2. MASAL

25 1 0
                                    

Karanlık bir masal bu anlatan, sakin ama dalgalı

Ortamızda kalan ayrılığı ve sensiz geçen zamanı

Rastgele bir yerde unutulan, kimsesiz bir kitapta

Aşkın kabuk bağladığı, olmadığın yerdeki boşlukta

Yanlış yere koyulmuş, bulanık, sıradan bir anıyı

2.1. Olaydan 480 Dakika Sonra

"Selin" diyor Koray, "aslında ne yapacaksın biliyor musun?"

Koray Öztoprak otuz altı yaşında. Sekiz saat önce öldüğünü henüz bilmediği Murat'ın yakın arkadaşı. Bir danışmanlık şirketinde çalışıyor. Tam olarak 182,3 cm boyunda, kumral ama saçları dökülüyor. Ünlü kahvecide oturmuş, takribi on sekiz yıllık sevgilisi Selin ile vakit öldürüyor. Hemen diplerindeki koltuklara üniversite öğrencisi oldukları belli dört kişilik bir grup oturmuş, yaklaşık yüz üç desibellik jet motoru sesleriyle masaları titreştiriyorlar. Koray fiziksel olarak mümkün olan maksimum boyutlara sahip günün kahvesini içerken, Selin double chocolate macchiato'sunu höpürdetiyor. Bir yandan da akıllı telefonundan yandaki mağazaya yeni gelen ürünlerini inceliyor. Selinin yüzünün aldığı şekillerden, Koray o günün gider tablosunu çıkartıyor kafasında. Oturduğu yerden gördüğü kadarıyla, kasadaki sırada ikisi çift olmak üzere beş kişi var. Kocasına veya erkek arkadaşına siparişini veren kadın, Paris moda haftasından az önce gelmiş misali, topuklu siyah çizmeleriyle adımlarını sertçe atarak tuvalete gidiyor. Halbuki tuvalet dolu. İçeride, sıradayken Koray'ın ayağına basan baş tacı bir anne ile üç yaşında olduğu halde bıyıkları mı çıkmış dediği çocuk var ne zamandır. Hal böyle olunca, tuvaletin kapısından istediği girişi yapamayan kadın, "ay biri varmış" diyor havaya, bunda şaşılacak bir şey varmış da açıklaması gerekiyormuş gibi.

Selin Koray'ı duymuyor. Üstelik öyle bir konudan giriyor ki, finalde çalışmadığı yerden gelen otuz puanlık soruyu görünce boş boş floresan lambaya bakan öğrenciye dönüşüyor Koray.

"Karnımdan son zamanlarda kilo aldım, değil mi?"

Cevaplaması zaten yeterince riskli olan soru, Selin'in karnından ayrı bir organizma gibi bahsetmesiyle daha da renkleniyor. Acemi erkeklerin "hayır" diyerek çoktan ilk seviyede eleneceği, Almanya'daki amcasının ise "he ya, maşallah" diyerek sabırları zorlayacağı bu anı, Koray deneyimleriyle savuştururken, bir yandan kendisiyle gurur duyuyor, bir yandan da bir sonraki sorunun olası ihtimallerini gözünde canlandırarak cama denklem yazan matematik profesörü gibi hissediyor kendini.

"Son zamanlarda su topladın biraz."

Koray'ın tomografik görüntüleme yeteneklerini pek de sorgulamayan Selin, yağ dokularını avuçlamaya devam ediyor.

"Evet ya, su topladım sanki."

Koray, popüler cevabı "gidip Bodrum'a yerleşeceksin her şeyi bırakıp yav" olan sorusunu unutuyor. Biraz etrafına bakınca, yan masada üzerinde "Koray'ın Günlüğü" yazan bir defter görünce şaşırıyor.

"Selin bak, öğrencinin biri defterini unutmuş, ismi de Koray'mış."

"O da senin gibiymiş, kendini de unutsaymış bari."

Selin'in iğnelemelerine alışkın olan Koray "ne varmış ki içinde" diyor, "bir bakayım."

Defterin tamamen boş olduğunu görünce hayal kırıklığına uğrasa da, içinden düşen dolu bir sayfa görünce heyecanlanıyor Koray.

"Bak bak, burada bir şey var, yazıcıda basılmış."

"Okusana" diyor Selin, pek de ilgilenmeyerek.

ÖLÜM BİR BAŞKA ANKARA'DAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin