ölüme giden her yol korkutucudur

Start from the beginning
                                    

"Şimdi onların yanından geldim." dedi Alex. Başparmağıyla elimi okşuyordu.
"Her şey yolunda, sadece seni merak ediyorlardı ama sen de iyisin. Saat gecenin ikisi, sen uyandığında onlara haber vereceğime söz vermiştim ve en son baktığımda ikisi de uyumamıştı. Konuşmak ister misin?"

Yavaşça başımı salladım. Babam bir elini yanağıma yerleştirmiş okşuyordu, Alex ise bir eliyle elimi tutmuş bir eliyle de telefonuyla ilgileniyordu.

Görüntülü aramayı başlatan Alex telefonu bana doğru çevirdiğinde önce aranan numaraya ve ekranda beliren fotoğrafa baktım.

Anna'nın 'Little Basketball Queen' şeklinde kayıtlı numarası ve basketbol maçından sonra Alex ile çekilmiş fotoğrafı ekranda duruyordu ve bu beni gülümsetmişti.

"Saat gecenin ikisi Alex yoksa anne-"

Anna'nın sözü beni görmesiyle yarım kaldığında "Merhaba güzelim." diyerek gülümsedim. Her zaman olduğu gibi şaşkınlık anında dili tutulan kızım, kardeşini yanına çektiğinde Emma'nın da gözlerinin parladığını gördüm.

"Uyanmışsın!" dedi Emma, heyecanla yerinde zıplamış ve kardeşine sarılmıştı.

"Seni çok özledik anne, ilk işimiz oraya gelmek olacak!" diyen Anna'ya gülümsedim.

"O zaman bu gece erken uyuyun." dedim zorlukla. Alex de babam da yorulduğumu fark etmişlerdi. Konuşmak bile beni bitap düşürmüştü.

Telefonu kendisine çeviren Alex "Annenizi duydunuz." diye söylendi.
"Büyükbabanız birazdan eve gelecek, dinlenmesi gerekiyor. Bana yaptığınız gibi onu da soru yağmuruna tutturmak yok. Yarın onunla birlikte buraya gelirsiniz, anlaştık mı?"

Telefonun öbür ucundan ikisinin de "Anlaştık Al." dediğinde gözlerimi kapatarak iki yanımdaki adamın elini daha sıkı tuttum.

"Uyandığımda," dedim, dudaklarımı ıslatıp devam etmek için derin bir nefes almıştım.
"İkinizi de yanımda görmek çok güzeldi."

"Uyu biraz." dedi babam. Eğilip alnıma bir öpücük bırakmıştı.
"Ben de eve gidip kızları sakinleştireceğim. Sabah onlarla birlikte gelirim."

Yavaşça başımı salladım. Uyumayı gerçekten de istiyordum, bedenimi kullanmayı unutmuş gibi hissediyordum.

Babam Alex'e başını hafifçe salladıktan sonra odadan çıktığında bakışlarımı Alex'e çevirdim.

"Bir şeye ihtiyacın var mı sevgilim?" diyerek yanağımı okşadığında yavaşça başımı salladım. Yüzüme yerleşen tebessüm sayesinde o da ne istediğimi anlamıştı. Oturduğu yerden kalkıp bana doğru eğildikten sonra dudaklarıma ufak bir öpücük bıraktı.

"Şimdi uyku zamanı." dedi gülümseyerek.
"Doktoru duydun bolca dinlenmek gerek."

-

Gözlerimi ikinci kez araladığımda Alex hâlâ elimi tutuyordu, yanımdaki sandalyede uyuyakalmıştı. Duvardaki saat saatin öğlene yaklaştığını gösteriyordu, kendimi dün akşamkinden çok daha iyi hissediyordum.

"Sevgilim." dedim sakince Alex'in elini okşarken. Konuşmamla birlikte Alex'in gözlerini açması bir olmuştu. Gözleri hafif kızarıktı. Yorgun olduğu belli oluyordu.

"Bir şeye mi ihtiyacın var?" dedi Alex oturduğu yerde doğrulup yanıma yaklaşırken.

Başımı yavaşça iki yana sallarken "Orada boynun ağrıyacak." diye mırıldandım. Konuşmakta önceki kadar zorluk çekmiyordum.

favourite worst nightmare | turnerWhere stories live. Discover now