NAR: Bir Yeraltı Efsanesi

792 28 7
                                    

Biricik hikayemiz, kitap oldu biliyorsunuz ki... Fakat ben kitap olduktan sonra buradan kaldırmıştım. Şimdi uzunca bir bölümünü yeniden yayınlamaya karar verdim. Yayın hakları sebebiyle tamamını paylaşamıyorum. Lakin uzunca bir bölümünü geri yüklüyorum! Kitap ile henüz tanışmayan, merak eden, satın almadan önce ön okuma yapmak isteyenlere özel... 

ÖNSÖZ

Nar; dünyadaki birçok kültürde yer edinmiş, her coğrafyada ayrı bir anlamın habercisi olmuştur. Yunanistan'da ve Orta Doğu'da yüzyıllarca şifanın sembolü olan Nar, içinde barındırdığı mistik öykülerin de başkahramanı olmayı başarmıştır. Farsça 'da "ateş" anlamına gelen nar, ateşle ve kalple özdeşleşen tutkulu aşkın sembolüne dönüşmekten kurtulamamıştır. Nitekim bunun en güzel örneği, Yunan Mitolojisi'nin en büyük aşklarından biri olan Hades ve Persephone'nin hikâyesinde başrol oynamasıdır.

Hades, nergis çiçekleri ile dolu bir tarlada Persephone'yi görür görmez âşık olur ve onu kendiyle birlikte yeraltının karanlık zindanlarına götürür. Asıl adı Kore olan Persephone'nin annesi Demeter; kızının kaçırılmasına çok üzülür ve yeryüzündeki hasadı kurutma kararı alır. Yeryüzünde bereket namına bir şey kalmadığında; Zeus, kardeşiyle anlaşma yapıp Kore'yi yeniden yeryüzüne getirmek için öne çıkar. Fakat artık çok geçtir. Kore, çoktan Hades'in ona ikram ettiği narı yemiş ve Hades tarafından Persephone adını almıştır. O artık yeraltının karanlık kraliçesidir. Çünkü ölüler ülkesinde bir şey yiyenlerin, yeryüzüne çıkma hakları yoktur.


GİRİŞ

"Lütfen."
Ondan duyduğu ilk yalvarış bu oldu. Sesindeki cılız pişmanlığı fark etse de, onun taşa dönen kalbini eski haline getirmeyi başaramazdı. Bunu şuan dünya üzerindeki hiçbir şey başaramazdı. Yerinde birkaç kez debelendi, yalvarışın sahibi... Kadın, boynundaki fuları öfkeli bir şekilde çıkartıp avcunun içinde bir süre sıktı. Nihai sonu biliyordu ve bundan kaçışı yoktu.
"Eski günlerin hatırına," dedi adam, nerdeyse ağlayarak.
Bu çaresizliği, kadının yüzünde bir kası bile oynatmaya yetmedi. Sıkmaya devam ettiği fuların iki ucundan tuttu ve artık adamın daha fazla konuşmaması için ağzını sıkıca bağladı. Konuşmaması onun işini daha fazla kolaylaştırabilirdi.
Kimi kandırıyordu? Çok uzun zamandır bu an için yanıp tutuştuğu kesindi.
Adam, kızarmış gözlerini nefretle kadına dikti. Dizlerinin üzerinde hafifçe çöken kadın, tırnaklarını onun sakallarına geçirdi. Sorabileceği tek bir soru vardı.
"Neden?"
Sıktığı dişlerinin arasından tek bir kelime kaçıp kurtulabilmişti. Gözleri dolmaya başlayınca yeniden topuklularının üzerinde doğruldu. Geriye doğru adımlar atmaya başladığında ise, adam yerinde çırpınmaya, kapalı ağzı ile bir şeyler haykırmaya devam etti.
Kadın, son bir kez ona baktı ve evin ıslak, ahşap merdivenlerinden yavaş yavaş inmeye başladı.
Boş evin içinde hala adamın homurtularını duyabiliyordu ve evden çıkmadan önce kapıya son kez, veda eder gibi dokundu. Cebinden çıkardığı sarı kutuyu avcunun içinde bir süre tuttu. Hafifçe esen rüzgâr sayesinde saçları, gözyaşlarıyla ıslanan yanaklarına yapışmıştı. Düzeltmek gibi bir zahmete girmeden, küçük kutuyu açtı. Kutuya oranla geniş duran kibriti tek seferde yaktı ve kapı girişine fırlattı. Maviye çalan alev ilerlemeye ve kırmızıya dönmeye başladı. Çok kısa bir süre içinde, alev büyüdü ve tüm evi sardı. Kadın, birkaç adım gerileyip eserine son bir kez baktı.


BİRİNCİ BÖLÜM – Kâbus

21 Haziran 2018

GECE'NİN 23.YAŞ GÜNÜ

Gece, rahatsız edici gürültü ile gözlerini araladı. Yatağından kıpırdamadan, uzanıp telefonunun alarmını kapatmayı başarsa da, bir türlü bilincini açık tutmayı başaramadı. Şimdi yerinden kalkıp önce bir duşa girmesi, sonra da işe gitmeden önce giyecek bir şeyler bulması- bir dakika... Bunu yapmasına gerek yoktu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 29, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

NAR : Bir Yeraltı Efsanesi (KİTAP OLDU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin