurlu günler bana hep uğursuzluk getirirdi.Hem sırılsıklam olmaktan nefret ediyordum hem de soğuktan.Mart ayındaydık ve çok soğuktu.Bu gün de fazlasıyla yağmurluydu hava.Bir an olsun durmamış,dursa bile çiseliyordu.Bu günü hiç sevmemiştim.Okulun bahçesinden içeri gidene kadar,koşarak gitmeme rağmen ıslanmıştım.

Yemekhaneye doğru ilerlediğimde canım arkadaşlarım,Park ailesi oturmuş sohbet ediyordu.Seojoon beni görür görmez ayaklanmış ve çantamı sırtımdan almıştı "Günaydın" dedim hepsine sırayla.

Onlardan da günaydını aldıktan sonra Seojoon'dan fırça yemiştim "Neden haber vermiyorsun,ıslanmışsın!" Hyungsik hemen atıldı "Haber verse ne olacaktı anlamadım?" Seojoon kaşlarını çatıp "Ona şemsiye götürecektim.Arabadan buraya kadar yürümüş" Gözlerimi devirip "Abartma Seo birşey olmaz" Şaşkınca baktı. "Hatırlarsan geçen gün yatak döşek yatıyordun.Bünyen çok zayıf Tae"

Bana karşı o kadar ilgiliydi ki,bazen onu babam sanıyordum.Babam da son zamanlarda üzerime çok titriyordu.Ameliyattan önce de ilgililerdi,ama kalp naklinden sonra fazla düşüyordu üzerime.Baba olduğunu yeni yeni hatırlıyordu sanırım.Ama olsun.Geç olsa da ,güzel oldu.

"Ee çıkışta napıyoruz?" Dedi Jimin.Benim bir planım yoktu ve dışarı da çıkmak istemiyordum açıkçası. "Bence sinemaya gidelim sonra da yemek yeriz" Sinema iyi fikir olabilirdi. "Bilim kurgu veya fantastikse gelmiyorum." Dedim net bir şekilde.Çünkü ben ve Soejoon hariç bu iki deli yalnızca o tarz filmler izliyorlardı. "Taehyung haklı sıktınız yaa.Hiç mi duygunuz yok şöyle bir aşk filmi izlesek?" Hemen devam ettim sinsice veya "Korkuu!!" Dedim.İkisi de birbirine korkuyla baktı.Aşk ve korku onlara hitab etmiyordu.İkisinden de çok korkuyorlardı.Görende onları ikiz sanardı.Gözlerindeki korkuyu görünce ikimiz de birbirimize bakıp gülmeye başladık.Ben ve Seojoon korkmuyorduk hiçbir şekilde ve onların bu hali çok eğlenceliydi.

"Ben de korku izlemem banane!" Dedi Jimin kollarını göğsünde birleştirerek.Film konusunda bir türlü anlaşamıyorduk.Sonunda sinemaya gitmekten vazgeçmiştik.Sadece yemeğe çıkacaktık ama akşam yemeği olacaktı.

Dersteyken nöbetçi bir öğrenci gelip beni sordu.Ve elindekini öğretmene verdi
" Taehyung bu sanaymış" dedi öğretmen.Kaşlarım çatıldı istemsizce "B-bana mı?" Çocuğun verdiği paketi açıkcası çok merak etmiştim ama,daha sonra bakacaktım.

Zil çaldığında çatıya çıkmıştım.İstemsizce gizli tuttuğum herşey için çatıya gidiyordum.Eskiden kalma bir alışkanlıktı.Oraya gidip onu hatırlatmasından nefret ediyordum ama sanırım atlatmıştım ya.İnsanın başına ne gelirse gelsin hayat bir şekilde devam ediyor.Etmek zorunda.

Paketi elime aldığımdan beri çok heyecanlıydım.Açtığımda tuhaf hissettim.Bu pirinç kekiydi.Rengarenk pirinç keki topları vardı.Üzerindeki notta da "En Sevdiğinden" yazıyordu.Çok tuhaftı hangi gerizekalı bana bu şakayı yapıyordu.El yazısı çok tanıdık gelse de arkadaşlarımdan beklemiyordum.O yüzden okuldaki biri yapmıştır diye düşündüm.Fakat sinir etmek için olsaydı,başka bir şey yollardı.Pirinç keki yollaması çok tuhaftı.

Ayrıca nerden biliyordu ki en sevdiğim olduğunu? Tadına bile bakmadan oraya fırlatıp aşağı indim.Jimin'lere bahsetseydim o ve hyungsik bi şekilde bulurlardı.O kadar çok meraklılardı ki birşeyi araştırıp sormaya.Hayret ediyordum,hiç mi başları ağrımıyordu.Jimin'in gözleri bile bu yüzden bozuktu.Herşeye yakından baka baka hipermetrop olmuştu.Sanrım çocukluğundan beri böyleydi.Çünkü eskiden tanımasam da görüyordum onu.Hep gözlüklüydü.Ama gözlük bile öylesine yakışıyordu ki.Nasıl halâ bekardı anlayamıyordum.Kimseyle ilgilenmiyor yüz vermiyordu.Varsa yoksa Yoongi'ydi.Bir tek onu kendine yakın tutuyordu,ama bunun duygusal anlamda olduğunu sanmıyordum.

You Know I'm The One(Vkook) जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें