"Sür, canımın içi." Dediğinde gülümsedim. Evden çıkarken gizlice çantama koyduğum kremi çıkarıp elime azıcık sıkarak onun yüzüne yaklaştım. Yaraya güzelce kremi yedirirken yüzünü buluşturuyordu.

Ah canını sevdiğim.

"Kursa devam ediyorsun değil mi çilli?" galiba Harun'un birde bana böyle seslenmesini çok seviyordum. Yüzümdeki Çilleri ilk gördüğünde çok beğenmiş o günden beri bana çilli ya da canımın içi diyordu.

"Ne kursuna?"

"Çene çalma kursuna! Ne kursuna olacak kavga kıyamet gittiğin gitar kursuna." ah birde o vardı, pislik olsun diye gittiğim gitar kursu.

Yani eskiden pislik olsun diye gittiğim gitar kursu.

"Yok, gitmiyorum artık ben bir aydan fazla oldu." Diyerek gözlerimi kaçırdım. O şeytan benim gitarımı kırmıştı.

"Ne demek o koşa koşa gidiyordun, biri bir şey mi dedi bir şey yapan mı oldu?" yerinde toparlanıp yüzüme baktı.

"Şey, Cansel gitarımı kırdı yanlışlıkla bende tamir ettiremedim işe gidiyorum ya aksadı."Dedim titrek bir sesle. Yanlışlıkla değil bile isteye gözümün içine baka baka ağlamamı hiç umursamadan kırmıştı gitarımı şeytan!

Abla müsveddesi.

"Ben yaptırırım getir yarın gelirken olur mu, tekrar kursu ayarlarız en büyük hayalin o Çilek pislik olsun diye gitsen de hayal sonuçta. Daha bana şarkı söyleyeceksin söz verdin." Gözlerim dolarken kafamı salladım hemen.

"Olur tamam, getiririm." İtiraz etsem de bir şekilde eve girer ve o gitarı alırdı zaten.

Akşam olmuştu ve benim eve dönmem gerekiyordu.

"Ben artık gideyim Harun babam işten gelmeden evde olayım." Dediğimde kafasını salladı ve üzerinden çıkardığı tişörtü geri giydi.

"Gel ben bırakırım seni sokağın başına."

"Ben kendim giderim gelirken de sen aldın zaten."

"Çilek itiraz ederek boşa çeneni yorma, ben bırakacağım." Dediğinde ona dil çıkarıp çantamı topladım ve sırtıma asarak ayaklandım.

"İyi bari bırak." O arabasının anahtarını alırken ben çoktan ayakkabılarımı giymeye başlamıştım. O da gelip giydikten sonra beraber aşağıya inip arabaya bindik. Hiç konuşmadan beni dediği gibi sokağın başına bıraktığında ona döndüm.

"O getirdiğim tatlıyı bitir bak Harun! Karpuzu üzerine salarım."

"Kedin bile senin gibi çirkef, bitireceğim dedim ya altın günü teyzeleri gibi kısır kurabiye de yapmışsın zaten."

"Çay demle ye işte akşam yemeği yapmaya uğraşmazsın." Dediğimde güldü.

"Hadi gittim ben gel öpeyim seni, dikkatli sür arabanı da." Ben onun yanağını öperken o da benim boynumun kenarını öptüğün de kıkırdadım, gıdıklanıyordum.

Hızlıca arabadan inip ona el sallayarak koşmaya başladım. Eve geldiğim de nefes nefese durup soluklandım ve cebimdeki anahtarı çıkararak hemen kapıyı açıp eve girdim.

"Ooo küçük hanım gelebildiniz." Cansel'e göz devirip odama doğru yürüdüm. Arkamdan geldiğine emindim.

"Neredeydin sen, kursa gitmemişsin."

Salak bildiği halde gitmemiştir diyor. Zaten gitmiyordum ki! Damarıma basıyordu resmen!

"Kursa gideceğim demedim, Cansel."

ABİ TAYFASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin