Bölüm 1: Başlangıç

973 44 42
                                    

Ciğerlerini yakan havanın verdiği belli belirsiz keyif, belki de gecenin bir vakti bu terk edilmiş yerde koşmaya devam etmesini sağlayan yegâne şeydi. Kalbinin her çarpışında vücudundaki adrenalin katsayısı artıyor, içinde yarım yamalak bir zevk parıldıyordu. Korku ve heyecanın paha biçilemez bir karışımıydı bu. İhanet, belki de duymak istediği en son şeylerden biri olmasına rağmen, karanlık bir sokakta kovalanıyor olmasının yegâne sebebiydi.

Eski bir meslektaşının ricası üzerine, ülkenin ücra köşelerinden birine, teslimat yapmak için gelmişti. Demek kızının mektupları teslim edilmeliydi? Böyle saçma sapan bir nedenle tongaya düştüğü için kendine çok sinirliydi. Belki de uzun zaman sonra kalbinin sesini dinlemiş, görevi kabul etmişti. Karşılığında eski model bir SUV alacak olması yeterince kuşkuluydu, ama o 'arkadaşlık' bağlarına inanmayı tercih etmişti falan filan.

Sokağın sonuna doğru ilerlediği sırada, bir el silah sesi duydu. Bir kadın çığlığı boş sokakta yankılandı, ardından gelen farklı bir ses tüylerini diken diken etti. Kadının yere serilmesinin ardından da sokak yeniden sessizliğe büründü. "Elveda Stephanie." dedi kendi kendine. Şu anda başkası için endişelenecek durumda değildi. Alt tarafı bir dönem sahte para ticareti yapmıştı, silah tutan adamlarla bir geçmişi olmaması gerekirdi değil mi? El altından yürüttüğü milyonlarca dolar ona yeterince lüks yaşatmış olmalıydı, yine de bu hayatının elinden gitmesi anlamına gelmiyordu.

Etrafına hızla göz attı. Karanlık sokak, bir çıkmazdı. Sonu tel çitlerle örülü olan bu mevkinin tek avantajı dar alanlara sahip olması olabilirdi. Ardında muhtemelen üç kişiden fazlası vardı. Peşindekilerden ikisini yanında götürebilmek onun için büyük başarı sayılırdı. Şayet hepsinden kurtulabilirse, işte o zaman bir efsane olmaya hak kazanacak kadar azametli olduğunu herkese göstermiş olurdu. Hem canı da kurtulurdu, fena mıydı sanki? Ara sokaklardan birine girerek vuruş yapabileceği bir gereç aradı. Vücudu adrenalinle dolup taşıyor, duyduğu her adım sesinde soluk alışı hızlanıyordu. Eline geçirdiği metal bir boruyu sıkıca kavradı, ardından çöp kutularından birinin arkasına saklandı. Tellerde bir açıklık görmüştü, ancak kaçmaya çalışmak için çok geçti. Soluk alışının derinleştiğini fark ederek kendini dizginledi, oldukça sessiz bir hale büründü.

"Çık ortaya seni şerefsiz!"

Elinde makineli bir tüfek olan, siyah saçlı bir adam sokaktan içeriye girdiğinde, birkaç el ateş etti. Ardından gelen ikiliyi daha önce hiç görmemişti. Belki de birliğin ajanları ya da suikastçılardı. Nefesini tuttu, bitmek bilmeyen karanlığın ortasında adeta bir hayalet gibiydi artık.

Silah fenerlerini açan saldırganlar ağır adımlarla sokağa ilerledikleri sırada birkaç el daha ateş ederek, ona beklediği fırsatı yaratmış oldu. Jet hızıyla yerinden kalkarak oldukça sert bir vuruş yaptı. Makineli tüfeği olan adamı yere düşürür düşürmez kendine doğrultulmak üzere olan silahları fark etti, derin bir nefes aldı, ardından seri bir hareketle elindeki sopayı bacaklarına savurarak yere düşmelerine neden oldu. Boruyu siyah saçlı adamın gözünden içeriye sokarak vahşice canını aldı, sonrasındaysa çöp kutusunu yerden kalkmak için debelenip duran ikilinin üstüne devirdi. Evet, onlar silahlı olabilirdi ama kahramanımız da oldukça eğitimliydi. Eğitimli miydi, yoksa tecrübeli mi?

Söylemesi onun için bile zordu.

Yerdeki makineli tüfeği kaptı, ardından yerlerinden kalkmayı deneyen ikilinin ellerini kullanılmaz hale getirdi. Bu sırada korkuya kapılan adamların çabaları da son bulmuştu.

"Konuşun! Sizi kim gönderdi?"

Sorgu süreci başarısızdı. İkili muhtemelen buralardan değildi, ne konuştuklarını anlayamıyordu. Ancak çaresizce bağırıp durduğu sırada, ona karşılık olarak anlayabildiği bir ses duydu;

Hilebaz - Ejderdişi DiyarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin