BÖLÜM 6

95 58 45
                                    


(YILDIZ'IN ANLATIMIYLA)

     Sabah yine erkenden kalktıktan sonra günlük rutinlerimi yerine getirip okula gelmiştim. Bugün ikinci haftanın son günündeydik. Derslere başlamış, okula alışmıştık. Dönem başında tutulmak üzere ders çalışılacağına dair verilen sözler yavaş yavaş kayboluyordu. Ama benim yapacak başka bir şeyim olmadığı ve kolay geldiği için derslerle sıkıntım yoktu.

     Çünkü benim sıkıntım sürekli yanıma oturan Güneş'ti. Onunla konuşmuyordum, yüz vermiyordum ama yine de yakamdan düşmüyordu. Kalbini de kırmak istemiyordum. Çünkü kalp kırıklığı çok kötü bir şey.  Biliyorum. Ancak çok arada kalıyorum. Evet, konuşabilirim fakat sonra okulunu aldırabilir, başka bir arkadaşıyla samimi olup beni unutabilir. Yalnız kalabilirim. Sevdiğim biri tarafından zaten yeteri kadar yalnız bırakıldım. Aynı şeyleri ikinci kez yaşamak istemiyorum. Bu nedenle eski tavırlarımla devam edeceğim. Belki o da bıkar. 

    Yeniden sarı saçlarını savurarak gelip yanıma oturdu. Çok güzeldi. Saçları sapsarıydı. İlk başta kahverengi sandığım gözleri çok değişikti. Badem gözlü dedikleri bu olmalıydı. 

"Günaydın!" dedi neşeli sesiyle.

"Günaydın." diyerek yanıt verdim.

"Ders neydi ki ya, unuttum ben."

"Edebiyat."

"İyi bari, en azından sıkıcı geçmeyecek. Ödev var mıydı ki?"

"Evet." 

"Allah Allah, ben hatırlamıyorum. Dur şu not defterine bakayım." dedikten sonra ufak bir defter çıkartıp sayfalarını kurcaladı. Sonra kurcalamayı bıraktı.

"Evet, varmış! Şimdi hatırladım. Sen yaptın mı, çok önemli bir ödevdi. Of off." diyerek söylenmeye başladı. 

"Yaptım."

Gözlerindeki umut ışığıyla, "Lütfen alabilir miyim? Lütfen.. Gerçekten aynısını yazmam. Ama ilk ödevi yapmayarak yine rezil olmayım. Ne olur, lütfen..."

Kesin bir dille hayır, diyecektim ancak gözlerine bakınca fikir değiştirdim. Belki yanlış bir fikirdi, belki de ona daha çok yakın olmamı sağlayacaktı ancak ben, "Tamam." dedim. Çantamdan defterimi çıkartıp uzattım. Sonra da onu rahat bırakmak için ve kendim de rahatlamak için sınıftan dışarı çıktım.

  Önce lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım. Bahçeye indim ve biraz yürüyüş yaptım. Kolumdaki saate bakınca zilin çalmasına 5-6 dakika kaldığını gördüm ve yukarı çıktım. Sınıfın katına geldim ve sınıfa doğru yürüdüm. Yine hiç kimse yoktu. Hatta iki kız da kol kola çıkıyordu.  Ben de onlar çıkar çıkmaz sınıfa girdim. Yerime doğru geçerken Güneş, elinde defterim bir şeyler okuyordu. Herhalde aynısını yazmamak için uğraşıyordu. 

Yanına yaklaşırken ne yaptığına dair bir göz attım. Bu benim ödevim değildi. Eski yazılarımdan da değildi. Bu.. Bu benim geçen hafta defterime içimi döktüğüm sayfaydı. 

 Varlığımı hissedince defterin sayfasını hızla kapattı. "Be- ben bitirdim. Teşekkür ederim."

Defterimi sertçe elinden aldım. 

"Ne yaptığını gördüm!" dedim.  Hakkımı ararken asla çekinmezdim. 

"Defterimi karıştırıp, özelimi okuyordun. Sabrımı daha fazla taşırmadan yanımdan git!"

"Bak.. bak beni yanlış anladın. Gerçekten yanlış anladın. Defter yere düşmüştü, arası açıldı ben de kaldırınca o sayfayı gördüm. Sonra da.." dedi ve sustu.  

"Sonra da okudun."

"Evet, okudum. Sana yalan söylemeyeceğim ancak kurcalamadım. Bile isteye arayıp bulmadım. Özür dilerim, gerçekten çok özür dilerim. "

"Güneş lütfen git!" 

Bir şey diyemeden çantasını ve eşyalarını aldı. Bir yere oturmuştur herhalde, ona bakmak istemedim çünkü. Ben, defterimi alıp çantama koydum. 

Hiç beklemediğim bir şeyle karşılaşmıştım ve sinirden aynı zamanda da üzüntüden gün boyu içim içimi yedi.


***



Bölümler her iki hikayemde de fark etmişsinizdir çok hızlı şekilde geliyor ancak oy ve yorum sayılarınız çok düşük. İnsanların emeğinin karşılığında aldığı mutluluk sizin bir saniyenize bakıyor. İyi kötü her eleştiriye varım.  Önerilerinizi yorumlarda belirtin, şunu istiyorum , deyin yeter ki. Elimden geldiğince fikirlerini hikayenin içinde bulunduracağım. Sizden de tek istediğim oy, yorum ve empati. Umarım başarabiliriz.  



YAĞMUR KAVACIK <3

KIZ KARDEŞLERTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon